Uğur Bakıcı

Seyahat üzerine

‘Seyahat' kelimesini duyduğumuz anda içi kıpır kıpır olmayanınız ve yüzü tebessüm etmeyeniniz var mı? “Yok” dediğinizi duyar gibiyim. Tatilden de yeni çıktık zaten. Benim gibi çoğunuzun aklının tatilde kaldığına eminim. Kimimiz seyahat etti kimimiz ise tatilini sevdikleriyle olduğu şehirde geçirdi. Günümüzde genel olarak 'merak' duygusuyla yapılan seyahatler tarih boyunca farklı amaçlar uğruna imkanların el verdiği ölçüde devam etmiştir. Binlerce yıldır insanoğlu farklı amaçlar uğruna bir yerden bir yere gitmektedir. İlk insanlar avlanmak için bir yerden bir yere hareket ettiler. İnsanoğlu yerinden hareket ettikçeyse farklı coğrafyalar keşfedildi. Bu keşifleri daha rahat yapabilmek adına da ulaşım araçları icat edildi. Bu seyahatler; Kristof Kolomb, Macellan ve Evliya Çelebi gibi keşfetmek amaçlı yapıldığı gibi casusluk faaliyetleri amaçlı seyahatler de yapılmaktaydı. Casusluk seyahati dışında dini tebliğler için yapılan seyahatlerde dinlerin yayılmasına neden olmuştur örneğin. Aziz Paul'un Antakya'dan başlattığı misyonerlik seyahati mesela insanların Yahudilikten Hristiyanlığa geçişini sağladı. Adana Tarsus doğumlu olan Aziz Paul Hristiyan olmadan önce tüm Hristiyanlığı yok etmeyi kendine misyon edinen biriyken seyahat ettiği esnada başına gelen bir hadise neticesinde Hristiyanlığın en büyük savunucusu oldu. Yaşanan bu hadisede kendisi Şam'a Hristiyanları tutuklamak için yola çıkmıştı üstelik. Tam o sırada yolda olduğu esnada yani Hz. İsa kendisine göründü ve Paul'un gözlerini kör etti. Şam'a ulaştıktan birkaç gün sonraysa Allah tarafından tekrar gözleri iyileştirildi. Başına gelen bu olay sonrasında Paul Hristiyanlığı yaymayı kendine misyon edindi. Tüm seyahatlerini bu amaç uğruna yaptı.
Öte yandan seyahatler herhangi bir inanca sahip olmayanların gezileri sırasında karşılarına çıkan Allah'ın yaratmış olduğu tabiatın güzelliği karşısında insanoğlunun bu yaratılıştan ibret alarak iman sahibi olmasına da vesile olmuştur. Bugün de benzer durumun söz konusu olduğunu söylemek mümkün. Nitekim seyahat ederken daha önce hiç görmediğimiz hoşumuza giden bir şey şaşırmamıza neden olur. Tam da o an gördüğümüz o güzelliğin yaratıcısının Allah olduğu akla gelir ve bu güzel şeyi yarattığına şükrederiz. Kutsal kitabımızdaki Neml Suresi 69.ayetle Yüce Allah bize yeryüzünde günahkarların başlarına neler geldiğini görmemiz ve ibret almamız için gezmemizi emretmiştir. Diğer bir taraftan casusluk faaliyetlerinde bulunulması için yapılan seyahatlerden bahsedilebilir. Bu amaç uğrunda seyahat edenler; gittiği ülke hakkında en detaylı bilgileri toplamakla görevlidirler. Seyahatleri sırasında öylesine not alırlar ki bu bilgiler kimsede olmaz. Casuslara benzer başka bir seyyah grupsa diplomatik amaçlı yapılan seyahatlerdir. Diplomatik seyahatlerdeki diplomatik seyyahlar casus seyyahlar gibi gittikleri yerlerde gördüklerini not edip bağlı oldukları ülkelere aktarırlar. Casuslara kıyasla diplomatik seyyahlar daha çok teknik detayları not etmekle birlikte casuslar kadar detaylı bilgiler bu kişilerde yoktur. Diplomatik ve casusluk faaliyetli amaçlı seyahatler günümüzde de devam etmekle birlikte son zamanlarda farklı bir seyahat kültüründen söz etmek isterim sizlere. O da bitki bilimi keşfi özelinde yapılan seyahatlerdir. Bitki bilimi araştırması için yapılan bu seyahatlerde artış söz konusu. Bu kişiler bilim seyyahı grubuna giriyorlar ve genelde dünyamızdaki en nadir görülen bitki türlerini keşfetmek amaçlı seyahat ederler. İster casusluk için olsun ister bitki bilimi araştırması için gidilsin isterse de bilimsel amaçla seyahat edilsin, tüm seyahatlerin aslında ortak özelliği merak duygusunun da dürtüsüyle kendilerine farklı gelen şeyleri gözlemleyip keşfetme keyfidir. Başlı başına da bir kültürdür. Tam da bu noktada bazılarımız bu yapılan seyahatlerimiz esnasında yoldaki çukurlara endişelenirken yani kötü duruma odaklanırken bazılarımızsa o seyahatinin tadını çıkartmayı tercih eder. Ben ikinci gruba dahilim. Peki ya siz? Bu arada yazımın sonlarına gelirken seyahat etmenin bizleri alçakgönüllü yaptığını vurgulamak isterim. Nitekim gezdiğimiz süre boyunca yaşadığımız ve keşfettiğimiz dünyada aslında ne kadar küçük bir yer kapladığımızı görmüş oluruz. Bir o kadar da dünyamız genişler. İşin özeti kıymetli okuyucularım mutlaka ‘seyahate' çıkın. Nereye gittiğinizin, nereye varacağının önemi yok. Önemli olan yapılan yolculuğun kendisidir. Seyahat etmemeyi tercih edenler içinse Brezilyalı yazar Paula Coelho'nun seyahat özelinde söylediği sözleriyle yazıma son vermiş olayım: ‘Tekne limanda güvendedir ama teknenin amacı bu değildir'. Ne de güzel söylemiş üstat.

YORUM YAP