Ali Gülcü

Telefonun tuşlu kadranı

Dün gece cep telefonunun ekranı önce pembe oldu, böyle de idare ederimdiye avuttum kendimi, laciverde dönüşünce endişelendim! Sabah uyandığımda; ses var görüntü yoktu!

Düşünsenize; sizi biri arıyor ve kim olduğunu bilmiyorsunuz!

Ne var bunda, demeyin.

Her arayana aynı şekilde ve aynı ses tonu ile mi konuşuyorsunuz?

Telefon çalıyor ve "efendim" diye açıyorum…

" Benim ağabey, nasılsın?"

" İyiyim de sesini alamadım…"

" Aşk olsun ağabey sildin mi telefon numara mı?"

Başka bir şey gelmiyor akla zaten, sildin mi numara mı!

Haydeee bakalım açıklama yap, zaten ses kısık.

" Telefonun ekranı karardı o yüzden arayanın kim olduğunu göremiyorum."

" Bırak ağabey ya, sildim desene sen şuna."

" Yok be arkadaşım cidden karardı"

" Çatlamıştır ekran senin, bizim iş yerinde bir İlker var, onun ekran da çatlamıştı, kararmıştı böyle…Düşürdün mü?"

Bazı insanlar sabahın köründe nasıl böyle enerjik olabiliyorlar? Nasıl canları bu kadar konuşmak istiyor ve neden bu kadar meraklılar ve niçin benim her başıma gelen, onların veya bir tanıdıklarının da başına gelmiş oluyor?

" Bilmem belki de."

" Çok masraflı iş o, at telefonu yenisini al. Ne markaydı?"

Marka önemli tabi ederine göre üzülecek..

" Ayfon 6…Değil  de havam olsun diye öyle söylüyorum"

" Yapma be usta!"

Yıkıldı çocuk

" Şaka yahu, eski model bir şey işte…Ben hala seni tanıyamadım..."

" Bilmem ne marketin satın almacısı Erkan ben, sipariş verecektim!"

&&&

Yirmi yılı aşkın bir süredir satış sektöründe çalışıyorum, işin içinde olanlar bilir; kolay kolay bir satıcının cep telefonu değişmez.

İş sebebiyle satıcının hayatına çok insan girer, çıkar…

Tanınan insan sayısı her geçen sene katlanır, bazıları uzun süre ortadan kaybolur, günün birinde arar;

" Bil bakalım ben kimim?"

Düşünürmüş gibi yapıp susarsın bir süre…

" Çıkaramadım."

" İp ucu vereyim mi?"

" Ver."

" Balığa giderdik…"

İp ucuna bak, ben neredeyse Trakya'nın yarısı ile balığa gittim!

"Cem?"

" Hayır acele etme, biraz daha düşün…"

Ne bu ya böyle? Sizin de başınıza gelmiştir mutlaka. Telefonu kapatsan bir türlü, sövsen bir türlü, iş oraya geliyor da, konuşmalar samimi olunca…

"…"

"Murat ben yahu ne haber?"

Adını söyledi ya, tanıdım hemen sanki…

 

" Hangi Murat?"

Bir dönem beraber çalıştığımız bir arkadaş, sağ olsun aklına gelmişim, aramış fakat eski tanıdıklar hayra telefonun tuşlarına basmıyor bugünlerde…

Şöyle bir durum var; parası olan asosyal oluyor, mangırlar suyunu çekince sosyalleşiyor.

&&&

İki bin- iki bin bir, geçmiş zaman tam tarihi hatırlamıyorum, cuma günü adıma mahkeme kağıdı gelmiş eveee, hane karışmış, evdekilerde bir telaş.

" Ne yaptın?"

" Ne işin var senin mahkemelerde?"

" Bir şey varsa söyle bak!"

Mahkeme pazartesi günü sabah dokuzda…

Düşünüyorum aklıma bir şey gelmiyor ki sorulara cevap vereyim.

" Kefil mi oldun?"

" Borcun var da ödemedin mi?"

" Kavga mı ettin?"

" Kaza yaptın, kaçtın mı?"

Cuma, cumartesi, pazar gece gözüme uyku girmedi, hane sakinleri de içimi yedi.

Nihayet pazartesi sabahı tıraş oldum, giyindim, mahkeme kapısında aldım soluğu, babam benden önce gelmiş!

Etrafta tanıdık birileri de yok.

Adım okununca ilikledim ceketin düğmelerini girdim içeriye, filmlerdeki gibi bir salon bekliyorum!

Masa var, bayan bilgisayarda yazıyor.

Şimdi ismini anımsamadığım birini sordu;

" Tanımıyorum" dedim.

"Şu şu tarihte 4 dakika telefonla konuşmuşsunuz?"

Sonra gazoz sattığımı, müşteri ziyareti yaptığımı, gittiğim yerlere daha sonra kontak olsun diye kart bıraktığımı, bu yüzden telefon numaramın abartısız binlerce gazoz satan ve gazoz satma ihtimali olan satış noktasında bulunduğunu anlattım.

İkna oldular, çıktım…

Meğer sordukları adam bir telefon şirketini dolandırmış, kimle telefon görüşmesi yaptıysa alayını mahkemeye çağırmışlar…

Uykusuz geçirdiğin geceleri mi yanarsın? Kapıda bekleyen babana, evde haber bekleyen annene mi üzülürsün?

&&&

350 kaymeye değiştirdiler cep telefonunun ekranını!

YORUM YAP