Geçen dönem MHP Silivri'de yerel iktidardayken, grubun sözcülüğünü üstlenen Sultan Aşkın, partinin en tanınan, kamuoyunda “iktidar yüzü” olarak görünen isimlerindendi. Bu dönem Grup Sözcülüğünü bu kez muhalefet adına üstleniyor. Yine Volkan Yılmaz'dan sonra da MHP'nin Silivri'de en çok bilinen ve belirleyici olan figürlerinden.
Aşkın'ın farkı, hangi konumda olursa olsun doğru bildikleri ve Silivri'nin yararını gözetmekten hiç vazgeçmemesi. Geçmişte yeri geldiğinde kendi dava arkadaşlarıyla karşı karşıya gelmekten çekinmedi. Şimdi ise aynı kararlılıkla Bora Balcıoğlu yönetimine karşı muhalefetini sürdürüp, eleştirilerini dile getiriyor. Volkan Yılmaz'ın iktidarında iç muhalefet testinden geçen Aşkın, yeni dönemde üstlendiği siyasi sorumlulukta Balcıoğlu'nun iktidarında yeni açılım yaptı.
Aslında Bora Balcıoğlu, muhalefet açısından bakıldığında oldukça şanslı. Çünkü karşısında, kendisine doğruları gösterecek samimiyet ve eleştirilerini ise son derece seviyeli biçimde yapma olgunluğuna sahip bir muhalefet var. Hem Sultan Aşkın hem de Celalettin Yazıcı bu anlamda Silivri adına ve siyaset açısından çok kıymetli iki isim.
Balcıoğlu'nun bugün yaşadığı yıpranmışlığın kaynağı muhalefet değil. Asıl neden, kendi iç çekişmeleri ve seçim sürecinde verdiği vaatlerin gerçekleşmemesinden doğan hoşnutsuzluk. Seçimi kazanmanın bedeli buysa, bugün ödemek de kendisine düşüyor.
MHP'ye dönecek olursak…
Sultan Aşkın muhalefet sorumluluğunu en kritik zamanda, seçimin hemen sonrasında kimse, önemli bir oy oranı ile iktidara gelmiş, yeni yönetimi bırakın eleştirmeyi gözünün ucuyla ters bakmaya bile yeltenemezsen fazlasıyla yerine getirdi. Hem partisinin yolunu açtı hem de muhalefet olarak Silivri siyasetinde net bir duruş sergiledi. Ancak bu mücadelede ziyadesiyle yalnız bırakıldı. Buna MHP kadroları bir son vermeli.
Bu hususta en önemli görevin de kime düştüğü aşikar. Önceki dönem Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın Silivri kamuoyunu yakından izlediğini herkes biliyor. Silivri'ye dair siyasi tasarruflarının ve hedeflerinin sürdüğü de görülüyor. Volkan Yılmaz'ın içinde olmaması siyaset adına bir kayıp. İster yerel ister genel projeksiyonda sürdürsün bu yöndeki çabasını artık perde arkasından çıkıp kendini açıkça ortaya koyma zamanı.
Evet, seçimin hemen ardından mevcut iktidarı sabahtan akşama kadar eleştirmesini kimse beklemezdi; bu doğru da olmazdı zaten. Ancak geldiğimiz noktada, Silivri'yi ilgilendiren konularda kamuoyunun merak ettiği meselelerde Volkan Yılmaz'ın duruşunu, ne düşündüğünü açıkça paylaşması gerekiyor. Birilerine söyleterek, ima yoluyla değil net bir tavırdan söz ediyorum.
Bu, sadece siyasi bir tercih değil; aynı zamanda bir vicdan ve sorumluluk meselesi. Çünkü bu tavır, “Bana yetki verdiniz, beni belediye başkanı seçtiniz; Silivri için gece gündüz çalışıyorum, Silivri'yi düşünüyorum” veya “Beni seçmediniz, Silivri'nin ne hali varsa görsün” ya da “Her şartta Silivri ile gönül bağım sürüyor” yaklaşımını mı benimsediğini ortaya koyacak. Seçilmesine belki yetmedi ama 47 bin'e yakın seçmen 1,5 yıl önce sandıkta yaşadığı yerin kaderi ve gelecek umutlarına dair mührü adına bastı.
Silivri defterini kendi adına hezimet sayıp tamamen kapatabilirdi bu da anlayışla karşılanırdı. Ama defteri ne kapatıp ne tamamen açmak gibi gel gitli halleri hiçbir güçlü siyasi profilde yakışık almaz.
Volkan Yılmaz'ın ortaya koyacağı tavır; sadece MHP'nin değil, aynı zamanda Silivri'nin siyasi geleceğinin şekillenmesinde de belirleyici olacaktır.
GÜNÜN SÖZÜ
İsmet İnönü bir dönem kendisine yöneltilen;
- “Bu kadar eleştiriyi nasıl göğüslüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verir:
- “Muhalefet, iktidardan daha çok sabır ister. Çünkü yanlış gördüğünü söylemek, alkışlanmaktan çok bedel ödemektir.”