XXXXX

Geçirmeli Yazı

İyice zıvanadan çıkan necip yerel basınımızda seçim yaklaştıkça kalem tutan eller de kızıştı.

Çıkarları için her taklayı atan patronları tarafından karın tokluğuna, sigortasız çalıştırılarak sömürülen çocuklar en önemli görevlerini elbette yerine getiriyorlar, patronun yutmak istediği kuruma saldırmak ya da tam tersine, patronun yemiş olduğu herzeleri savunmak.

Elbette bunların yanı sıra, basının, çıplak karı resmi yayınlamak, küçük partilere ilçe başkanı bulmak, büyük partilere milletvekili adayı önermek, fal bakmak gibi yan görevleri de vardır.

Lakin bu mevkutelerin köşe yazarı esnafına ayrılan bölümleri de çok şenlikli...

Eskiden, genellikle “Frenk gömleği” giyen, “boyunbağı” bağlayan, ceketinin içinde önden düğmeli bir de hırkası bulunan, parkinson hastalığından çenesi titreyen morukların yakın gözlüklerini takarak yazdığı yazıları okur eğlenirdik... Kamışlar ve “geçirmeler” de daha inceydi.

Sonra bambaşka bir köşe yazarı türü belirdi; birilerinin kesesinden beleşe yiyip içip onların propagandasını yapan ve bundan da hiç çekinmeyen, gazetesine ve tabii ki şimdilerde internet sitesine reklam alamadığına kıyasıya saldırıp, bu davranışını da utanmadan savunan...

Yeni bir kuşak gelmişti ve bunlar yarı aydın, epey görgüsüz, sonradan görmeliğin verdiği cesaretle oldukça saldırgan, farfara ve “fütursuz” insanlardı... Kendi özel dünyaları da onlar için herşeydi. Kendi kendilerini pazarlamaktan da hiç utanmıyorlar, en küçük bir fırsatı “paraya tahvil etmekten” kaçınmıyorlardı.

Megalomani ya da narsizm, makbul bir ruh hastalığı değildir ama faydaları da vardır: İnsana hoşgörü getirir. Sen o kadar büyük adamsındır ki, her ne halt karıştırırsan karıştır madara olman asla sözkonusu değildir ve sana yöneltilen her eleştiri elbette geçersizdir, üzerinde durmaya değmez.

Sıkıştığın zaman da “sen benim muhatabım olamazsın” der kaçarsın. “Ben kimseye yanıt vermem” cümlesinin harf boşluklarında çoğu zaman “verecek yanıtım yok” çaresizliğinin itirafı yatar. Bu özellikle politikaya heves eden ve ihtirasları aklının önünde gidenlerde görülür.

Devamı 23 Mart 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde

YORUM YAP