Sevginar Sali

Saral ve Vardar...

AK Parti çalışmalarına hız verdi. Diğer yandan da Belediye Başkanı… CHP'nin seçim çalışmalarına Başkanlık etmek Işıklar'ın tercihi mi, lüksü mü yoksa zorunluluğu mu? Sanıyorum hepsi birlikte. Bu erken seçim sürecine MHP çok farklı bir havada girecek gibi duruyor. Daha doğrusu biraz bizim yerel dinamitlerde alışılmışın dışında… AK Partinin, istediği ve dilediği gibi teşkilatta FETÖ temizliği için MHP'nin siyasi desteğine ihtiyaç duyacağı, bunu sağlamadan da hareket etmeyeceğini çocuklar bile anladı gibi bir durumdayız. 15 Temmuz ile patlak veren düşmanlığı sadece (teşkilatın çizdiği imaj doğrultusunda daha çok) AK Parti'ye karşı gibi yorma lüksümüz yok; bu süreci gerçekleştiren ve destekleyen herkes ile mücadele milli bir dava, ülkemiz için var ve yok olma savaşı, 2. kurtuluş mücadelesi… Bizim ülke ve millet olarak pek çok zaafımız olabilir ama geçmişe de bakıldığında en zor zamanları inançla aştığımız tartışma götürmez. Düşmanlarımızın kötülüğünden sual olunmaz da, kendimizi korumak hususunda bakalım biz kendimizi aşabiliyor muyuz… Her geçen gün ile birlikte tehlikenin boyutu artıyor, aynı zamanda daha sinsi…
Uyanık ol Türkiye…
Ülke olarak yaşadığımız süreçler, siyaseten sandığa yansıdığında çok farklı ve daha önce alışık olmadığımız tablolar ile karşı karşıya kalabiliriz.
Geçtiğimiz hafta yerel seçimlere ilişkin epey aday adayı kulisi döndü Silivri'de…
Ben iki kişinin kararını bu dönem, yerel seçimler hususunda çok önemsiyorum ve merakla bekliyorum…
Birincisi AK Parti içindeki Rizeliler Lobisinin derin ve bir o kadar güçlü temsilcisi Mustafa Saral…
İkincisi de AK Pati ile yollarını ayıran ama kendisini eleştirenleri boşa çıkartmayı başaran Lütfü Vardar…
***
Kaptan, kaptandır da gemi mürettebatı olmadan ne yapabileceğini düşündünüz mü hiç?
Siyaset oyunu çok eski tamam, hiç birimizin ömrü onu çözmeye, “Öğrendim” demeye yetmez… Tecrübesi daha fazla olanların özgüveni büyük olabilir. Unutmamak lazım ki en zayıf olduğumuz an kendimize en çok güvendiğimiz zamanlardır…

UYANIK OLMALIYIZ…
Dün gündeme gelen Abdullah Öcalan'ı sorgulayan efsane komutan emekli Albay Hasan Atilla Uğur, 'üst akıl' destekli yeni bir darbe hazırlığına ilişkin açıklamaları dikkat çekti…
Uğur diyor ki; “Aldığım bilgiye göre, İngilizler 2.5 aydır Güneydoğu'daki bütün aşiretlerin ayağına gidiyor. Özellikle Hakkari, Van, Çatak, Silopi, Mardin bölgesinde etkin aşiretlere... Bunlarla pazarlıklar yapıyorlar. Toprak ağası olarak varlığını sürdüren bu aşiretlerin bankalara olan birikmiş trilyonlarca liralık borçlarını ödediler.”
***
“İkinci kalkışmaya hazır olun. Ve çok yakın bir zamanda. Çok net bilgi olarak söylüyorum: İkincisi daha kanlı olacak. Bugün bir zafer sarhoşluğu içindeyiz. Ben sizin aracılığınızla Türkiye'yi uyarıyorum. Kimse 'Tamam bu iş bitti, Türkiye rayına oturdu, artık Amerika başka bir şey yapamayacak, FETÖ başka bir şey yapmayacak, PKK başka bir şey yapamaz, biz belini kırdık bu örgütlerin' falan demesin. Bu bizi, hazırlanmakta olan kalkışmada tamamen başarısızlığa götürür. Paramparça oluruz."
***
“Cezaevlerinden aldığım bilgilere göre; şu anda FETÖ mensupları bir buçuk aydır cezaevlerinde artık itirafçı konumuna gelmiyorlar. Başta itirafçı olmaya çok temayül vardı, vazgeçirttiler. 'Yanınızdayız, maddi-manevi, aileleriniz bize emanet. Bunları yapanlardan hepsinin hesabını soracağız. Biz büyük akılız' dediler. İtirafçılık bitti. Ailelerinin sözde mağduriyeti de bitti. Bütün kredi kartı borçları ödendi. Ev kredileri vs. aklınıza ne geliyorsa bunların hepsi tıkır tıkır ve nakit para olarak götürüldü, ellerine verildi.”
Ve ekliyor; “Senaryoları boşa çıkarmak için yapacağımız bir diğer şey, süratle milli bürokrasiyi oluşturmamız. Hem askeri hem sivil anlamda milli bürokrasiyi mutlaka oluşturmamız lazım. MİT, TSK vb. Buralarda milli, mandacı olmayan, şucu bucu olmayan, liyakatli insanları istihdam edilmeli.”
Aynı konuya Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul 3. Bölge Milletvekili Arzu Erdem de gazetemize geçtiğimiz haftalar yaptığı ziyarette önemle dikkat çekmişti…
"Ardından 100 köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz” diyelim de yine de çok dikkatli olalım… En önemlisi de farklılıklarımızı zenginliğimiz bilip, düşmanlarımızı iyi ayırt edelim. Her ne iş yapıyorsak en iyisini, çok çalışarak ve üretime ağırlık vererek, birlik ve beraberliğimizi koruyarak hem kendimize en büyük iyiliği hem düşmanlarımıza en büyük kötülüğü yapmış oluruz…
Biz kendimizi koruyamazsak, herkes zarar verir ve tersi.
İyi bir hafta olsun inşallah...

YORUM YAP