Aşkın: İnsan faktörü gelişmediği sürece yol kat edemezsiniz

Aşkın: İnsan faktörü gelişmediği sürece yol kat edemezsiniz

1.03.2021 11:00:37

8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde söyleştiğimiz Silivri Belediyesi MHP Grup Sözcüsü Avukat Sultan Aşkın ile kadının hakları ile siyasetteki yeri ve içinde bulunduğu yerel iktidarın iki yıllık çalışmalarını değerlendirdik.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde söyleştiğimiz Silivri Belediyesi MHP Grup Sözcüsü Avukat Sultan Aşkın ile kadının hakları ile siyasetteki yeri ve içinde bulunduğu yerel iktidarın iki yıllık çalışmalarını değerlendirdik.

Kadının Türk toplum yapısına bağlı olarak hayatın her aşamasında eşit şekilde yer alma çabasını konuştuğumuz Sultan Aşkın ile meselenin hukuk yönünü de ele aldık. Silivri'nin MHP iktidarı ile tanıştığı iki yılık süreçte partisinin yerel yönetim performansını ve gelişmeleri de Hürhaber okuyucuları için yorumlayan Sultan Aşkın, sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

“İNİŞLİ ÇIKIŞLI BİR SEYİR İZLİYOR”
Sevginar SALİ: Türkiye'de kadın hakları açısından dönüm noktası sayılacak en önemli gelişme sizce nedir?
Sultan AŞKIN: Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Atatürk devrimleri diyebiliriz. Osmanlı'da 2. Meşrutiyetten sonra da kadın hakları konusunda gelişmeler yaşanmış ama esas Cumhuriyet'in ilanından sonra Medeni Kanunla, seçme ve seçilme hakkının verilmesi, o tarihten bu yana gerçekleşen gelişmeler var. Tek tarih ve olay için dönüm noktasıdır diyemiyorum, 8 Mart'ta yaşananlarda olduğu gibi, böyle bir durum söz konusu değil. Türkiye'de gelişmeler inişli çıkışlı devam ediyor. 1935 Yılında kadınlarımız meclise giriyor. Yanlış hatırlamıyorsam yüzde 4.5 gibi bir oranda temsil kabiliyetleri var. Geçenlerde başka bir sebeple bakmıştım 2000'li yıllara kadar düşüş eğilimine bile girmiş. 2000'li yıllardan sonra tekrar yükseliş başlamış. Şu andaki oran yüzde 17. 2017 Yılında yapılan bir araştırmaya göre yerel yönetimlerde meclis üyeliğinde kadın temsiliyeti yüzde 10'du. İnişli çıkışlı bir seyir izliyor yani…

“FİİLİYATA DÖKEMEYİP SADECE YAZIDA KALIYORSA, BU KADINI KULLANMAK OLUYOR”
Şuna inanmıyorum; ‘kanunlarla, kadınların durumlarını mükemmel hale getirelim' tarzında yaklaşımlar savsatadan ibaret. Siyasi partiler açısından da kota kaymak v.s. gibi şeylerin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Siz eğer bunu fiiliyata dökemiyorsanız ve sadece yazıda kalıyorsa, bu kadını kullanmak oluyor. Kadın üzerinden siyaset yapmak oluyor…

“ERKEK EGEMENLİĞİ SÖZ KONUSU”
Önemli olan kadınların temsiliyet kabiliyetini ne kadar arttırdığınız. Kota koyuyorsun ama seçilmeyecek yerlere, geri sıralara yazıyorsunuz. Kadın kotası var mı var, aday yaptık mı yaptık ama seçilemedi. Bu, gerçekçi bir yaklaşım değil. Hala siyasette ve toplumun diğer noktalarında erkek egemenliği söz konusu.

“GELECEKTE SİYASETİ KADINLAR BELİRLEYECEK”
Fakat, ben bunun değişeceğini düşünüyorum. Biz görür müyüz bilmiyorum ama gelecekte siyaseti kadınlar belirleyecek. Diğer noktalarda da kadınlar belirleyiciliği ön plana çıkacak. Açıkçası kadınlar daha evden çıkamadı. İş hayatına atıldılar ama evdeki sorumluluklarınızda bir azalma var mı? Yok. Kadın hala çocuktan sorumlu, ev ve yemek işleri organizasyonu hala tümüyle kadına ait. Biz dedik ki kadınlar özgürleşti ama özgürleşmenin yanında sorumlulukları da o oranda arttı.

“KADININ TOPLUMDAKİ SORUMLULUKLARINI AZALTMADIĞIMIZ SÜRECE ETKİNLİĞİ DÜŞÜK KALACAK”
Kadınlar, siyaseti ekstra bir iş olarak görüyor. Kadın zaten çalışıyor, evdeki sorumluluklarını da yerine getiriyor, siyasete de girme noktasında bunu külfet olarak algılıyor. Kadının toplumdaki sorumluluklarını azaltmadığımız sürece etkinliği her zaman düşük kalacak.

“YENİ NESİL BU ZİHNİYETTEN KURTULMAYA BAŞLADI”
Yeni nesil kadın da erkek de eski zihniyetten kurtulmaya başladı. Reklamlarda bile artık erkekler çamaşırları makineye atıyor. Reklamlar toplumun göstergesi. Hitap ettiği kitle yeni evliler. Kadın ve erkeklerde sorumluluk almak eşit seviyeye geldiğinde kadın rahatlar. Kadın çok yönlü. Boş zamanı kaldığında siyaset, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları gibi başka yönlere de yöneliyor. Bu bununla olur, yoksa biz istediğimiz kadar kanunları düzenleyelim bunu gerçeğe dökmediğimiz sürece hiçbir şey olmaz. Kadınları siyasete giriş yaşı erkeklere göre daha yüksek çünkü daha çok sorumlulukları var. Gençlik kollarından tutun erkekler siyasete erken başlıyorlar. Yükselmeleri de o yüzden daha rahat oluyor. Erkekler 10-15 yıldır siyasetin içinde. Belediye başkanlığı, meclis üyeliği açısından önleri çok daha açık oluyor. Kadın siyasete daha yeni girmiş, kuralları da bilmiyor.

“KADIN OLDUĞUM İÇİN KONULDUĞUMU DÜŞÜNMÜYORUM”
Şahsen sadece kadın olduğum için adaylık listesine konulduğumu düşünmüyorum. Kendi vasıflarından, kişiliğinden, mesleki bilginden veya diğer sebeplerle tercih edilmen lazım. Biz kadınları rahatsız eden yaklaşım masadaki çiçek muamelesidir. Zira; öyle bir durumumuz yok. Kadınlar çiçektir sözü çok rahatsız edici, sanki kenar süsüymüşüz gibi muamele yapılması hoş değil. Hayatımda hiçbir zaman kendimi bir erkekten daha eksik görmedim. Öyle bir hissiyat içerisine de girmedim. Bir sürü kadın bu konuda çok başarılı. Bunu kendi etrafımdaki arkadaşlarıma da söylüyorum. İşleyiş ile kimi eleştirilerde bulunduklarında, ‘Siz niye girmiyorsunuz?' diye soruyorum. Aslında girmek için çok uygunlar ama kişisel sebeplerden dolayı girmiyorlar. Toplumsal sorumluluklardan dolayı kadınlar siyasetten geri duruyor.

“TOPLUMSAL BİLİNÇ ARTTIRILMALI”
Sevginar SALİ: Kadın hakları ile ilgili süreçlerin adliyeye intikal eden boyutu nedir peki?
Sultan AŞKIN: Ülkemizde en temel sorun kadına şiddet. Kadını fikirlerinle engelleyemiyorsan kaba kuvvetle engellemeye çalışıyorsun. Bunu bazen töre, örf, adet, bazen de kıskançlık, ihanet kisvesi altında yapıyorsun. Bunun temelinde tamamen üstünlük sağlama yatıyor. Bu noktada da kanunları şöyle düzenleyelim, böyle düzenleyelimle maalesef netice alınamıyor. “Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz” diye Napoleon Bonapart'ın çok güzel sözü var. Ahlak olması lazım. Toplum mükemmel değilse mükemmel kanun da yapsanız onu dolanma yolunu bulurlar. Önemli olan bunu sadece kanunlarla sağlamak değil. Toplumsal bilincin arttırılması lazım.

“AYRI BİR BİREY OLDUĞUNU ALGILAYABİLSE EVLİLİK İÇİNDEKİ TAVRI DA DEĞİŞECEK”
Sevginar SALİ: Bu nasıl olacak?
Sultan AŞKIN: Kadın ve erkeğin aynı eğitim şartlarına, ekonomik güce ve söz hakkına sahip olması lazım. Bakıyoruz kadın çeşitli sebeplerle okuyamamış veya meslek sahibi olamamış. Evlenmiş ve eşine ekonomik olarak bağımlı hale gelmiş. Maalesef ki; kadına şiddet uygulayan zihniyet de kadını artık ‘ben bunun sahibiyim' diye görmeye başlıyor. Bu algı sebebiyle kadın ayrılmaya kalktığı zaman ‘sen nereye gidiyorsun' diye bu durumu hazmedemiyor ve ayrı bir birey olduğunu algılayamıyor. Bütün sorun o zihniyetten kaynaklı. Ayrı bir birey olduğunu algılayabilse belki evlilik içindeki tavrı da değişecek.

“TOPLUMA UYARLANMASI LAZIM”
Kadın şiddet gördü, uzaklaştırma kararı alıyoruz. Uzaklaştırma kararlarından sonra kadın cinayetlerinde artış meydana geldi maalesef. Bunun toplumsal ve psikolojik temellerine de bakmak lazım. Bu konuda sadece kanun yapmak yeterli değil. Tabi ki uzaklaştırma kararların alınması gerekli ama buna toplumun da uyarlanması lazım.

“İNSAN FAKTÖRÜ GELİŞMEDİĞİ SÜRECE YOL KAT EDEMEZSİNİZ”
Sevginar SALİ: Sonuçları analiz edip kanunda bir değişiklik düşünülüyor mu?
Sultan AŞKIN: Yapılacak diye düşünüyorum. Uygulama ile ortaya çıkan bir durum oldu. Eşler, boşanma sürecinde sadece kanuni değil psikolojik bir mücadele de veriyor. Taraflar birbirine düşman gibi davranıyor. Toplumsal bilincin geliştirilmesi gerekli. Ne kadar iyi kanun yaptığınızı düşünürseniz düşünün uygulayıcısı neticede insan faktörü. İnsan faktörü gelişmediği sürece yol kat edemezsiniz. Önemli olan buradaki kadını güçlendirmek. Daha iyi yöntem bulmak lazım. Uzaklaştırmada olumlu netice doğuran vakalar da var. Tamamen kaldırılması da tabi ki sağlıklı bir yöntem değil.
Öncelikle burada kadına çok iş düşüyor. Eş tercihlerimizi de yaparken insan faktörü yerine farklı kriterleri baz alıyorsak bir sürü sorunla karşılaşıyoruz. Ekonomik durumu ve statüsü iyi diye karşı taraftan bir beklenti içerisine girilip evlilik gerçekleşiyorsa bir noktadan sonra hiç bir şey karşılıksız değil. Ya özgürlük kaybediliyor ya da başka sıkıntılar yaşanıyor. Adliyeye yansımayan durumlar da var. Önemli olan kadının ailede karar verme durumu. Kadın ailenin verilen kararlarına ne kadar katılabiliyor?

“SİLİVRİ GELİŞMİŞ BİR TOPLUMA SAHİP”
Sevginar SALİ: Silivri'de kadınının durumu ne peki; siyasi ve hukuki açıdan toplumsal boyutunu yakından gözlemleme şansınız var?
Sultan AŞKIN: Türkiye geneline göre iyiyiz. Silivri, kadın anlamında gelişmiş bir toplum anlayışına sahip. Ben doğma büyüme buralıyım. Hayatımın hiçbir dönemimde kadın olduğum için ikinci sınıf muameleye tabi olmadım. Ne ailemde, ne çevremde böyle bir şey hissetmedim. Örf adet kültür olarak da öyle bir toplum değiliz. Aile içerisinde kadına öyle bir demokratik muamele yapılan bir toplum yapısına sahibiz.

“GELEN GÖÇ, SİLİVRİ'YE UYUM SAĞLIYOR”
Tabi genel sorunlar burada da var. Kadına şiddet, cinsel taciz... Silivri eskiden çok daha küçüktü. Doğumdan ölüme kadar herkesi tanıdığın bir yerdi. Şimdi gelişme noktasında İstanbul'dan çok ciddi bir göç alıyor. Bundan dolayı toplumsal yapıda da değişiklikler meydana geldi ama yine de gelen göçün bu konuda Silivri'ye uyum sağladığını düşünüyorum. Kötü bir göç alma söz konusu değil.

SULTAN AŞKIN'IN EN ÖNEMLİ BAŞARILARI
Sevginar SALİ: Sultan Aşkın'ın hayatında ‘En Önemli Başarılarım' dediği neler var?
Sultan AŞKIN: Çok küçük yaşlarda avukat olma hayalim vardı. Ailemde de benden önce üç hukukçu var. Hepsi de İstanbul Hukuk mezunuydu. İstanbul Hukuk mezunu olmak için büyük bir isteğim vardı. İstediğim okulu kazandım, istediğim mesleği yıllardır yapıyorum.
Meslek dışında da annelik diyebilirim. Hayatta en fazla korktuğum şeydi. Kadınlarının çoğunun korkusu da bu. Mesleğini, sosyal hayatını etkiler diye tereddütler oluşuyor. Bu hayatta yaptığım en güzel şey anne olmak oldu diyebilirim. ‘En çok anne olmayı sevdim' diye bir söz var ya o benim için de geçerli. Yaş ilerleyince idrak ediyorsun. Mesleğini bir yere kadar yapıyorsun ve bitiyor. Para kazanıyorsun ama belli bir yaştan sonra çok da harcayamıyorsun. Çocuk, bir eser. Çok verimli bir yatırım! Özellikle kız çocuğu… Gözlemlediğim kadarıyla kız çocuğun anne ve babayla duygusal bağı çok daha kuvvetli. Her aşamada hayata çok katkısı oluyor.

“HER İNSANIN GÖREVİ; İLK ÖNCE KENDİNE, SONRA TOPLUMA YARALI VE MUTLU BİR BİREY OLMAK”
Bence her insanın görevi; ilk önce kendine, sonra topluma yararlı ve mutlu bir birey olmak. Dale Carnegie'nin “Üzüntüyü bırak, yaşamaya bak” diye bir kitabı var. Orada “Mutluluk bir sonuç değil süreçtir” diyor. “Sen gözlerini kapat, şuan mutluysan mutlu bir insansındır. Şu olursa ben mutluyum diye endekslersen sen mutlu bir insan değilsin. Dikkat edin o sonuca ulaştıktan sonra mutluluk anlıktır, o hazdır.” diyor. Mutluluğu neticelere bağlamamak lazım. Gençlik yıllarımda mutluluğu hep sonuçlara bağlardım. Yaş ilerleyince bunun böyle olmadığını insan keşfediyor. Mesela sadece başarılı olmak insanı mutlu etmez. Denge olmalı. Aile, eğitim, başarı, para da gerekli. Allah her şeyi dengede yaratmış.
O yüzden dönüm noktam veya esas beni başarılı kılanın üzerinde durmuyorum. Hayat bir bütün. Onlar da benim hayatımda olması gereken aşamalardı. Önemli olan insanın hayatında genel olarak mutlu olması.

“ÇOK DOĞRU BİR ZAMAN VE İŞ”
Sevginar SALİ: Meclis Üyeliği, Grup Sözcülüğü, annelik, avukatlık, eş olmak hepsi bir arada nasıl gidiyor?
Sultan AŞKIN: İyi gidiyor. Ben partimden ilk kez meclis üyesi adayı olduğumda 2009 yılında Zeynep 3 yaşındaydı. O seçim süreci benim için çok sıkıntılı olmuştu. Şimdi Zeynep 15 yaşına geldi. Bireysel olarak daha fazla zaman geçirmeye başladı. Şu anda benim için çok doğru bir zaman ve doğru bir iş. Arkadaşlarıma da öneriyorum. Kendi aramızda konuştuklarımızın bir yaptırım gücü yok. Ellerini taşın altına koymaları lazım.

“GEÇMİŞ DÖNEMDE OLDU”
Sevginar SALİ: Siyasete girmenizle ilgili tereddütleriniz oldu mu?
Sultan AŞKIN: Başında da söylediğim gibi kadınlar siyaseti, aile ve iş hayatından sonra ekstra bir iş veya külfet olarak algılıyorlar. Bende de geçmiş dönemde bu tereddütler yaşanmıştı. Bu dönem açıkçası olmadı. Bu neden böyle şu neden öyle yapılıyor diye düşünüyordum. Şimdi tam merkezine düştüm.

“BELLİ SINIRLAR ÇERÇEVESİNDE HAREKET ETMEK ZORUNDASINIZ”
Sevginar SALİ: İçerideki işleyiş, dışarıdan göründüğü gibi mi?
Sultan AŞKIN: Kurallar bizi bazı noktada bağlıyor. Belli sınırlar çerçevesinde hareket etmek zorundasınız. Sizin hakkınız diğerinin hakkıyla sınırlı. Herkesin kişisel memnuniyeti söz konusu değil ama bence basit. Çok çetrefilli düşünmeye gerek yok. Önemli olan önce buna niyet etmeniz. Ben bunu değiştirmek istiyorum dedikten sonra her şeye bir yöntem bulunur.

“SİLİVRİ BELEDİYESİ ÇOK CİDDİ BİR YOL KAT ETTİ”
Sevginar SALİ: Meclis üyesi adayıyken yaptığımız söyleşide “Silivri'de kaynak yetersizliği değil, kaynakların doğru kullanma sorunu var” demişsiniz.
İki yıllık süreçte bununla ilgili nasıl bir aşama kaydedildi Silivri Belediyesinde sizin döneminizde?
Sultan AŞKIN: Bu konunun herkesin takdirinde olduğunu düşünüyorum. Yetki alınmasına rağmen borç kullanılmadan, belediyenin borçları ödendi ve ekstra hizmetler yapıldı. Çok bariz bir şekilde kaynaklar doğru yerde kullanılmıyormuş. Belediyenin kaynakları varmış. Kurumların doğru çalıştırılması ve imkanların kullanılması noktasında Silivri Belediyesi iki yılda çok ciddi bir yol kat etti. Borçlanmadan, aynı kaynaklarla mevcut borçları ödüyorsunuz. Pandemi sürecini dikkate alarak bu değerlendirmeyi yapmamız lazım. Belediyenin taşınmazlarını uygun bir şekilde değerlendirip, gider kalemlerini de kestiğiniz takdirde iyi sonuçlar alıyorsunuz. Demek ki bunlar yapılabiliyormuş. Silivri Belediyesinin ciddi kaynağı var ama geçmiş dönemde doğru yerlerde kullanılamıyormuş. Esasında problem buymuş.

“BU GENEL ELEŞTİRİLERİNE GÜLÜYORUM”
Sevginar SALİ: Muhalefet tarafından ‘İki yılda hiçbir şey yapılmadı' eleştirisi getirildiğinde ne hissediyorsunuz?
Sultan AŞKIN: Gülüyorum. Başka bir eleştiri bulamadıkları için böyle genel ve soyut bir eleştiri yapmaya mecbur kaldıklarını düşünüyorum. Ben somut örneklerle “Bunu niye yapıyorsunuz?”, “Şunu eksik yapıyorsunuz…” demelerini beklerdim ama böyle bir eleştiri yok. Genel eleştiriler yapıcı olmuyor. Bizim yaptığımız çalışmalara da eleştiri getirilemiyor.

Sevginar SALİ: Muhalefet bunu nasıl göremedi dediğiniz ve eleştirilmeyi hak eden konular oldu mu peki?
Sultan AŞKIN: Tabi ki hiç bir şey mükemmel değil. Hayat da, alınan kararlar da böyle. Muhakkak vardır, içimden geçirdiğim zamanlar da olmuştur ama bunlar çok önemli hususlarla ilgili değildi tabi.

“O DÖNEMDE REFERANSA İHTİYAÇ VARDI, BUGÜN ARTIK TAKDİR HALKIN”
Sevginar SALİ: Eski söyleşimizde ‘Volkan Yılmaz'ın bir şans olduğunu ifade etmişsiniz' hala aynı fikirde misiniz?
Sultan AŞKIN: Volkan beyle ilgili benim burada yapacağım değerlendirmelerimin objektif değerlendirilmeyeceğini düşünüyorum. Ne desem MHP Grup Başkanvekili cümleleri olacak. Takdir halkın. O dönemde biz daha yakinen tanıyorduk, Silivri halkı tanımıyordu. Bizim açımızdan bir referansa ihtiyaç vardı. Şu durumda Volkan Yılmaz için bizim referansımıza artık halkın ihtiyaç duyacağını düşünmüyorum.

“BUNLAR, HER BELEDİYE BAŞKANININ YAPABİLECEĞİ İŞLER DEĞİL”
Sevginar SALİ: Siyasi kimliğiniz baki ama yanlışa yanlış, doğruya doğru diyen kişiliğinizi bildiğimiz soruyorum kaldı ki sizi sadece meclis üyesi olarak tanımıyoruz…
Sultan AŞKIN: Depremlerin, salgınların olduğu bir başkanlık döneminizde belediyeyi borçlandırmayacaksınız, vatandaşa birebir ulaşacak hizmetler yapmaya özen göstereceksiniz, borçları azaltacaksınız yani her belediye başkanının yapacağı işler değil. Ciddi bir başarı var ortada.

“BELEDİYENİN HİZMET İŞLEYİŞİNİ SIKINTIYA SOKAN BİR BORÇLANMA”
“Borçsuz belediye olur mu? Belediye borçla hareket edecek” vs getirilen temel eleştirilerden biri. Tabi ki belediyelerin borçlu olması belki kötü karşılanacak bir durum değil ama miktarı da önemli. Belediyeyi öyle bir borç altına sokmuşsunuz, çalışanların maaşını ödeyemiyorsanız, esnaf belediyeye mal vermekten imtina ediyorsa, alacaklılar sürekli belediyenin kapısını aşındırıyorsa, icra takipleri oluyorsa bu artık hizmet işleyişini sıkıntıya sokan bir borçlanma demektir.
Muhalefet altı boş bir eleştiride bulunuyor; “Borçsuz belediye mi olur” diye eleştirilen ilk belediyeyiz. Bu yüzden gülüyorum. Bunu anlatmak bile tuhaf. Yaptığımız her şey görünüyor. Bazı şeyleri daha düzgün halde devralsaydık işimiz daha az olacaktı. Ama bir yandan da bu durum yaptığımız her şeyi de daha görünür kılınıyor.

Sevginar SALİ: MHP'li bir belediyenin farkının hissedildiğini düşünüyor musunuz?
Sultan AŞKIN: Düşünüyorum. Seçimler döneminde çok önyargıyla bakılıyordu. Kara propaganda da yürütülmeye çalışıldı ama şimdi her bir kuruşun hakkının yenmediği ve bunun hesabının verildiği bir belediye anlayışı herkesin takdirini kazanmış durumda. MHP'nin ideolojisinin de hizmet anlayışının bir göstergesi. Bu sadece benim için değil, Belediye Başkanımız ve diğer meclis üyelerimiz için de aynı şekilde. Bariz farkın olduğunu ve vatandaşın da bu konuyu gözlemlediğini düşünüyorum.

“AİLE, SOSYAL VE SİYASİ HAYATTA ETKİNLİK KAZANMAK İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ”
Sevginar SALİ: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili mesajınızı alalım mı son olarak?
Sultan AŞKIN: 8 Mart'ın Birleşmiş Milletler'de kabulü noktasında kadınların toplumsal, sosyal ve siyasi hayat bilincinin artırılması anlamında konunun gündeme getirilmesi açısından önemli bir gün. Pozitif ayrımcılık noktasında da olması gereken. Sadece 8 Mart'larda değil de kadınların toplumsal anlamda etkisini arttırılması gerekiyor. Toplumun geneli açısından bu olmalı. Kadın elinin değdiği her noktada çok daha özenli, düzgün ve iyi işler çıkıyor. Burada en büyük görev yine kadınlara düşüyor. Toplumda, aile, sosyal ve siyasi hayatta etkinizin olmasını istiyorsanız önce bunun için kendiniz mücadele vereceksiniz. Belki erkeklere göre biraz daha fazla mücadele etmek zorundayız ama bu mücadelenin içine girmeliyiz. Kız çocuğumu yetiştirirken bu konuya özen gösteriyorum. Hiçbir kadın hak ve imkanların kendisine gümüş tepside verilmesini beklemesin. Biz hem devletten hem de toplumdan böyle bir şey bekliyoruz. Bu haklara kadınların kendi elleriyle ulaşması lazım. Siyasette kadın aktif olacak, kanun koyucu konumuna geçecek. İş hayatına aktif bir şekilde girecek ve ekonomik olarak güçlenecek. Bunlar bir araya geldiği zaman güçlü bir kadından bahsedebileceğiz. Önce kadınların bu konuda kendilerine ihtimam göstermeleri gerekiyor. Erkeklerden böyle bir beklenti içine girmemeliler...

YORUM YAP