Sevginar Sali

Kendiniz olamadığınız yerde, hiçbir şey olamazsınız!

Geçtiğimiz günler Yetgin Çavdar ile gerçekleştirdiğim söyleşi ‘demokrasi' ve ‘sistem' kavramları hakkında sadece benim konulara farklı bir gözle bakmamı sağlamadı diye ümit etmek istiyorum…
Hayat, siyaset ya da sanatın getirdiklerini, özellikle ikincisinin dayattıklarını kanıksamak yerinde arada sorgulamayı akıl edenler bu toplumu, yaşam standardımızı bir adım ileriye taşıyacak olanlardır…
Son zamanlarda ‘demokrasi' adı altında benim aklımı kurcalayan konusu ise; ‘grup kararları'…
Yerel örnekler üzerinden konuşmak gerekirse; bir meclis listesine oy verirken bunun için tek bir kişilik sebebimiz bile olsa kendisiyle aynı listede yer alan diğer 30 isme de oy vermiş oluyoruz. Belki çoğunluk değerlendirmesi de etkili oluyordur…
***
Silivri meclisinde, ittifak olayından bağımsız, gerçek siyasi dağılıma göre; 13 CHP, 13 AK Parti, Başkan Bey ile 5 MHP'li ve 1 İYİ Partili meclis üyesi var.
Bu arada Ümit Seçkin CHP'den istifa edip, İYİ Parti rozetini tekrar takalı aylar oldu ama belediyenin resmi internet sitesinde inatla CHP'li olarak yazılıyor. Bilen bilmeyen de MHP'li yerel iktidarın İYİ Parti garezi var sanacak : )
Cumhur İttifakı adına, Sami Barlas dışında, AK Partili meclis üyeleri MHP olarak Silivri Meclisinde görev yapıyor ama bence bunun yararından çok zararı dokunuyor.
Bir sistem var yanlış, doğru tartışmadan ‘kölesi' oluyoruz… Sözde demokrasiye uygun olarak seçtiklerimizin elini, kolunu değil sadece aklını da ‘bağlıyoruz”…
Mecliste çoğunluk değil haklılık, kamu yararı, doğruluk, yasalar belirleyici olmalı, kılınmalı oysa…
Nitekim de ilçemizde oluyor aslına bakarsanız. CHP'nin 10 ayda MHP'li Başkana karşı geldiği karar ya da uygulama sayısı bir elimin, beş parmağını geçmez. İtiraz ettikleri o sayılı konuda da Yılmaz'a kendini sorgulama ve iyileştirme şansı tanıdıklarını tarafsız bir gözle incelendiğinde görmek mümkün. Silivri meclisinde yeni dönemden bu yana siyaseten sergilenen iyi niyeti görmemek için her anlamda ‘kör' olmak lazım…
***
Bir de herkes kendi fikrini ifade edebilse, biz de kimin kafasının nasıl çalıştığını görsek yetki verdiğimiz insanları daha iyi tanısak ne kadar daha iyi olabileceğini düşünün…
“Grup kararları” uzun vadede toptan bir kabullenme ya da ret ediş; bir kutuplaşma ve inatlaşma tortusundan daha çok bize ne kazandırıyor? Sonra siyaset ‘kısır çekişmeler' ile anılıyor diye şikâyet etmeler! Her türlü gelişim alanını betonladığınız bir konuda iyileşme beklemek!
Samuel Beckett'ın ünlü eserinde tasvir ettiği “Godot'u beklemek” benzeri bir şey… “İçimde katledilmiş bir canlı var ve bütün hayatım ona can verme çabasıyla geçti” diye eserde ifade edilen durumun benzeri; bizim can vermek adına, katletmeyi sürdürdüğümüz demokrasimiz, düşünce ve ifade özgürlüğümüz…

***
Allah var hiç fena götürmüyor Filiz Güler, Silivri Meclisinde MHP Grup Sözcülüğünü ama Sultan Aşkın yanında dururken bu durum sadece bana garip geliyor olamaz!
Güler, AK Parti adına konuşsa eyvallah… Eminim herkes kendi olabilse Silivri Meclisinde MHP'nin de AK Parti'nin sesi de hem daha gür, hem daha inandırıcı çıkar! CHP ve İYİ'ler de bundan nasibini alır.
Kendiniz olamadığınız bir ortamda anca kocaman bir yalan olursunuz! Birilerinin çıkıp gerçeği söylemesi lazım, onun peşine düşmesi ve doğru olanı savunması gerek…
Yanlış yöntemlerle doğru sonuçlara gidemezsiniz. Kendimizi kandırmayalım daha fazla.
Kaldı ki siyaset bize her türlü matematik hesabını ve formülünü baştan yazabileceğini defalarca kanıtlamışken, gücünden şüphe duymak ancak kendi yetersizliğimiz kısıtlayıcılığı olur.
Gerektiğinde partileri bile bir kenara bırakıp başarı sağlayan siyasetçi örnekleri de işin cabası...

YORUM YAP