Sevginar Sali

En kötü barış bile, savaştan iyidir...

Yeni bir ay, yeni bir hafta… İnşallah fazla donmadan : ) hak edeceğimiz bir kış dönemi olur… Ekonominin ateşi, havanın soğukluğu; insan arafta kalıyor : )
Birçok gencimizi askere uğurluyoruz… Her akşam ana haber bültenlerinde izlemek zorunda kaldığımız şehit haberleri vatani görev heyecanını gölgeliyor kuşkusuz. Güzel ülkemizin bir yanında bizler endişe içinde yaşarken, bir diğer ucunda terör belasıyla ölümüne bir mücadele var. Barışçıl çözüm yönünde tüm çareler tükendiğinde savaşta hepimizin kaybetmesi kaçınılmaz oluyor… Kaybediyoruz dolayısıyla; her türlü maddi, manevi…
En kötü barışın bile, savaştan iyi olduğu gerçeğini görmemizi engelleyen silah tüccarların hizmet edecek kadar insani her tür değerden yoksun yaratıklar olduğu sürece kan akıtmanın, insanlığa verdiği zararlar önlenemez… Sadece acısı çekilir ve kaybına katlanmak adına çareler aranır…
Tüm askerlerimize vatani görevlerini huzur ve mutluluk içinde yaşamayı diliyorum. Gittiklerinden daha güçlü dönmeleri temennisiyle…

ŞUBAT MECLİSİ BUGÜN TOPLANIYOR
Silivri Belediye Meclisi Şubat oturumlarına bugün başlıyor. Nedense hareketli bir giriş yapacağımız kanısındayım. En azından son dönem gelişmelerin vaat ettikleri bu yönde.
AK Partinin Ocak Ayı Danışma Meclisinde İlçe Başkanı Rıfat Kutlu'nun açıklamalarındaki sükûnete bakıyorum da; öyle mi aktarıldı, gerçekten durum bu muydu diye merak etmekten kendimi alamıyorum.
Gazetecilikte bir söz var; haber yaptıkları kadar yapmadıklarının da gazeteciyi gazeteci yaptığı doğrultusunda… Siyasetçinin de hangi ortamda neyi konuşacağı bilmesinin önemine inanıyorum. Yer, zaman ve üslup son derece belirleyici. Yoksa kaş yapayım derken çıkartırsınız karşınızdakinin gözünü ayıkla ondan sonra pirincin taşını.
Işıklar'ın meşhur bir sözü var… “Düşmanın hata yaparken, uyandırma…” diye…
Ne siyasetçilerin ne de gazetecilerin kişisel emellerine yenik düşmek gibi bir lüksü yok… Eğer başarmak istiyorlarsa, saygınlık kazanmak gibi bir dertleri varsa tabi… Ki olmaması düşünülemez.
Geçtiğimiz dönemlerde Metin Karakaş'ın ilçe başkanı olarak MHP'yi yerelde hedef alan açıklamalarının yanlışlığını ısrarla savunmuş olmama karşın o bu yoldan vazgeçmedi. Karakaş için hata olan şey, Işıklar böyle bir tutum içinde olsa yine yanlış olurdu…
Küçük yerlerde rakip partiye söverken kazanç ve kayıp terazisini çift tutmakta yarar var. Bir aile içinde CHP'ye de, MHP'ye de AK Parti'ye de oy veren olabilir. Siz insanların siyasi tercihlerine saygı gösterip, istediğiniz yönde etkilemeyi başarırsanız ilk etapta oy kazanmasanız bile sempati toplayacağınız kesin. Zaman içinde bunu oya dönüştürmek karşı tarafın bir hatasına bakar… Sonrasında sizin bir şey yapmanıza bile gerek kalmaz oyu hanenize yazdırırsınız. Bir seçmen düşünün geçmişte kendisi veya ailesi CHP'ye oy vermiştir, ki o zaman AK Parti yoktu, bugün var ve oyunu verecek ama alacak siyasetçi bilinci görmek ister karşısında.
Hangi alanda olursanız olun diğerlerini kötülemek yerine kendi vasıflarınızı, üstünlüklerinizi lanse ederek her durumda daha kazançlı çıkarsınız. AK Parti kendi tabanını tutmak için aile içi toplantılarda dozu arttırabilir ama CHP'nin kalesini ele geçirmek için geçmiş ile geçeğin bağlarını doğru takip etmeli…
Bir de Özcan Işıklar, halkın çoğunluğu ile göreve geldiği müddetçe kişisel olarak algılanamaz, tarafına yöneltilen eleştiriler bu kıstas içinde değerlendirilmez. Tıpkı siyasi parti veya oda başkanları gibi. Kamuya mal olmuş insanlar hakkında eleştiriler kamu çıkarları ve belli düzeyde tutulmalı. Toplumsal saygınlığımıza bu kadar kişisel katkıyı çok görenin samimiyetinden kuşku ederim, bir çok kişi aynı yaklaşımı gösterir merak buyurmayın...
Uzun lafın kısası; siyasilerin birbirini paralaması değil, halkın çıkarları ve ona hizmet için çabalarıyla gündemde kalması medeniyetini Silivri'ye çok görmeyin. Tartışın, birbirinizi eleştirin ama seviyenizi asla düşürmeyin. Bizim siyasetçilere olan inancımızı, iktidar ve muhalefete olan güvenimizi zedelemeyin… Kamu kurumlarının adaletini sorgulatmayın! İyi haftalar...

YORUM YAP