Ali Gülcü

Ter Sırtımdan Aşağıya Süzülüyor

14–15 yaşlarındaki çocuğun yere bıraktığı küreği alıyor, taze mezara toprak atmaya başlıyorum, bu işlem sırtıma biri dokunana kadar devam ediyor...

&&&

Hikmet ağabeyin soyadının “Bilici” olduğunu bugün öğrendim!
Kungfu aşağı Kungfu yukarı...
En son İzzet’in emlak ofisinde görüşüp, çay içmiş, eski günleri yâd etmiştik...
Hesap ettim aradan bir ay geçmiş...

Başkası ne der bilmem ama Kungfu Hikmet, Silivri’nin renklerinden biriydi benim için... Para ile arası hoş değildi...
Evini sattığı dönem kayıkta yatıp kalkmıştı... Nasıl da soğuk olmuştu o sene, insanlar kardan yollarda mahsur kalmıştı...
Yerlerin çatır çatır buz olduğu her sabah sahile iner, seslenir, kayığın dar, rutubetli kamarasından kafasını uzatınca... Yaşadığına sevinirdim!
“ Ne haber Ali?”
“ Üşümüyor musun be ağabey?”
“ Cık...”
“ Nasıl ısınıyorsun?”
“ Mum yakıyorum...”

Gerçekten tek bir mum yakar, kirden topak topak olmuş eski bir battaniyeye sarınır öyle uyurdu...
Çocuklarının resmi kayığın başköşesinde dururdu;
Mehmet ve Hülya...

&&&

2006 yılının 11.ayında yazmışım Hikmet ağabeyi, bakın nasıl anlatmışım;
Rivayet odur ki;
Bizim Kungfu Hikmet bir Şaolin üstadıdır. Bir dönem Kale mahallesindeki gençlere ücretsiz karate dersleri verdiği söylenir...
Ben onu pek çok kişi ile beraber Balıkçı Hikmet olarak tanıdım.
Yakın dövüş ustası olduğunu sonradan öğrendim.
Ne yalan söyleyeyim inanmadım!
Güvercin kadar adam, ben de kemiksiz 90 kilo çekiyorum. Bir gün sohbet ederken çektim Besmeleyi çektim kaptım bunu, ortaokulda bir dönem güreş takımdaydım ya ona güveniyorum...
Buna bir boyunduruk çektim, kafasını koltuğumun altına sıkıştırdım bütün gücümle sıkıyorum.
O güvercin kadar dediğim Hikmet, koltuğumun altından nasıl kurtuldu, nasıl kelebek gibi uçtu, nasıl arı gibi soktu anlamadım.
En son nefesimin kesildiğini, gözlerimin karardığını hatırlıyorum...
Yaklaşık üç senedir görmüyorum Hikmet’i nedeni benim vefasızlığım değil.
Hikmet pek sabit kalmayı sevmiyor.
Çalıştığı emlak bürosuna gittim...
Kilo almış, saçlarındaki aklar çoğalmış...
Uzun süredir görüşmemenin verdiği özlemle sarıldık birbirimize, havadan sudan, beraber balığa çıktığımız günlerden, Hikmet’in ailesiyle ilgili, sonu evini ve kayığını satması ile biten acı hatırlardan konuştuk...

İki yıl boyunca, define aramış Hikmet!
Kış ayları dâhil, insan yüzü görmeden, ormanın içindeki bir tahta kulübede yaşamış.
Bulamamış tabii...
Ona göre işin zevki aramakta zaten...
“Fazla para beni bozar” diyor.
&&&
Tanıdığım en yalnız adamdın be Hikmet ağabey... Nur içinde yat!

YORUM YAP