Şahin Dirik

Oyum da, desteğim de onundur!

BİLDİĞİNİZ üzere birkaç ay evvel CHP'den belediye meclis üyesi aday adaylığımı açıklamıştım. Hatta CHP Silivri tarihindeki en genç meclis üyesi aday adayı olmamdan müsebbip kısa bir süreliğine de olsa dikkatler üzerimde toplanmıştı. Herkesin bildiğini burada bir kez daha dillendirmekte bir beis görmüyorum; CHP'nin aday belirleme süreci boyunca belediye başkan aday adaylarından açıkça Bora Balcıoğlu'nu destekledim. ‘En genç meclis üyesi aday adayına da genç belediye başkan adayının yanında olmak yakışır' dedim. Temiz siyaset anlayışına, dik duruşuna, cesaretine, efendiliğine inandığım, kendisini kendime idol bellediğim için Bora Balcıoğlu'nu destekledim.
Meclis üyeliği aday adaylığı süreci sürerken ayan beyan tarafı olduğum bir konuyla ilgili, yerel seçimlerle ilgili köşe yazmayı etik bulmadığımdan uzunca bir süre köşelerimde bu konudan uzak durdum. Ancak süreç iki gün önce bitti, adaylaşma durumum söz konusu olmadı. Yani artık konuyla ilgili görüşlerimi sizlere iletmekte bir beis görmüyorum.
Partimiz CHP'de belediye başkan aday belirleme süreci gereksizce uzadı ve tüm aday adaylarını da onları destekleyenleri de çok stresli bir noktaya taşıdı. Bu süreçte yıllardır omuz omuza birlikte, aynı partide mücadele verdiğim bazı arkadaşlarımı, yoldaşlarımı kırdım. Onlar Özcan Işıklar'ı, ben ve çevremdeki bazı dostlarım ise Bora Balcıoğlu'nu destekliyorduk. Ortada demokratik bir yarış söz konusuydu ve ben de bu yarışın taraflarından biri olarak yeri geldi Özcan Işıklar'ı sert ancak seviyeli bir şekilde eleştirdim. Süreç uzadı da uzadı, bu uzama hepimizi yıprattı. Bir noktadan sonra tuttuğumuz takımların derbisini izlercesine aday belirleme sürecini ateşli ve stresli bir şekilde takip eder hale geldik. Her hafta, her MYK, her PM toplantısında “Bu gün kesin belli olacak” diyerek hop oturup hop kalktık. Süreç uzadıkça tarafların gerginliği de maksimum düzeye ulaştı, karşılıklı kırgınlıklar yaşandı. Tabiri caizse filler tepişti, ezilen çimler oldu. Ben işin bu denli “taraftarlık” meselesine tırmandığını zamanında fark edemediğim için kırdığım kişilerden tüm okuyucularımız huzurunda özür diliyorum. Bir beklenti içerisinde olduğum için değil, yaşananların yanlışlığını fark edecek olgunluğa sahip olduğumu göstermek için özür diliyorum.
Silivri adayını belirleme yetkisi doğrudan genel başkana geçtiğinde nasıl kızdığımı anlatamam. Her fırsatta Tayyip Erdoğan'ı tek adam olmakla itham eden sayın genel başkanımız artık bu argümanı nasıl kullanacak merak içerisindeyim. Kendisine laflar hazırladım, yeri geldiğinde fikrimizi söyleyeceğiz elbette ancak partimizi kamuoyu önünde fazla tartışmak da bize yakışmaz. Genç yaşımda parti kültürünü özümsemeyi kendime şiar edindim. Yanında yer aldığım Bora Balcıoğlu da aday yapılmamasına rağmen partisine küsmedi, bazı çevreler gibi terk etmedi, oyların bölünüp Silivri'nin başka zihniyetlere teslim edilmesi riskine dâhil olmadı. “Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim. Partimde ve belediyede hiçbir göreve talip olmadan mücadele etmeye devam edeceğim” dedi. Bu sözlerden sonra onu destekleyerek ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım. Kendisi bu konuda son derece örnek bir tavır sergiledi ve bu sözlerin altına imzamı atarım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'nin, inkılapçılık, laiklik, devletçilik, halkçılık, milliyetçilik ve cumhuriyetçilik diyen bir partinin, cumhuriyeti kuran partinin evlatlarıyız, Atatürk'ün öz evlatlarıyız. Bu onuru da hiçbir şeye kolay kolay değişmeyiz. Özcan Işıklar da bu partinin adayıysa Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir evladı olarak yapmam gerekeni yapacağım, oyum da desteğim de kendisinindir. Aday Bora abim de olsa, Selami bey de olsa bir başkası da olsa durum böyle olacaktı. Bu seçimde de sandıkta görev alıp, partimizin ve adayımız Özcan Işıklar'ın oylarına yine sahip çıkacağım.
Bora Balcıoğlu'nun ekibinde yer alan pek çok ismin aksine ben kendisinin de talimatı doğrultusunda meclis üyeliği aday adaylığı dosyamı geri çekmeme kararı aldım. Bora abim gençlik mücadelesinin bir şekilde her ne koşul altında olursa olsun mutlaka sürdürülmesi gerektiği görüşünü benimsemiş durumda. Bu yüzden dosyamı ne olursa olsun çekmememi istedi. Ben de dediği gibi yaptım. Mevcut şartlar altında adaylaşamayacağımı bile bile dosyamı geri çekmedim. Özcan Işıklar'a desteğimi açıklamak için de bilerek meclis listelerinin yayınlanmasını bekledim. Çünkü listeler yayınlanmadan önce bu açıklamaları yapsaydım “Özcan Işıklar'a yaranıp listesine girmeye çalışıyor” diyebilirlerdi.
Bana kızanlar, rahatsız oldukları türlü olumsuzluklara rağmen yine de CHP ve CHP adayını desteklememden rahatsız olanlar, hakkımda konuşanlar olacaktır. Herkesin hislerine saygı duyuyorum ama milletin ağzı da torba değil ki büzelim. Partililik bilincimi ön plana koyarak bu yolu seçtim, saygı duyulmasını bekliyorum. Bu güne kadar partimin verdiği her görevi layığıyla yerine getirmek için çalıştım, bundan sonra da aynı şekilde çalışacağım.
Selami Bey'e gelince, DSP'den aday olmasıyla ilgili kendince haklı sebepleri vardır muhakkak ki genel merkezin süreci bu noktalara taşımasını ben bir meclis üyesi aday adayı olarak hazmetmekte zorlanmaktayken bir belediye başkan aday adayı olarak onun bu hazımsızlığı yaşaması kadar doğal bir şey yok, onu iyi anlıyorum. Ancak gelgelelim ki karşımızda iki tane parti birleşip tehlikeli bir blok oluşturmuşken bizim kendi partimiz içinde dahi ikiye bölünmemiz ne sebeple olursa olsun kabul edilemez. Silivri'yi bu tehlikeye teslim edemeyiz. Selami Bey bunu daha önce, 2004'te de denedi ve sonucu fiyasko oldu. O günleri şu anki küskün seçmenlerimize hatırlatmak isterim. Karşımızda böyle bir tehlike varken aramızdaki kırgınlıklar yalnızca rakiplerimizin işine gelir. Kaybederiz, hem de hep birlikte kaybederiz. Silivri'mize bu kötülüğü bir kez daha yapmayın, lütfen…
Selami Bey'in mevcut belediye yönetimine yönelttiği pek çok eleştiriye hak vermemek mümkün değil. Neticede eğri oturup doğru konuşmak lazım. Sayın Işıklar da bu eleştirilere kulak verirse çok yapıcı projelerle öne çıkması hususunda hiçbir engel yok. Her eleştiri dinlemesini bilen için çok büyük bir nimettir aslında. Eleştiriler, kimden geldiği, ne amaçla, ne gayeyle geldiği doğru değerlendirildiği zaman karar verme aşmasına geldiğinizde size ne yapanız gerektiği konusunda ciddi ipuçları verir, yol gösterir. Bu, ifade özgürlüğünün en güzel nimetlerinden biridir. Önemli olan, bu ipuçlarına kendimizi kapatmamaktır.

YORUM YAP