Adil Sirkecioğlu

1071’DEN BERİ...

2019 yerel seçimlerinin gerçekleşmesine az bir zaman kaldı. Pazar akşamı yarış bitecek, kazanan kaybeden belli olacak. Pazartesi gününden itibaren bütün siyasi partiler kendilerini kazanmış ilan edecekler. Vatandaş olarak defalarca izlediğimiz filmi, vizyona yeni girmişçesine tekrar ve büyük bir merakla izleyeceğiz. İttifaklar olarak seçime gidildiği için hiçbir partinin oyu net olarak ortaya çıkmayacak. Hep kazanmış olan siyasilerimizin kıvırma payının bu seçimde çok daha fazla olacağı muhakkaktır.
Partiler ve adaylar seçim, vatandaş geçim derdinde. Bu nedenle mutlu azınlığın bütün yaygarasına rağmen ilgisizliğin ve kararsızlığın tavan yapacağı bir seçim süreci yaşıyoruz. Seçime katılımın düşük olması benim için sürpriz olmayacak. Siyasetle iştigal etmek en geçerli ve kârlı meslek kabul edildiğinden, başkan ve meclis üyesi adaylarının serveti vatandaşın çenesini yordu. Geçmişte mal beyanında bulunmak meziyet kabul edilirdi, şimdilerde gereksiz bir işlem olarak görülüyor. Birbirlerini hırsızlıkla en üst dereceden suçlamaktan çekinmeyenlerin mal beyanında bulunup, rakiplerini de beyanda bulunmaya davet etmemeleri ilgimi çekti. Gelmiş geçmiş bütün başkan, başkan yardımcısı ve meclis üyeleri servet beyanında bulunsalar emin olun vereceğimiz oy daha bir gönül rahatlığıyla olurdu.

Mutlu, huzurlu bir şekilde yaşamanın güzel olduğu Silivri'mizde geçmiş dönem seçilmişlerimiz devamsızlık rekoru kırdılar. Hiçbir meclis toplantısının mazeretli veya izinli sayılmadan tam katılımla gerçekleştiğine şahit olamadık. Başkan başkanlıktan sıkıldı, meclis üyeleri tüy dikti! Bu gevşekliği hatta laubaliliği sorunsuz bir ilçede yaşıyor olmamıza yormayı çok isterdim. Yeni seçilecek olanlardan en az yüzde elli katılım sağlamlarını rica etsek, çok mu fedakârlık istemiş oluruz?
İstek, rica ve ikazlarımızı seçilecek olanlara saklayıp; bu günkü tabloya göz atalım. İlgisizlik içinde ilgiyi bulmak, kör kuyuda su bulmaktan zor olsa da tespitlerimi paylaşmak isterim. Anketlerle moral bulmayı ve buldurmayı siyaset zanneden adaylarımız alınganlık gösterip gücenseler de bu köşe “sirke” görevini yapmaktan geri kalmayacak. Son yazımla yine kimselere yaranamadım. Doğru yazanın dokuz köyden kovulacağını kabullendiğimden gurur duydum. Bunu göze alan biri olarak 3-4 köyden kovulmuş olmayı zafiyet olarak yorumluyorum. Bu nedenle olsa gerek hiçbir toplantı ve adaylık açıklamasına davet edilmedim. Yazacaklarım gözlemlerim değil, duyumlarım ve izlenimlerim olacaktır. Tek istisna Değirmenci oldu. Ben de kayıtlı olmadığı için açmadığım telefonuna rağmen, özel mesaj çekerek davet etmesi beni mahcup etti. Mega'da düzenlenen tanıtım toplantısına katıldım.
Mühür ve makam baskısı nedeniyle sönük geçebileceği varsayımıyla salona girdim, oturacak yer bulamadım. Göze çarpmadan üst kata çıktım, tabloyu bütün ihtişamıyla gözlemleyip anlamaya çalıştım. Değirmenci de yaptığı konuşmayla heyecanını belli ediyor, dizini bilmem ama sesi titriyordu. “Paramız yok diye aday yapmadılar” ve “diğerleri yemek verecek biz sizlere suyu zor veriyoruz” sözleri salonu alkıştan yıktı. Çok önce yapılan toplantıyı tekrar anlatmanın anlamı yok fakat emin olun ruh haliyle kaleme alsaydım; diğer köylerden kovulduğum yetmez, ikametgâhım bu köye nakledilirdi. Gerçi kendini köyün sahibi, muhtarı kabul eden şahsiyet böyle bir şeye kesinlikle müsaade etmezdi.
Kısa kısa değerlendirecek olursak üçlü yarış devam ediyor. Başlangıçta yarışa dahil olamayanlar oy alamasalar da teselli buluyor, hoş karşılanıyorlar. Bütün gerginlik politikalarına rağmen gürültüsüz, patırtısız, kavgasız bir süreç yaşadık. Sadece Silivri'de değil ülkenin genelinde de saygı ve sevginin devam ediyor olması gelecek için umut verici.
Değirmenci bölen konumundan bölünen noktasına geldiğini ispatlamakta zorlandı, gecikti. Bu konuda güvendiği destekçilerinin ağır abi pozlarıyla gizli kalıp çalışmamalarının etkisi büyük oldu. Halbuki CHP'den bir oy alırken, AK Parti'den iki hatta üç oy aldığını anlayıp anlatabilseydi kendini kazanan ilan edebilirdi. Yine de son günlerde çoğalan “Oyuna gelme oyunu bölme” pankartları Değirmenci'nin gizli zaferinin göstergesi kabul edilebilir. Kıyaslandığında Değirmenci ekibi ve gençlerinin gönüllülük esasıyla çalıştıkları hemen fark ediliyor. Aynı azmi seçim gününe kadar sürdürebilirlerse beklemeseler de istedikleri neticeyi almış olacaklar.
Işıklar çok önde başladığı yarışı dengelemiş gözüküyor. Bunda üçüncü dönemin performans düşüklüğü olduğu kadar, yaşadığı ihanetlerin de payı var. En büyük handikabı tekrar seçilirse hiç çalışmayacağı, kinci kişiliğini ön plana çıkarıp intikam peşine düşeceği şeklindeki yaklaşımlar. Hızla yayılan bu söylentiye karşı niye tedbir alma gereği duymaz hayretle takip ediyorum. Gerçi en büyük darbeyi genel başkandan yemiş olmanın şoku kolay atlatılamaz. Kılıçdaroğlu'nun Kırklareli konuşması tamamen Işıklar'a mal edilerek elden ele dolaştırılıyor. Seçim gününe kadar seyretmemiş kimse kalmayacak gibi. Tekrarlıyorum Kılıçdaroğlu Cumhur İttifakı'nın gizli ortağı!
Yılmaz çok geride başladığı yarışı foto finişe sokacak gibi gözüküyor. Hiçbir toplantısını takip edemediğim için hata yapmak istemiyorum. Bütün olumsuzluklara, liste dengesizliğine, partiler arası çekişme ve daha saymak istemediğim sıkıntılara rağmen bu noktaya gelmesi alkışlanacak bir durum. Yapıcı, olumlu, ılımlı kişilik yapısı oy vermeyecek olanların bile takdirini kazanmış durumda. Keşke ‘AK Parti'ye teslim oldum' anlayışı yerine ‘Volkan Yılmaz listesi' dedirtebilecek bir gayreti sergileyebilseydi. “Volkan'a oy veririm ama meclise vermem” diyen çok AK Partilinin varlığı sır olmaktan çıktı. Yılmaz kazanacak olursa işi çok zor olacak. Tek güvencesi Yıldırım. Kaybederse Silivri iyi yetişmiş bir siyasetçiden önümüzdeki yıllarda yararlanmanın bir yolunu bulmalı.

Kimsenin dile getirmediği ve getirmek istemediği bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Silivri'de nüfus oranı yüzde yetmişe otuz yerlinin aleyhine gelişti. Buna rağmen seçimlere üç yerli adayla giriyoruz. Bir şey daha dikkatimi çekti ilçe başkanları da yerli. Yerliler siyasetteki kabiliyetleri ile ne kadar övünseler azdır. Silivri hiçbir dönemde bu kadar yerli olmamıştır. “Gelmeler siyaset yapamaz” düşüncesinin yılmaz savunucuları zafer naraları atıyor. Telafi etmek adayların görevi olmalıydı, hiçbir çaba göstermediler.
Yazımın konusu başlıktan anlaşılacağı üzeri beka olacaktı ama çok uzadı. İnşallah seçimden sonra yazarım. Erdoğan-Bahçeli ikilisi seçimi “beka” üzerine kurguladılar. Hiçbir yerel aday ağzına almadı. Yıldırım kabul bile etmedi. Vatandaş olarak devletin bekasını düşünüp geçen sene Erdoğan'ı başkan yaptık. Ben inanıyorum ki bu seçimde Işıklar-Değirmenci-Yılmaz üçlüsünden hangisi seçilirse seçilsin devletin bekasına da Silivri'nin huzuruna da halel gelmeyecektir.
Dediğim gibi bekayı seçimden sonra yazmak üzere,
Mutlu kalın, seçimsiz kalmayın.

YORUM YAP