Ferhan Tezcan

Ali Koç ne zaman bırakır?

1970'li yıllardı. Beşiktaş Türkiye liginde sendeleye sendeleye gidiyordu. Antrenörler gelip gidiyor ama başarı kolay kolay yakalanmıyordu.

Başkan bulmakta da zorlanıyorlardı. O aralar kongre üyeleri ciddi biçimde Rahmi Koç'a ‘kafayı' takmışlardı. Beşiktaş'ın başına getirmek için uğraşıyorlardı. Koç Holding'de çalışan Beşiktaşlılarda bunu destekliyorlardı. Ama son sözü Vehbi Koç söyleyecekti: ''Ben yaşarken aileden hiç kimse bir kulüp başkanı olamaz''

Gerçekten de 2018'e kadar Koç Grubundan hiç kimse kulüp başkanı olamadı. Ancak Rahmi Koç Beşiktaş'a çok yardım etti. Hatta daha üç-beş gün önce Ahmet Nur Çebi'nin planladığı büyük kampanya 'ya Rahmi Koç'un da  ''büyük'' destek verdiği gündeme düşmüştü.

Ama Ali Koç ailede ayrı bir konuydu. Çünkü kimseyi dinlemiyordu.

Rahmetli Mustafa Koç çok yakın arkadaşımdı. Mustafa ile konuşmalarımızda ve birlikte seyahatlerimizde hep konu Ali'den açılır ve Mustafa'da hep yakınırdı. “'Bize sormuyor bile” Mustafa Koç'ta çok iyi bir Fenerbahçeliydi. Ona da her zaman Fenerbahçe'ye başkan olması teklif edilmişti. Ama o işini çok seviyor ve şirketi ile uğraşıyordu.  Zaten babası Rahmi Koç'ta buna izin vermiyordu. Aynı Vehbi Koç gibi. Rahmete ulaşmadığı zamanların birinde Yapı Kredi Bankasının alımı gerçekleşmişti. Babası Rahmi Koç bankanın başına başkasını getirmek istiyordu. Ancak Mustafa Koç'un adayı eski Dışbank genel müdürüydü. Babasına karşı mücadele etti ve üç ay sonra dediğini yaptırdı. Çünkü babasından çok çekinirdi. Ama Ali böyle biri değildi. Kimseyi dinlemezdi. Bazen kendini bile!

ALİ KOÇ HERŞEYİ YANLIŞ YAPTI

Ali Koç Fenerbahçe'nin başına 16 bini aşkın ‘muhteşem' bir oy oranı ile geldi. Herkes çok umutluydu. İşe hemen koyuldu. Ancak bir dezavantajı vardı. Türkiye'yi hiç tanımıyordu. Oysa Fenerbahçe'ye uzun yıllar başkan vekilliği, hatta Aziz Yıldırım'ın ‘hapiste' olduğu dönemde de Nihat Özdemir ile başkanlık bile yapmıştı.

Yani tecrübesi vardı. Ama önce Hollanda'nın yurt dışına futbolculuğu dışında hiç çıkmamış Cocu'yu getirmişti. Üstüne de daha sonra kendisini twitterdan satacak olan Comolli'ye görev vermişti. Takımı, kulübü hiç tanımayan Comolli tam 11 futbolcu transfer etti.

Bunları yedisi daha sonra kayboldu. Dördü ise zaman zaman yedek kulübesinde görüldü. Ardından seyircinin çok istediği (Aslında kulübü biz yönetiyoruz dediği) Ersun Yanal'ı getirdi. Oysa Ersun hoca için ''Ben varken değil gelmek, kapının önünden geçemez'' demişti. Ersun Yanal'a tam da takımı teslim etmiyordu.

Çünkü güvenmiyordu. Oysa Volkan Demirel'e, Emre Belözoğlu'na da güvenmiyordu. Çünkü içinden Aziz Yıldırım'a da güvenmiyor, herkesi onun adamı, bunun adamı diye görüyordu.

Haksız da değildi. Fenerbahçe'de 20 yılın bir ''keşmekeşi'' vardı.

Peki ya demeçleri! Her maç sonu mikrofonu ele alıyor, 'Hakemler bizi mahvediyor. Federasyon biz katlediyor, rakipler dümen çeviriyor'' diyor ve ekliyordu ''Fatih Terim'in sicili bozuk'' Üstelik geçtiğimiz sezon sonu Galatasaray şampiyonluğu onu çok ''kırmış '' ve hem Futbol Federasyonu, hem MHK kuruluşunda da Ali Koç'tan izin alınmıştı. Üstelik MHK başkanı Zekeriya Alp'te iş ortağıydı. Üstelik Galatasaray'a avantaj sağladığına inandığı iki hakemi de ''hakemlikten'' el çektirmiş ve Galatasaray'ın içinde olmadığı bir bülten yayınlayarak ''hakemlere sonsuz destek'' vermişti.

İTİRAFLAR ARDARDA GELİYOR

Ali Koç iyi bir insandı. Ama Fenerbahçelilik, daha doğrusu Fenerbahçe'ye sahip çıkmak artık sinirlerini çok bozmuştu. Birkaç gün önce itiraflarda bulunmuş şöyle demişti;

- Fenerbahçe'nin Fenerbahçeliden başka dostu yoktur. Herkes kendi takımını düşünüyor. Türk futbolunu düşünen yok.

-Türk futbolunda kimseyi alkışlayan yok. Kibarlık, fair-play tanınmıyor.

-Futbol organizasyonu sıfır.

Ali Koç'un dediklerine şöyle karşılık verebiliriz:

Fenerbahçeli ile Galatasaraylı, Beşiktaşlı çok iyi dosttur. Ali bey kardeşim. Sizin ailenizde bulunan enişteniz Sayın İnan Kıraç çok iyi bir Galatasaraylıdır. Ağabeyi Sayın Can Kıraç'ta.

Ailede başka Galatasaraylılarda var. Benim oğlum Burak çok iyi Fenerbahçelidir. Ama çok severim. Türk takımlarını temsil edenler tabii Türk futbolunu düşünürler. Öyle olmasa bir yıl önce Dünya kupasını kazanan Fransa'yı (çoğunluğu kendi yetiştirdiğimiz oyunculardan oluşan ) bir takımla iki golle yenip, berabere kalabilir miydik? Avrupa kupasına nasıl katılabilirdik.

Türk futbolunda kibarlık yok demişsiniz. Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı 6-0 yendiği maçta kulübün o dönemki başkanı rahmetli Sayın Özhan Canaydın her golünüzü neredeyse ''ayakta '' alkışlamıştı. Adamcağızı neredeyse  ''idama '' götüreceklerdi. Zor kurtardık

Türk futbolunda bir kaos olduğu doğru. Ben mesleğe 1976'da Milliyet'te başladı. Sonra sırasıyla Kanal 6, Kanal D, Show TV, Cine 5, Digitürk, Lig TV'nin kuruluşunda bulundum, Lig TV'nin de 5 yıl genel müdürlüğünü yaptım, Türkiye'de birçok gazeteci, televizyoncu yetiştirdim. Bunların başında 1996 yılında getirdiğim Acun Ilıcalı vardır. (Google'dan çıkıyor)

Şimdi televizyona çıkıyor, üniversitede çalışıyor iki de gazeteye yazıyorum. Türk futbolunda kaosa inanıyorum. Ama bu kaosu çıkaranların başında Fenerbahçe'nin geldiğini de vurgulamak istiyorum

YORUM YAP