Adil Sirkecioğlu

OTURDUĞU YERDEN, KÖŞESİNDEN


Yapı olarak söylenilmeyenleri söyleyen, yapılamayanları yapmaya çalışan biriyim. Bu özelliğimi köşeme taşımaktan daha doğal bir şey olamaz. Köşe yazarlığına başladığımdan bu yana ‘’ Keskin Sirke ‘’ takipçileri yakinen şahitlik ederler. Okuyucularımın büyük bir kesimi bu özellikten dolayı memnuniyet belirtirken, çok az bir kısmı zarar gördüğü veya görebileceği düşüncesiyle diş gıcırtılarını susturamaz hale geldiler. Bunların siyaset erbabı olduğunu ayrıca belirtmeme gerek yok sanırım.

Siyaset anlayışındaki genel kabul; doğrunu savunacaksın, yanlışını doğrundan daha fazla savunacaksın şeklinde maalesef. Bunu gerçekleştirebilen iyi siyasetçi kabul edilip, efsaneleştiriliyor. Tersini savunan ve dosdoğru olmaya çalışanlar siyasette uzun soluklu olamıyorlar. Bu anlayış, devam ettiği sürece ‘’ Keskin Sirke ‘’ çizgisinde kırılma düşünülmeyeceğine göre memnuniyetsiz azınlığın dişlerine yazık olacak.

Etkili siyaset yaptığını düşünenler Sirkecioğlu yüzünden etkilerinin azaldığı vehmine kapılmışlar. ‘’Oturduğu yerden ahkam kesiyor-köşesinden Silivri’yi yönetmeye çalışıyor-kim olduğunu sanıyor’’ türünden yaklaşımlarla kamuoyu oluşturma çabalarını gülünç ve garip buluyorum. Ahkam kesmenin kolay olduğunu bilenlerdenim. En son bir vekile söylediğimde toplantı anıda bitti, bir daha da Silivri’ye yolu düşmedi. Hala bir sağlık faciasına neden olmadığım için şükretmekteyim. Ahkam kesen olmayı kabul ederken, Silivri’yi yönetme iddiasını hakaret kabul ederim. Ben memleketi hatta zaman zaman dünyayı yönettiğimi sanıyordum efendim! Kim olduğumu sanmıyor, biliyorum. Bu bilinç yaşadığım sürecek hep böyle sürecek.

Sızlananlar, şikayet edenler, tehlikeli olduğumu düşünenler belki bir kaşık suda boğacak güçteler kabul ama yapmama nedenleri var. Bazısı çirkefe bulaşmama mantığıyla hareket ediyor. İyi niyetlileri faydalı olduğumu düşünüyor ki, bende bu düşüncede olanların faydalı olabileceğine inanıyorum. Son bir grup ise yazılanların, siyaset yaptıkları partinin üst kademelerine ulaşmasından çekinenler. Bence en tehlikeli kesimi bunlar temsil ediyor. Bazen dost, bazen düşman olabiliyor, hiç ayar tutmuyorlar. Parti genel merkezlerinin istediği anda Hürhaber arşivinden bütün yazılarımı elde edebilme imkanı en büyük güvencem. Tek bir yazı veya cımbızla seçilmiş satırlar kurtuluş için çare değil!

Karşı tarafın karışmasını bekleyerek, medet umarak siyaset yapma şekli hiçbir zaman başarılı olmaz. Silivri CHP deki karışıklık ve bölünme AK Partiye fayda sağlamadığı kısa süre öncesinde anlaşıldı, ispatlandı. Cumhurbaşkanı olmasıyla AK Partinin karışmasını beklemek hayal ötesi bir beklenti. Kendini güçlendirmek, düzeltmek yerine rakibinin zayıflamasını beklemenin memlekete yararı olmaz. Erdoğan’in genel başkan, başbakan, parti yönetici belirlemesine karşı çıkan CHP ve MHP kendini küçük düşürüyor ve daha da zayıflatıyor. Unutulmaması gereken AK Parti Erdoğan partisi ve öyle de kalacak. Gönül ve gönüllülük varsa, AK Parti dışındakilere ne düşer? Susmak, saygı göstermek. AK Partinin iç işlerine karışmak yerine aynaya bakmak çok faydalı olabilir. Demirel, Sezer, Gül kurtarıcı olma hayallerini sukuta uğratır.

Rojin’i koruma görevine giden polisler kaza geçirip şehit oldular. Sanatçının olay karşısındaki hassasiyeti taktir edilmeli. PKK tehdidine karşı Demirtaş dan yardım istemiş. ‘’AK Partili olduğunuz algısı yerleşmiş’’ cevabı büyük talihsizlik. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük mesafe alan Demirtaş’a yakışmadı. Bütün Kürt’lerin kendi partilerinden olmasını beklemek, barış sürecine ihanet etmekten başka fayda sağlamaz.

Siyaset yapmak isteyenler ‘’Keskin Sirkesiz ‘’ kalmayın.


YORUM YAP