Hüseyin Kuru

Silivri Mimar Sinan Köprüsü...

Geçen hafta içinde Sayın Adil Sirkecioğlu köşe yazısında bir çağrıda bulunarak Mimar Sinan köprüsünün durumunu konu ederek böyle büyük bir eserin kaderine terkedilmesine isyan etmiş… Haklıdır ve yalnız da değildir.
***
Silivri Mimar Sinan köprüsü 2012 yılından beri kaderine terkedilmiştir ve makus bir dönem yaşamaktadır. Neredeyse 6 yıldır restorasyon projesi adı altında İl Özel İdaresi ve Anıtlar Kurulu tarafından bir türlü bitirilemeyen bu eser Silivri'nin gözbebeğidir ancak bu kadar süre de halâ bitirilememesi açık söylemek gerekirse takipsizlik, vurdum duymazlık ve biganeliktir.
Burada ki bakış açımız suçlu bulup yüklenmek meselesi değildir, sadece işin vahametini kamuoyuna anlatmak, konuyu idrak etmek ve birlik içinde esere sahip çıkılmasını sağlamaktır.
En azından bir yurttaş olarak bu tür eserlere sahip çıkılmasını, demokratik bir şekilde STK'lar aracılığıyla yüksek sesle duyurmak gibi bir hak arayışını dillendirmek isterim.
***
Silivri hepimizin ve burası bizlere 1453 yılında -fetihten 15 gün sonra- yurt olarak verilmiş… Ancak kamuoyunun konuya ilgisizlik kalması ve bugüne kadar da tepki verilmemesi de gösteriyor ki toplumsal takip veya bilinç kültürümüz de maalesef yok!
Şöyle bir düşünce yapısı var: ‘Nasıl olsa devlet yapacak!'
İyi de her şeyi devlete yıktık madem, o zaman takipçisi olalım!
Toplumsal vurdumduymazlık kötü bir haslet, bunu aşmak lazım.
Bu konu vesilesiyle aslında ortaya şöyle bir realite de çıkıyor. İnsanlar ikamet ettikleri bölgelerin tarihini maalesef bilmiyor!
Veya üstün körü bilgi sahibiler!
Hâlbuki her bölgenin tarihi bilgileri ve kültürleri mutlaka yerel okullarda –en azında hafta da bir ders dahi olsa- mutlaka okutulmalıdır.
***
Şimdi işin serencamına bakalım. Türk mimarlık tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Mimar Sinan Ağa, Kayseri'nin Melikgazi ilçesine bağlı Ağırnas Köyü'nde 1490 tarihinde dünyaya gelmiştir.
Asıl adı Sinaneddin Yusuf – Abdulmennan oğlu Sinan'dır. (Abdullah, Abdülmennan ve Abdurrahman isimlerinin Hristiyan devşirme çocuklarının babaları içinde bu üç ismin kullanıldığını tarihçiler yazıyor)
Resmi adı Abdullah bin Yusuf… Büyükçekmece Mimar Sinan Köprüsünde ki ismi bu.
Reis-i Mimar an-ı Dergah-ı Ali (Yüksek Dergah Mimarları Başkanı) ve hassa başı gibi unvanları ile Osmanlı İmparatorluğu kayıtlarında mevcut.
Gene büyük İslam alimlerinin Mimar Sinan ağanın bu üstün kişiliğine vurgu yaparak manevi olarak makam ve derece sahibi bir kişilik olduğu konusunda yazılı beyanları da var. Mimar Sinan'ın Trakya bölgesinde inşa ettiği eserlerin birçoğu ayakta olmasına rağmen yakın tarihte kaybolan, yıkılan ve günümüze ulaşamayan da eserlerde mevcut.
Devam edelim…
Mimar Sinan yaşadığı çağın sosyal, kültürel, politik ifadesinin timsali, azamet ve zarafetle yüklü; 92 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darül-kurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 6 suyolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 365 eser vermiştir.
Mimar Sinan'ın eserlerinin listesine ulaşabildiğimiz ve kendisinin kaleme aldırdığı Şair ve Nakkaş Sai Mustafa Çelebi'nin Tuhfet'ül Mimarin ve Tezkiret'ül Enbiye'de, Sultan 2.Selim fermanıyla Silivri'de yapılan bu eserden bahsedilir.
Günümüzde hala ayakta olan bu köprü mimarından sebep “Mimar Sinan Köprüsü”, yapıldığı yer itibarıyla da zaman zaman “Silivri Köprüsü” olarak dillendirilmektedir.
Köprü İstanbul'dan Edirne'ye uzanan yolun geçit noktalarından biri üzerinde yer almakta olup köprü Fener Deresi ve Sülüklü Dere'nin oluşturduğu Silivri Çayı'nın denize kavuştuğu yakın bir noktada yapılmıştır.
Oldukça sığ ve akarsuyun deniz kavuştuğu geniş bir yatak üzerinde yer alan köprünün denizden kotu 1,85 mt. yukarıda yer almaktadır.
Uzun yıllar araç trafiğini de kaldıran Silivri Mimar Sinan Köprüsü, çeşitli dönemlerde onarımlar geçirmiştir. Bu onarımların en kapsamlısı hicri takvime göre 1114'te (Miladi 1605) dönemin baş mimarı Dalgıç Ahmet tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yakın dönemlerde de onarımlar yaşayan köprü 2006 yılında ise şimdi kullanılan
D-100 devlet yoluna bitişik yan yol ile araç trafiğine kapatılmıştır.
Silivri'nin tarihi değeri yüksek kültür varlığı olan köprü, kemer açıklıkları ve yükseklikleri birbirine eşit veya çok yakın olan kemer gözlerini ifade eden “sürekli kemerli köprü” grubunda yer alır… Bu sebeple basık kemerli inşa edilmiştir.
Köfeki ve kalker taşı kullanılan yapının tampon duvarları büyük bloklarla örülmüştür. Köprünün iki yanında birbirinin eşi iki baba taşı bulunur.
Azami kemer açıklığı 7,8 mt. olarak tespit edilmiş köprü 32 göze sahiptir.
O. Bozkurt ve C. Çulpan tarafından 1949-50 yıllarında ayrıntılı bilgi, fotoğraf ve rolöveleri hazırlanmış olan Silivri Mimar Sinan Köprüsü'nün uzunluğu bu çalışmalarda 333 mt. olarak tesbit edilmiş, bazı kaynaklarda 348 mt. olarak belirtilmesi bazı kısımların şehir dokusu altında kaybolup gitmiş olabileceğine yorumlanmıştır. Mesela Tuhfet'ül Mimarin'de Silivri'de Mimar Sinan'ın eseri bir de cami kaydedilmiştir.. ancak günümüze ulaşamamış bu yapı hakkında bilgi sahibi değiliz.
***
Şehirler önce yed-i eminlere teslim edilir. Ancak eserleri korumak, yaşatmak ve bakımını yapmak, bu kültür miraslarına sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır.
Eğer bizler tarihimize sahip çıkmazsak ve kültürümüzü gelecek nesillere aktarmazsak ihanet etmiş oluruz.
Silivri, M.Ö. 680 yılında kurulmuş ve tarihi boyunca Avrupa-Asya kıtalarının yol güzergâhında olması nedeniyle tüm geçişlerin, istilaların, haçlı seferlerinin, akınların geçtiği, konakladığı veya durduğu bir yer veya bölge olması nedeniyle ayakta kalabilen bu eserlerin layıkıyla değerlendirilmediğini düşünüyorum.
Bu nedenle Sayın Adil Sirkecioğlu abimin bu çağrısını destekliyorum ve bu sütundan siyasi erklere de çağrıda bulunuyorum; Mimar Sinan köprüsüne sahip çıkalım.
İyi haftalar...

YORUM YAP