Ali Gülcü

ÇABA

Sİze de olur mu bilmem bazen ocağın üzerinde unutulmuş düdüklü tencere gibi hissediyorum, sebepsiz bir iç sıkıntısı, ay telefon çalacak kötü bir haber mi gelecek endişesi, boğazıma düğümlenen yumrular...
Hayata tutunabilmek için hapsolduğumuz muşamba kalitesizliği!
Çirkin, hastalıklı, kötürüm ve adaletsiz olduğunu bildiğiniz bir dünyayı güzel anlamak her geçen gün daha fazla çaba gerektiriyor.
Ocağın üzerinde patlamak üzereyken, mevsim müsaitse bahara, kırlara, denize balıklara vuruyorum.
Gökyüzü griyse ve evden dışarıya çıkmanın mümkünatı yoksa daha önce okuduğum ağzımda tat bırakmış kitaplara sarılıyor, can simidi niyetine şiirlere tutunuyorum... Sahi bir de kaliteli müzik var!
Öyle bir gündü bugün...
Attım kendimi evden, arabayı çocukluğumun geçtiği eski mahalleye bıraktım, yirmili yaşlarımı giydim üzerime, eğreti durdu ya pek önemsemedim, zaman en çok da fazla üzerinde durmamayı öğretiyor, yaşadıklarının ötesine berisine bakmıyorsun yani, kabulleniyorsun, kabullendikten gayrısı kolay!

Ellerim ceplerimde, yürüyorum, mavi gökyüzü, balkonlara asılmış sakız çamaşırlar, hala kapı önü sohbetleri, çekirdek kabukları, tanıdık yüzler, selamlaşmalar...
- Ali kilo almışsın Levent Ağbin gibi.
Gülüyorum.
Levent benden iki yaş küçüktü halbuki...

Eskiden, tanıdığım güzel bir kız bakardı bu evin penceresinden, bir afur bir tafur, kimseyi beğenmezdi sonra bir muhasebeciyle evlendiğini duyduk, muhasebeci zengin miydi bilmem!
Hazzetmediklerime benzedim şimdi hani şu kendileri mutsuz diye tüm dünyayı mutsuz zannedenler veya mutsuz olmasını isteyenler gibi!
Ne biliyorum kızın kimseyi beğenmediğini?
Beni tersledi diye!

Arif'i gördüm...
Bir öyküde Arif'i öldürmüştüm! Sinemada çalışan babasını çekirdekçi yapmış, tesadüfen önce Edirne'de sonra Ereğli'de karşılaşmış, balık almış, Çorlu'ya getirmiştim Arif'i, şiir okumuştu bir meyhanede, müdavimler alkış, kıyamet, Arif kendini asmıştı öykünün sonunda, hepsini uydurmuştum anlayacağınız!
Şimdi adam öyküyü okumuş olsa, neden böyle yaptın canım kardeşim diye sorsa...
O gece aklıma sen geldin diyeceğim, hepsi o...
Sarıldık, öpüştük, çok çalışıyormuş, iki tane çocuğu varmış...

Çirkin, hastalıklı, kötürüm ve adaletsiz olduğunu bildiğiniz bir dünyayı güzel anlatmak her geçen gün daha fazla çaba gerektiriyor.

YORUM YAP