Ferhan Tezcan

Sergen Beşiktaş'ı bırakır mı?

1970'lı yıllardı. Lige yeni çıkan Trabzonspor ortalığı kasıp kavuruyor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş devamlı havlu atıyorlardı. Galatasaray ve Fenerbahçe 'de istedikleri sonuçları alamayınca yeni arayışlar içinde oluyorlardı. Beşiktaş'ta maddi açıdan zor duruma düşmüştü.  Başkan Gazi Akınal İstanbul'un başta Erdoğan Demirören olmak üzere önemli iş adamlarını göreve çağırmıştı. Koç grubunda o zaman genç olan Rahmi Koç'ta Başkan olması için yoğun bir baskı altına girmişti. Ama Vehbi Koç izin vermiyordu. Buna rağmen gibi Rahmi Koç'ta Beşiktaş'a ciddi bir maddi yatırım yapmıştı.

 

Kampanyanın adı ''Kibrit Çak''dı. Bayağı bir para toplanmıştı. Beşiktaş o yıllarda genç takıma çok önem veriyordu. Serpil Hamdi Tüzün'ün başında olduğu gençler branşlarında şampiyon oluyorlardı. İçlerinde çıkan Rıza Ziya, gençlerin yanında Samet gibi, Haluk gibi, yıldızlara Kocaeli'den Metin, İstanbul amatörden Ali Güldiken ve Feyyaz gibi gençler Siyah- Beyazlı takım zirveye taşıdılar. O zaman gençler takımlarına çok faydalı oluyorlardı. Bonservisleri düşüktü. Avrupa hayali yoktu. Yabancılar çok sayıda Türkiye'ye gelmiyorlardı. Derken Beşiktaş'ın başına  ''Efsane ''Süleyman Seba geçti. Geçti ki ne geçti. Beşiktaş ligde başarılar kazanıyor, bütçesini de dengede tutuyor, transferlerde zarar etmiyordu. Bu uzun bir dönem devam etti. Sonra yabancı oyuncular Türk futbolunu sardı. Ama fazla kaliteli değillerdi.

 

GALATASARAY TAKIMI DEĞİŞTİRDİ

1984 yılıydı. Galatasaray  ''eskimiş'' kadrosuyla ligde üst üste hüsran yaşıyor, ligin sonuna doğru şampiyonluktan uzaklaşıyordu. Teknik direktör Hırvat İviç'di. Kalede Eser yaşlanmıştı. Sağbek Fettah, sol bek Sefer'di Orta saha dökülüyordu. İki Bosnalı oyuncu Tarık Hoçiç ve Sejdiç ve tabii ki kaptan Fatih'ten başka oyuncu yoktu. Yeni seçilen ve içinde Faruk Süren, Alp Yalman, Ergun Gürsoy, rahmetli Selçuk Uygur'un bulunduğu, başkanlığını Ali Uras'ın yaptığı yönetim kesenin ağzını açtı. Yugoslavya'dan kaleci Simoviç'i getirdiler.

 

Gençlerbirliği'nden sağbek İsmail, sol beke Bursaspor'dan Semih, savunmanın ortasına Kocaelispor'dan Yusuf, Borussıa Dortmund'un yıldızı Erdal Keser, Alman milli takım oyuncusu Abramczik gibi oyuncuları getirdiler. Kaptan Fatih Terim'in yanında Cüneyt Tanman gibi asil oyuncularda vardı. Böylece ligde Galatasaray için yeni bir dönem başladı. Takımın başına da Alman milli takımı patronluğundan ayrılalı 15 gün olan Jupp Derwall getirilmişti. Derwall ve Galatasaray Türk futbolunu ayağa kaldırdı. Bütün dünya Galatasaray'ı tanımaya başlamıştı. Galatasaray'da genç oyunculara yönelip para konusunda tutumlu davranabilirlerdi. Ama ne Fenerbahçe'nin, ne Galatasaray'ın ne de Beşiktaş'ın böyle davranma şansı yoktu. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde lige hükmeden takımlar genç oyuncularla yola çıkamazlardı. Böyle bir hakları yoktu. Paraları olmasa da.

 

SERGEN'İN İLGİNÇ SÖZLERİ

Beşiktaş bir süredir başkanı Ahmet Nur Çebi'nin  ''enkaz edebiyatı''  ile sarsılıp duruyordu. Kadroya giren gençlere kimse ''toz kondurmak'' istemiyor, alkış tutuyorlardı. Oysa Sergen'in bundan bir kaç gün önce Denizlispor maçı sonrası yaptığı konuşma şöyleydi;

''Arkadaşlar. Beşiktaş takımı özellikle son yarım saat yüksek tempoyla maç kazandı. Bazı konulara itiraz etmek istiyorum. Gençler iyi oynadığı zaman hemen göklere çıkarılıyor ve hak ettiklerinden fazlasıyla karşılaşıyorlar. Bir takımın genç oyuncuları olabilir. Ama Beşiktaş takımı komple gençlerden kurulmaz. Yani ''küçülemez'' . Beşiktaş önümüzdeki sene şampiyonluğa oynayacaktır. Öyle gençlere yönelelim, yok şöyle takım yapalım sözleriyle olmaz.  Bunu herkes böyle bilsin ''İşte Sergen biraz da sinirle söylediği bu sözler bana göre yönetimeydi.  Sergen iyi bir takım kurmak için harekete geçiyor, bunu da bağıra bağıra söylüyordu. Başkan Çebi'nin artık o hala aylar öncesinde kalan ''Şöyle aldılar, böyle yaptılar'' karartısından uzaklaşmasını istiyordu.

Dünyanın Benfica, Real  Madrid, Juventus, St.Germain gibi birçok kulübü sayısız genç takımları olmasına rağmen bu oyuncuları kolay kolay as kadrolarıma almıyor ve başka takımlara  gönderip ''tecrübe'' kazanmalarını sağlıyorlardı.

Seren'in sözlerinde başka incelikleri de vardı. Sergen zeki, dengeli, başarıyı seven ve ciddi bir hocaydı. Biliyorsunuz böyle hocalar bir söyler iki söyler ve sonunda bir  ''kelebek'' gibi uçardı. Bunun daha önce örneklerini de gördük.

YORUM YAP