Adil Sirkecioğlu

AYNI DÜŞÜNMEK


Güzel memleketimde ağız tadıyla bir seçim yaşatmayacaklar. ‘İç ve dış mihraklar’ diyerek hayali hainlerden bahsedecek değilim ama birçok değişik kesim elele vermiş, ülkemi yangın yerine çevirme gayretinde. Şükürler olsun ki; çok küçük bir topluluk ülkenin yaşanmaz hale gelmesine alet olurken, aklı hala başında olanlar gelişmeleri ibretle izliyor. Hoşgörü diyerek yedi düvelle anlaşanlar, papa ve patrikle dostane ilişkiler kuranlar kendine gönül veren ve sempati duyanlarla bile bağlarını koparma noktasındalar. Ak Parti ve Başbakanın zaafından iktidar rolü üstlenen cemaat, şu sıralar çirkefçe muhalefet yapma konumundalar. Mensuplarına siyasetten uzak durun diyenler, siyasete doymuş ve boğulmuş haldeler. Yoldan çıkanları Allah ıslah etsin.

***

Şöyle bir geçmişime göz atıyorum da hayatımın hiçbir döneminde hiç kimseyle ‘aynı düşünme’ mecburiyeti duymadım. Başkalarının da benimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasını beklemedim. Doğru bildiklerimi, doğru gördüklerimi savunmaktan geri kalmadım. Haklı bulunsam da benim yanımda olmayan ve desteklemeyenlere kızmadım. "Aksi adam” yakıştırmasını hak edecek uygulamalarım çok fazla oldu. Hayatımın özeti hiç düşünmeden sarf ettiğim şu sözlerimde gizli gibi. Son dost sohbetinde bir rapor hazırlanması teklifine verdiğim cevap hazırlayacağınız raporun altına imza atarım. "Raporu sen hazırla” dendiğinde, ben imza atarım ama benim hazırladığım rapora siz imza atamazsınız. Anlatmakta ve aktarmakta zorlanıyorum. Şahit olanların çok iyi anladığına inanıyorum.

Dolu dolu yaşadığım için hayatımdan memnunum. En büyük tesellim toplumun kanlı bıçaklı olduğumu düşündüğü insanlarla yüz yüze bakıp, karşılıklı çay içebilmem. Uygun’larla farklı düşündüğüm halde Hürhaber’de yazabildim, en gaddar eleştirileri yaptığım Hüseyin Turan’la abi-kardeş ilişkilerimiz sürmekte, çok ters bir şekilde tanıştığımız Özcan Işıklar’ın İlçe Başkanının adaylığından Silivri’nin Belediye Başkanlığına giden süreç en çarpıcı örnekler oldu. Metin Karakaş’a bu günleri çok önceden anlatmaya çalışıp da netice alamamak ikimizi de kahrediyor. Tahir Sert’le şimdilik ortak payda bulamadık. Seçime kadar bulamayacağız anlaşılan. Benim sirkeliğimle, onun sertliği uyuşmayacak. Sert’lik lafta kalmış. Son görüşmemizde uysallaşmış görünümüyle çok üzüntü verdi. 31 Mart’a nefesi yetmeyecek gibi. Yazık olacak. Önümüzdeki günler maddi ve manevi birçok olumsuzluklara gebe…

Tüm bunların içinde en samimi iki sohbet rahmetli İlhan ve yakın zamanda Işıklar’la olanıydı. Onca didişmemize rağmen İlhan’ın evlenmesine vesile oldum desem, eminim Sevginar bile şaşıracak. "Hadi yaa…” dediğini duyar gibiyim.

Çok iyi tanıdığı ve aksiliğimi bildiği halde bana uzunca bir süre katlanabilen Işıklar’ı yürekten tebrik ediyorum. Sohbetimiz benim için doyumsuz oldu. Ayrıldıktan sonra "gülerek giydiriyor!” sözünü espri olarak kabul ediyorum. Ciddiyse üzülürüm. Tüm çabam Işıklar’ın şahsında da olsa Silivri’ye faydalı olabilmek.

Farklı olmayı, değişik düşüncelerin sahipleri olarak uygarca bir arada olabilmeyi zenginlik kabul ederim. Bu durum çevremde ve aile içi ilişkilerimde de aynen geçerli. Dört çocuğumun ve eşimin beni alt etme gayretleri mutluluk veriyor, birbirimize katkımız oluyor. Hayatın zorluklarına karşı zımparalanmış oluyoruz.

Çok farklı bir konuda yazacakken, affınıza sığınıyorum, kendimi anlatır ve de tanıtır oldum. Seçilme gibi bir niyet ve isteğim olmadığı için rahat olabilirsiniz. Bu kadar kabalık ve bencilliğe karşın gerekli mesajı verebildiysem görevimi yapmış sayılacağım.

Aklımdaki ve aklınızdaki konuları sonraki yazılarımda satırlara dökme niyetiyle esen kalın. Siz bu satırları okuduğunuzda asker babası olarak yemin töreninde olacağım. Dilerim aksilik yapacak gelişmeler olmaz. Askerdeki oğluna zarar veren baba olarak tarihe geçmek istemem…

Cemaatin iktidar ya da muhalefet görevi üstlenmeyeceği bir ülkede:

Adil’siz kalın, Keskin Sirkesiz kalmayın.


YORUM YAP