Adil Sirkecioğlu

SİYASET VE TİCARET



Patronumun izni, sizlerin müsaadesiyle köşemi bugün kendi çıkar ve menfaatlerime alet edeceğim. Sizlerinde menfaatine olacağımı düşünüyorum. Tanıyan, tanımayan yazılarımı severek veya kızarak okuyan sizlerin bu köşe yazarının ne mal olduğunu anlamanızda fayda var.

Çorum Lisesi öğrencisi olduğum yıllarda siyasete başlamış olmamın bana çok şey kazandırdığına inanıyorum. İnsanları tanımak, teraziye koydun mu kaç kilo çektiğini anlamak edindiğim meziyetlerin en önemlisi. Doğruluk, dürüstlük ve her türlü iyiliklere sahip olduğunu iddia edenlerin gelişmeler, olaylar ve ilişkiler karşısında değişebildiğine şahit olmak emin olun işin en eğlenceli kısmı.

Siyasete çok erken yaşta başladığımı bilen eski dost ve arkadaşlarım karşılaştığımızda veya telefon sohbetlerimizde bırakmış olduğumu düşünüp hayal kırıklıklarını ifade ediyorlar. "Biz senin bir yerlerde olacağını, en azından milletvekili seçileceğini beklerdik, takip ediyoruz ama göremiyoruz.” Demeleri ruhumu okşasa, yumuşak yerlerimi harekete geçirse de; beni hamallığa nasıl layık görebilirsiniz terslemesiyle şaşırıp, yedisinde neysen yetmişinde de o sun noktasına dönüş yaparlar.

12 Eylül öncesinde Çatalca da gençlik kolu başkanlığı, 1990 lı yıllarda B.Çekmecede ilçe başkanlığı derken hayatını ve istikbalini belirleyemeyen bir insan olarak 1994 yılını bulduk. Aynı yıldaki yerel seçimin selameti için kiralık plaka takılı taksimi satmak zorunda kaldım. Seçimler bittiğinde evde çorba kaynamaz hale gelmişti desem abarttığımı, ajitasyon yaptığımı düşünebilirsiniz. Siyaset yapan herkesin bal tutan parmağını yalar yaklaşımıyla küpünü doldurduğu yıllarda bendeki kabiliyetsizlik dillere destan olmuştu! Komşumuz Naciye abla çocuklar üşümesin diye gizlice kapının önüne bir kova kömür koyduğunda olayın vahametini anca kavrayabildim.

Büyük başkan olarak kardeşimin iş ve ortaklık teklifini üç yıl red etmiştim. Sendikaların belirlediği açlık sınıra yaklaştığımda bu sefer teklif benden geldi. Büyüdüğüm ve siyaset yaptığım yerde esnaflık yapamam diyerek 1994 Temmuzunda Silivri’de dükkan açtım. Yedi yaş küçük kardeşim bana ağabeylik yaptı dükkanı doldurdu. "Bu iş burada olmaz abi, altı ay sonra kapatırız” ikazına, cahil cesaretiyle direndim. Vesile olan rahmetli Hasan Tuncer’in, rahmetli Yakup Özerel’inin, kum ocaklarının, Ersoyların, Nedim Dündar, Ümit Yalçınkaya, Şenol Türkyılmaz, Sezai Batman, Turgay Denizli ve bütün sanayideki ustaların büyük desteklerini gördüm. Hemen hemen hepsi "sen bize lazımsın” yaklaşımında oldular. Senden esnaf olmaz deseler de esnaf kabul ettikleri için müteşekkirim.

Devletle alışveriş yapanlara "malı götürüyor” gözüyle bakıldığı için uzak kalmaya çalıştım. Hiçbir dönemde hiçbir belediye ile alışveriş yapmayı, mal satmayı tercih etmedim. Silivri susuz kalacak, ekmeksiz kalacak suçlamalarında mecburen verdim, paramı da peşin aldım. Türkiye’de çalışarak zengin olunmaz sözünün yılmaz savunucusu olarak, geldiğim, geldiğimiz noktadan şikayetçi değilim Silivri’de bu iş yürümezle başladık, 1998 yılında kardeşim İstanbul’u kapatıp Silivri’ye geldi. Onun esnaflığı sayesinde bende yanında yuvarlanıp bugünlere ulaştım.

Benim dışımdakilerin gözüyle siyaseti aptalca yapan, ticareti ve esnaflığı beceremeyen buna rağmen burnundan kıl aldırmayan birinin yakın kısa özgeçmişini nakletmeye çalıştım. Dışarıdan bakanların aksine ve de tersine siyasette de, ticarette de doğru bildiğimi yaptım, yapacağım. Hiçte pişmanlık duymayacağım inşallah. Bu yaşa kadar eğilmeyen kütük, bundan sonra hiç eğilmez, eğitilemez.

Siyasette uzun solukluyum. Esnaflıkta 20. yılımı doldurdum. Bu vesileyle bu akşam dükkan önünde iftar veriyoruz. Ulaşabildiğimiz her dostu davet etmeye çalıştık. Unuttuğumuz, davet etmediğimiz herkesi bekleriz. Soframız Halil İbrahim sofrasıdır, bereketlidir. Çağırmadığımız için sitem edeceklerin bu yazı ile önünü kesmiş oluyor, açık davette bulunuyorum.

Siyasette kimselere yaranamayan, yirmi yılsonunda esnaflığı doğru dürüst beceremeyen birini sıkılmadan okuyabildiyseniz bravo size. Eminim geçmiş yazılarımın hatırına olmuştur. Bu satırlar nedeniyle hayattan şikayetçi olduğum vehmine sakın kapılmayın. Sevginar’ın naklettiği gibi her zaman "mutlu olmayı çok daha kolay başarabilenlerden” oldum. Size de tavsiye ederim.

Siyaset yapıyorum diye aç kalmak istemezseniz, esnaf kalın.


YORUM YAP