Sevginar Sali

Bilmediğiniz şeye sahip olamazsınız!

Önemli karar aşamaları arifesindeyiz; kent yönetimi açısından söylüyorum…
Muhtar seçeceğiz, meclis üyesi, belediye başkanı örneğin…
Bu süreçlerde açıklanan karar veya kişilere karşı çıkmayı belirleme sürecinde yöntem olarak tercih edenleri anlamakta güçlük çekiyorum…
Biri çıkıyor herhangi bir konuda “Şöyle yapalım” diyor, bunun üzerine gelen “Böyle yapmayalım” eleştirileri bana noksan geliyor. Bir şeye karşı çıkarken, çözüm, alternatif bir yöntem mutlaka sunulması gerekir. “Böyle olmaz” deyip de kenara çekilmek olmaz, nasıl olacağını söylemek gerek… Hatta herkes fikrini söylesin, eteğindeki taşları ortaya döksün, açık açık kartlarını oynasın ki kamuoyu veya son sözü söyleyenler ona göre bir karar verebilsin!
Sizin ‘olmaz' dediğiniz başkalarının ‘oluru'… Bir kişinin karar vermesiyle hiçbir şey olmaz. Bu kişi kim olursa olsun. İte kaka oldurulan şeyler, böyle devam eder bunlardan da kimseye bir fayda gelmez…
Herkese bir kulup bulup, karşı çıkmakla hiçbir şeyi çözmüyoruz… Sorun düğümünün üzerine yenilerini ekliyoruz…
Örneğin Selami Değirmenci'nin aday adaylığı… O “Kolay verdiğim bir karar” diyor ama bence en zor karar onun aday adaylığı… (CHP'de aday adayı sayısı bu seçim döneminde epey yüksek bir rakamla kapanacak gibi görünüyor…) En çok cesaret gerektiren onun aday adaylığı… Üç dönem başkanlık ve ardından üçüncü defa aday adaylığı… 5-10 Değirmenci kendinde cesaret ve güç bulduğu sürece dilediği, koşullarına uyduğu tüm görevlere talip olabilir. Oy vermezsiniz, desteklemezsiniz ama “Aday adayı olamazsın” diyemezsiniz.
AK Parti'de de değişik başka bir eğilim var… Adı geçen aday adayların hepsine ciddi bir “Olamaz”, “Seçilemez” eleştirisi parti tabanında bile… Olmaya değil, oldurmamaya yönelik bir eğilim… “Filanca şunu da yapsa olur” demek yerine “Şunu yapmıyor, olmaz”da kestirip atışlar, çoğu zaman inatlaşma ve diretmeler…
CHP'nin adayı kim olursa olsun %40 oyu var… AK Parti'nin adayı kim olursa olsun %40 oy onun hanesinde var… Adayların seçimini belirleyecek olan kişisel oyları ve diğer partilerden alabilecekleri oy potansiyelidir.
AK Parti ile CHP'nin genel siyaset avantaj ve dezavantajları arasında da dağ gibi bir fark yok.
MHP, İYİ Parti ve HDP ile ilişkiler hassas ve önemli denge unsurları yerel seçim iktidar yolculuğunda.
CHP'nin yerel iktidarı avantajlı yönleriyle olduğu kadar dezavantajlarıyla da kendini hissettiriyor.
Mümin Sekman'ın çok güzel bir sözü var, “Nasıl çalıştığını bilmediğiniz şeyi kontrol edemezsiniz, kontrol edemediğiniz şeyi yönetemezsiniz, yönetemediğiniz şeye sahip olamazsınız...”
Özet olarak “Bilmediğiniz şeye sahip olamazsınız onu iyi yönetemezsiniz”i (öyle ya da böyle yönetirsiniz de iyi bir yönetim hedeflediğimiz için söylüyorum) bir kenara yazın…
Adı geçen tüm parti aday adayları arasında Silivri'yi en iyi bilen Özcan Işıklar'dır. Ama bildikleri ile uyguladıkları, uygulayabildikleri arasında kendisine kan kaybettiren bir açık, kaçak var. Bu durum rakiplerine iktidar fırsatı oluşturur mu? Işıklar'dan daha bilgili ve bu donanımlarını daha az eksikle uygulayabileceğine kamuoyunu inandıran Silivri'nin rengini değiştirebilir.
Işıklar için karne zamanı, rakipleri için parlama dönemi!

YORUM YAP