Adil Sirkecioğlu

“Sevgili Ekrem’e söyledim, yapacak”

Ülke olarak içte ve dışta o kadar çok sorunla boğuşuyoruz ki takip etmekte zorlanıyoruz. Diğer ülkelerde olsa aylarca konuşulacak, yazılacak konular; bizde görmezden geliniyor. Dertlere karşı bağışıklık kazanmış olmakla teselli bulabiliriz.
“Çocukların akan kanı petrol olsaydı, koruma altına alınırdı.” Bu ağır ve suçlayıcı cümle Erdoğan'a ait. Hiçbir kurum ve medeniyet itiraz etmediğine göre, yağmur yağmış kabul edildi. İnsanlık tarihi hiçbir döneminde bu kadar acımasız, vicdansız ve aşağılık olmamıştı. Tek dişi kalmış canavar; ahlaksız ve kontrolsüz bir güce dönüştü.
ABD kendi içinde bütün kurallarını işletirken; hasım olarak belirlediklerine kural tanımaz bir şekilde saldırıyor. Olmamış Ermeni soykırımı bahane ve malzeme yapılıyor ama hafızalardaki yeri taze olan Yahudi, Japon, Filistin, Afrika katliamları yok görülüyor. Papazın ve Serkan Gölge'nin teslim edilmesi kuru bir teşekkür olarak kaldı, hiçbir işe yaramadı. Seksenli yıllarda bir koyup üç alacağız diyerek yola çıktığımız macera, üçün birini bile alamadığımız bir sonuca geldi.
Terör örgütlerinin siyasi ayağı HDP ile sınırlıyken CHP de dahil oldu. İzmir Urla Belediye Başkanı FETÖ üyeliğinden tutuklandı. Yargı sürecini takip etmek, güvenmek mecburiyetimiz var. Tekrar tekrar yazıyorum her yere sızma becerisi göstermiş bir örgütün, iktidar partisine bulaşmamış olmasını anlamak mümkün değil. Ayrılmadan, parti kurmadan, istifa ettirilmeden yapılacak soruşturma ve yargılamalar güven verir ama tersi uygulamalar yargıya da iktidara da olan güveni sarsıyor.
Yeni kurulan ve kurulacak partiler ateş olsalar oldukları yeri yakarlar mertebesinde kalacak gibi. Zorlama matematiksel hesaplar ve vekil transferleriyle erken seçim istense bile netice alınabilecek gibi görünmüyor. Erdoğan-Bahçeli ittifakı devam ettikçe sakal kesilmiş olacak. İçerdeki ittifak düşmanlarıyla da ortak hareket şimdilik mümkün değil. Tek sermayesi damat aleyhtarlığı olan bir siyasi hamlenin başarı ihtimali çok zayıf. Uzun süredir hazırlık yapıldığı bilindiğine göre son seçimde ayrıldıkları partiye oy vermiş iddiaları gülünç ve komik bir yaklaşım. Oyları zaten millet ittifakına gitmişti. Koparacakları o kesime zarar verecektir.
Ak Parti'ye Ak Parti'nin yapacakları zarar verir. Teşkilat hataları, kalitesiz ve ehliyetsizlerin kontrolündeki bir parti elbette kaybetmeye mahkumdur. Ekonomik sıkıntıların vatandaşın canına tak dedirtmesi; MHP'nin, İYİ Parti'nin hatta CHP'nin hanesine artı yazabilir. Vakti zamanında “Siz Davutoğlu'ndan daha mı iyi Ak Partilisiniz?” baskısı kuranların siyasi rant beklentisi hayalden öteye geçmeyecektir.
Yazılarımı anlamakta zorlananlara hak veriyorum. Okuyup da okumamış gibi davrananlara gülüp geçiyorum. Yerel ve genel gündemi takip edenler ancak kavrayabilirler. Onlar da merak ettikleri konuları sorup öğrenebilirler. Bana kimi veya kimleri kastettiğimi sormanız anlamsız. Satırlarımın muhatapları parmak kaldırıp, beni anlatıyor diyecek değil herhalde. Buna rağmen biri parmak kaldırdı. Silivri'ye, partisine zarar verdiğini düşündüğüm halde geçmişteki ve bu günkü hizmetlerini dile getirdi. Satırlarımda bahsettiğim konuyu anlamamış olması beni haklı çıkardı. “Saygıda kusur etmedim, senin hakkında konuşmadım” duygusallığı, haksızlık karşısında susan “dilsiz şeytan” konumunu değiştirmiyor. Yazılarımın, satırlarımın yanlış veya hatalı olduğunu düşünenler, sınırlı mesajlaşma yerine cevap verme haklarını kullanabilirler. Patronum Hürhaber'in bütün imkanlarını zevkle seferber edecektir! Köşemin de emrinizde olduğunu bir kez daha belirtirim.
İSKİ'nin köyler için uyguladığı su indirimi İBB Meclisi'nde oy birliğiyle kabul edildiği halde başkan İmamoğlu tarafından geri iade edildi. Zimmet bahanesiyle çözümsüzlükten siyasi rant beklentisi ağır bastı. Halbuki ihtimal vermiyorum ama çıkacak bir zimmet kahraman yapardı. Köylerin suyu için topu hükümete atıp, Kanal İstanbul için kendine vazife çıkarmak hizmet aşkıyla değil başkanlık aşkıyla açıklanabilir. Başkanlık için yürünen bu yolda İstanbul'u susuz bırakıp İBB Başkanlığından olmak da var. Hiçbir gerekçe İstanbul'u susuz bırakmanın açıklaması olamaz.
Eskiden İSKİ'nin merkezi Aksaray meydanındaydı. MHP İl Başkanlığınca düzenlenen, benim de katıldığım eylemde dev bir pankart İSKİ çatısından alkışlar, ıslıklar, sloganlar eşliğinde aşağıya sarkıtılmıştı. İçerden destek alınarak yapılan ve haklı talepler sıralayan bu eylem ses getirmiş, Sözen dönemini sonlandırmıştı. MHP'li tek belediye başkanı Volkan Yılmaz'ın haklı istek ve talepleri göz ardı edilirse korkarım tarih tekerrür eder. Cuma günkü İmamoğlu-Silivri buluşmasından iyi niyet ve hizmet beklentim sürüyor. On yıl boyunca suçlamaktan başka iş yapmayanların, suçlanan durumuna düşmelerini Silivri affetmeyecektir.
Geçtiğimiz hafta içinde SİAD sosyal faaliyet kapsamında üyelerini Beylikdüzü Kültür Merkezine götürdü. (Kültür merkezi Silivri'de yılan hikayesine döndü) Farklı görüşlere sahip olsak da bir arada olmanın güzelliğini yaşadık. Herkes çok beğenmiş gibi gözükse de rakıya özendirmenin, İmamoğlu'na iki kere selam göndermenin sanat olabileceğini düşünmüyorum. Vatandaş olarak eline her mikrofon alan siyasetçiyi de sanatçıyı da alkışlama mecburiyetinde olmadığımızı bilmeliyiz. Nezaketen yaptığımız alkış bilinmeli ki muhatabımızı daha bir cesaretlendiriyor.
“Sevgili Ekrem'e söyledim, yapacak” imza Sunay Akın.
“Sevgili Ekrem'e söyledik, yapacak” imza Silivri İlçesi.
Beylikdüzü'nün öz evlat, Silivri'nin üvey evlat olmadığının ispatını beklemek hakkımızdır düşüncesindeyim.
Sanatsız, susuz, Silivri 'siz kalmayın.

YORUM YAP