Avrupa Birliği'nin çökeceğine dair söylemler son yıllarda yeniden popülerlik kazandı. Her ekonomik dalgalanmada, her siyasi tartışmada, her göç krizinde aynı cümleleri duyuyoruz: “AB dağılıyor, çözülüyor, bitiyor…”
Şahsen ben bu karamsar tahayyülleri paylaşmıyorum. Aksine, AB'nin bugün hâlâ dünyanın en güçlü, en kurumsal ve en dayanıklı birliklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Türkiye'nin bu birliğe katılma hedefinin, günübirlik siyasi tartışmaların çok ötesinde bir stratejik zorunluluk olduğuna inanıyorum.Bu tabloyu anlamak için son yılların en çarpıcı Avrupa olayı olan Brexit'e dönmek gerekiyor.
Brexit Nedir?
Brexit, Birleşik Krallık'ın 2016'daki referandumla Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı alması ve bu sürecin 2020'de tamamlanmasıdır. “British Exit” kelimelerinin kısaltması olan Brexit, Avrupa'nın son yarım yüzyıldaki en büyük politik ve ekonomik kırılmalarından biri olarak tarihe geçti.
Brexit Neden Kötü Bir Fikir Çıktı?
Brexit'e oy verenlere çok parlak vaatler sunulmuştu: daha güçlü ekonomi, daha sıkı sınır kontrolü, daha bağımsız bir ülke…Fakat gerçekler, verilen bu sözlerin çoğuyla örtüşmedi. Brexit'in ardından yaşanan gelişmeler, AB'nin zayıflamadığını; aksine onu terk eden ülkenin ağır bir bedel ödediğini gösterdi.
İşte bunun ispatı niteliğinde birkaç çarpıcı veri:
• Birleşik Krallık'ın ekonomisi, Brexit öncesi projeksiyonlara göre bugün yaklaşık %5–6 daha küçük.Bu, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin en büyük ekonomik kendi kendine zararı olarak nitelendiriliyor.
• Brexit sonrası hanelerin gıda ve temel tüketim maddelerinde ödediği ek maliyet yıllık ortalama £210 arttı.Bu artış özellikle düşük ve orta gelirlinin sırtına bindi.
• Ortalama bir Britanyalının yıllık geliri Brexit nedeniyle yaklaşık £2.000 daha düşük.
Başka bir deyişle, Brexit modern İngiliz tarihindeki en pahalı “siyasi karar”lardan biri hâline gelmiş durumda.
Tüm bunlar ekonomik tabloyu açıkça ortaya koyuyor. Ancak mesele elbette sadece ekonomiden ibaret değil.İş gücü sıkıntıları, AB serbest dolaşımının kaybıyla büyüyen tedarik zinciri problemleri, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da artan bağımsızlık tartışmaları ve Birleşik Krallık'ın uluslararası masalardaki etkisinin zayıflaması bu kararın başka bedelleri.
Britanyalılar Pişman mı?
Bugün kamuoyu araştırmaları yıllardır aynı sonucu veriyor:Çoğunluk Brexit'in yanlış bir karar olduğunu düşünüyor.Bu pişmanlık, kararın sonuçları günlük hayata yansıdıkça arttı. İngiltere'nin uzun vadede AB'ye yeniden yaklaşması ihtimali artık daha sık tartışılıyor. “Henüz değil ama bir gün geri döneriz” diyenlerin sayısı da artıyor.
Avrupa Birliği Çökmüyor — Hâlâ Bir Cazibe Merkezi
Brexit sonrası çökmesi beklenen Avrupa Birliği, tam tersine genişlemeye devam ediyor. Balkan ülkeleri sırayla üyeliğe hazırlanıyor. Savaş hâlindeki Ukrayna ve Moldova bile Avrupa geleceğine yöneliyor. Norveç ve İsviçre gibi güçlü ülkeler bile AB ile uyumlu kalmaya devam ediyor.Birliğin dağılması bir yana, Avrupa projesi hâlâ dünyanın en güçlü siyasi ve ekonomik birlik modeli olmaya devam ediyor.
Peki Türkiye?
Türkiye'nin AB'ye üyeliği:siyasi istikrar,ekonomik güven, hukuki öngörülebilirlik, uluslararası itibar,vizesiz seyahat,ortak pazara girişgibi somut ve güçlü avantajlar barındırıyor.
Kısacası, Brexit bize şunu çok net gösterdi:Birlikten kopmak zayıflatır; birlik içinde yer almak güçlendirir.Türkiye'nin yeri de Avrupa masasında olmalıdır.






