Sevginar Sali

Dayanışma şart

Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Nuray Koçer'den sonra Sınırlı Sorumlu Silivri Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi'nden de “Alışverişini yerel esnaftan yap, esnafına sahip çık” çağrısı geldi. Ayrı ayrı yerine, esnaf temsilcilerimiz birlikte hareket noktasında bir duruş sergileyebilseler daha da güzel sonuçlar alınır kanısındayım. Ne de olsa ‘bir elin nesi var iki elin sesi var…' Kaldı ki esnaf meslek ve sivil toplum kuruluşlarımızın sayısı azımsanmayacak kadar da fazla…
Bu çağrılar bir takım kampanyalar ile desteklenebilse farkındalık ve ilgi açısından daha da güzel sonuçlar alınma ihtimalini yükseltiriz… Artık bayrama yetişmez ama ilerleyen zamanlarda bunlar düşünülebilir…
O kadar çok ekonomik kriz yaşadık ki, krizsiz vaktimiz oldu mu diye düşünüyorum da pek aklıma gelmiyor açıkçası. Ülke krizleri, dönemsel kişisel maddi sorunları insanı bu süreçlere yönelik dayanıklılığını arttırıyor, atlatma hususunda güçlendiriyor kuşkusuz… Ama yine de bir dayanışma ve güç birliğine gidilebilse yer yer kolaylık bile nefes almayı rahatlatır…
Atıyorum kırtasiye ihtiyaçlarını Silivrili kırtasiyecilerden karşılama fişini gösteren veliye özel eğitim kurumlarımızın yapabilecekleri ölçüde bir yüzdede indirim vaadi gibi… Yakın sektörler müşterilerini yereldeki isimlere yönlendirebilir belli avantajlar çerçevesinde vs…

OKUL KAYDINA GELEN HERKES BİR FİDAN GETİRSİN
Geçenlerde özel bir sohbette duydum ondan isim vermeyeyim sorun falan çıkar neme lazım… Bir veli yanında yıllarca bölgemizde okul müdürlüğü yapan bir hocamızın uzun zaman önce kayıt için gelen her öğrenciden bir fidan satın almasını rica etmiş sonra da bütün fidanlar kayıt dönemi sonrasında okulun bahçesine dikilmiş. Fiziksel şartları keşke izin verse de öğrencinin okul süresince diktiği fidanla bizzat ilgilenmesi mümkün olsa! Yeşil bir dünya için çalışma konusunda geç bile kaldık da; bunu göz ardı ettiğimiz süre yaşamın sağlıklı şekilde devam etme şansı olmadığını kabul etsek artık!

BİR DOZ HUZUR
Rahatlamaya, toparlanmaya ihtiyaç duyduğumda sıkça okuduğum yazı bugün hepimize iyi gelir sanki…
“Gürültü, patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma, içten ol. Telaşsız kısa açık ve seçik konuş. Başkalarına da kulak ver; aptal ve cahil olduklarında bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.
Yalnız planların değil başarılarının da tadını çıkar. İşin ne kadar küçük olursa olsun onunla ilgilen hayattaki dayanağın odur.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zaman kalmaz. Ve unutma ki: insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri sonsuz uzunluktaki bir kumsalda tek bir kum taneciğinden fazla değildir.
Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et, ilkin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı ülküler o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme, gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatıla ki evreni yargılamak imkânsızdır. Bu yüzden kavgalarını sürdürürken bile kendinle barışık içinde ol.
Hatırlamazsın doğduğun zamanları, sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür geçir ki herkes ağlasın sen öldüğünde. Mutlulukla gülümse sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya insanoğlunun biricik güzel mekânıdır.”

YORUM YAP