Sevginar Sali

“Tanrı istediklerimizi değil, ihtiyacımız olanları verir…”

2019'un son aylarında yaşadığımız afet gerilimi, depremi kast ediyorum, sürdürdüğümüz hayatın yozlaşma boyutu, bizleri gündelik yaşantımızda yönlendiren yanlış duygulardan sıyrılmamıza hizmet ederek, silkinmemiz gerektiği ile ilgili görevi tamamlandı diye düşündük pek çoğumuz muhtemelen.

2020 ile beraber yeni bir sayfa, olgunlaşmış bir hayat bakış açısıyla önceliklerimizi daha sağlıklı fiziksel yaşam şartlarına yönlendirmişken, aylardır Çin'i kasıp kavurduğunu duyumsadığımız şeyin bizim de başımıza gelebileceği düşüncelerini savdık başımızdan.

Deprem tehdidinin yarattığı korku yine bölgeseldi de bir şekilde yardım er ya da geç gelirdi ancak dünyayı saran bir salgın olsa olsa bilim kurgu filmlerinde izleyeceğimiz türden bir hayat gerçeğiyle yüzleştirdi hepimizi.

Evine kapananların derdi ayrı, dışarda kalmak zorunda olanların ki farklı. Hayatta kalmanın bir de ekonomik boyutu var tabi ki.

Hititlerin M.Ö. 2000 yılındaki duvar yazısından alıntı olan o yazıyı çok sık anımsıyorum bu aralar…

Hatırlayalım mı hep birlikte…

“Tanrım,

Beni yavaşlat.

Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…

Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.

Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.

Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret…

Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…

Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.

Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.

Ve hepsinden önemlisi…

Tanrım,

Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,

İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve

Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…

***

Çin filozofu Lao Tzu'nun sözünü bilir misiniz?

“Tanrı size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. Öyle ki bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, size acı verecek, sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır.”

Tanırı da bize istediğimiz değil ihtiyacımız olan şeyleri veriyor galiba; olmamız gereken insanlar olabilmemiz için kullanalım bu fırsatı…

Çok fırsat kaçırdık, fazla şey kaybettik. Elimizde kalanların kıymetini gerçekten bilelim…

 

 

 

  1. Kasım Acavut Kasım Acavut

    Süper bir yazı süper bir tahlil bayıldım.Tebrik ederim

  2. Bayildim Bayildim

    Tanrinin tokadi diye düşünüyorum dünya var oldugu surece bu durumlar yasanmis ve insanlarin hep cildirdigi insanligi kaybettigi donemlerde olmus iste biz o donemdeyiz

YORUM YAP