Üzerimde soğuk, çetin ve bıktırıcı geçen kış günlerinde inat, siyah kısa kollu tişörtüm var...
Sessiz... Uzakta bahçelerde çalışan insan siluetleri, mendil büyüklüğünde tarlanın bitiminde yıkılmak üzere olan yorgun briket duvar, duvarın ötesinde; öğrencilerini yıllar önce şehirlere kaptırmış, avurtları çökmüş, cıvıltısını kaybetmiş hüzünlü köy okulu var...
Değişmeyen tek şey; tuvalete uyandığım şansız gecelerde yanlarından korkudan titreyerek ve mümkün olduğu kadar acele ederek geçtiğim çam ağaçları... Ve sahi; eskiden tahta çitlerin çevrelediği, iki menteşeli ahşap kapısından evdekilere seslenerek girildiği avlunun içerisinde kalan, kapakları ve çıkrığı neredeyse çürümüş, kuyu...
Haberin devamı 26.03.2012 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…