Ferhan Tezcan

Türkiye'nin önü açık

1971 yılıydı. Almanya 1972  Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Türkiye'nin rakibi olmuştu. Daha sonra o kupada Avrupa şampiyonu olacak kadroda kimler yoktu ki. Kalede Sepp Maier, defansta  Berti Vogts, Franz Beckenbauer, Georg Schwarzenbeck, Höttges, Netzer  Overath, Wimmer, Uli Hoeness, Breitner, Hölzenbein ve niceleri. Saydığımız isimler Almanya'ya önce Avrupa Kupasını  sonrada Dünya Kupasını getireceklerdi.

Ilık bir Ekim günü Köln'ün Mungersdorf stadı hıncahınç doluydu. Bunun  belki 10- 15 bini orada  yaşayan Türklerden oluşuyordu.

Almanlar gruptaki bu ilk maçlarına kendi sahalarında iddialı başlamak ve fark atmak  istiyorlardı. Eee  Türkiye kolay rakipti. Ama bizim takımda fena oyuncular yok değildi hani. Kalecimiz meşhur  Göztepeli Ali Artuner'di. Defansta Fenerbahçeli Alpaslan, Ercan Aktuna, Muzaffer Sipahi, Galatasaraylı Ergün Acuner yer alıyordu. Orta sahada Kamuran, Ziya, Sanlı hücumda ise  Galatasaraylı Metin Kurt, o zaman İstanbulspor'dan Cemil ve Eskişehirsporlu Ender Konca oynuyordu.

Milli Takım maça çok hızlı başlamış ve 14 .dakikada Eskişehirli Kamuran'ın ayağından 1-0'da öne  geçmişti.

50 bini aşkın statta ölüm sessizliği  vardı. Sadece Türkler ayağa kalkmıştı.

Kaleci Ali muhteşem futbol ortaya koyuyor, Ziya Şengül orta sahada Franz Beckenbauer'e taş çıkartıyordu. Kamuran, Sanlı ve hele hele Alpaslan müthiştiler. O Alpaslan'ın kendi ceza sahasında iki- üç Alman futbolcudan sıyrılışı unutulur gibi değildi.

Ama  bunların içinde bir  tanesi vardı ki, bütün stadı defalarca ayağa kaldırmıştı.

Ender Konca her  atağında dünyanın sayılı beklerinden Berti  Vogts'u ikiye  katlıyor, sonrada  deyim  yerindeyse üçle çarpıyordu. Zaten o maç dönüm noktası olacak ve Ender Konca sezon sonunda  Eıntracht Frankfurt'a  transfer olacaktı.

O günkü maç Gerd Müller'in hakem hediyesi bir penaltı golüyle 1-1  bitti. Ama Türkiye rövanş maçını  3-0 kaybedip Avrupa kupalarına gidemedi. Ama Köln'deki maç şimdiye kadar hiç unutulmadı.

TERİM'İN BÜYÜK BAŞARISI

1996 yılıydı. Milli Takımın başında Fatih Terim vardı. Türk Milli Takımı İsveç  gibi güçlü  bir rakibi  elemiş ve tarihinde  ilk kez  Avrupa futbol şampiyonasına  katılma hakkını  elde  etmişti.  O  kupada  bir varlık gösteremeyen Türkiye  yıllar sonra  2008  Avrupa futbol şampiyonasına katılacak ve ortalığı  kasıp-kavuracaktı.

Avusturya ve İsviçre'de yapılan Avrupa şampiyonasında  rakibimiz  Çekya'ydı. Çek Milli Takımın  kalesini dünyaca ünlü  Cech koruyor. Savunmada  Ujfalusi, Koller, Baros, Rosıckı gibi  yıldızlarda  takımda  yer  alıyordu.

Maç başladı. Çekya  bir gol attı. Öne geçti. Sonra bir tane  daha. Ama  sahada durmayan ve maça  asılan  bir  Türkiye vardı. Tuncay  Şanlı muhteşem oynuyor ve  forveti hırslandırıyordu. Nihat çok  formdaydı. İspanya bile ona  şapka  çıkarmıştı. Arda takıma yeni gelmiş ancak sanki  ''kırk  yıldır'' milli takımda oynuyormuş gibi rahat ve kendindenemindi.

Maçın 75 'inci dakikasına doğru Arda  güzel bir  gol  attı. Çekler  Türklerin  bitmek-tükenmek  bilmeyen enerjisine karşı  koyamıyorlardı.

Hep  geriye yaslanıyor ve  geriden uzun  toplarla  gol  arıyorlardı.

Ama  olmadı. Önce  Nihat  kaleci Cech'in elinden bir 'acemi' kaleci gibi kaçırdığı topu beraberlik golü  olarak  filelere gönderdi. Aradan  iki dakika  geçti-geçmedi yine Nihat savunmanın arkasında  yakaladığı topa  attığı  ''füze'' gibi bir vuruşla galibiyeti getirdi. 

Hem  Avrupa hem  de Türkiye ayağa kalkmıştı. Milli Takımın bir sonraki  rakibi Hırvatistan  olacaktı.

Biliç'in çalıştırdığı Hırvatistan'ı penaltılarla eleyen Türkiye Almanya'ya son  dakikada Lahm'in  golüyle  yenecek ve Avrupa dördüncüsü olacaktı.

 

TÜRKİYE YUKARI BAKIYOR

2021 senesi  Türk  Milli Takımı  için   bir   başlangıç  senesi  olacağa  benziyor. Önce  Hollanda'yı  4-2  sonra Norveç'i 3-0 yenen  Türk  milli  takımı göklere  çıkartılırken Letonya beraberliği ile  yerden  yere vuruldu.

Milli  Takımı 1971'lerdeki, 2008'lerdeki Mili Takım hiç değil.

Bugün Milli Takım kadrosunu oluşturan oyuncuların büyük  bir bölümü Avrupa'da  oynuyor.  Ama  Avrupa'da oynamak da başarı için bir ölçü hiç mi hiç değil.

Milli  takımın başında  bulunan hoca yani  Şenol  Güneş ne  verebilir. Bir oyuncuya. Kondisyon mu? Hayır. Teknik mi? Tabi ki hayır.  Fiziksel üstünlük mü? O da değil.

Şenol Güneş'in verdiği düzgün taktik ve doğru kadro  seçimidir.

Peki nedir? Mesela takımında yedek oturan Ozan  Tufan'ı kadroya çağırıp ona ilk on bir de görev   vermektir. Son-bek Umut  Meraş'da  devam etmektir. Hakan  Çalhanoğlu'ndan vazgeçmemektir.  Burak Yılmaz son maçta yorgun görünmesine rağmen ondan geri dönmemektir.

Türk  Milli Takımı şimdi dünya  kupası eleme  maçlarına ara verdi. Dünya kupası maçlarımız 2021  1 Eylül 'de Karadağ  ile İstanbul'da yapacağımız maçla  başlıyor. Ama  ondan önce Haziran'da Roma'da  İtalya ile Avrupa Şampiyonası ilk maçımız. var.

İtalyan Milli Takımının hocası Mancini'nin sözlerini duymuşsunuzdur.

''Türkler son  derece  tehlikeli  bir rakip''. Doğru Fransa'yı yenen sonra da rövanşta yenilmeyen, ardından Rusları mağlup eden bir Türk milli takımını İtalya'yı ülkesinde ne yapacağını kim bilebilir.

Türkiye'nin önü açık ve kafası yukarı bakıyor. Unutmayın…

YORUM YAP