Adil Sirkecioğlu

Yıldönümünde darbe...

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Yapılan hainlik gündemden düşmediği gibi, uzun yıllar düşecek gibi de gözükmüyor. Şehitlerimizin kahramanlıklarıyla övünür, avunur ve destanlaşırken; hainleri yeteri kadar cezalandıramamakla kahrolduk. “Arsa bakmaya gelmiştim” sözüyle salıverilen baş hainin kaçışına neden olanları bile cezalandırma becerisini gösteremedik. Şehit, gazi ve kahramanlarımı itibarsızlaştırma gayreti içindeki şerefsizler el üstünde tutulurken, hesap sormaya çalışanlar fitneci ilan edildi. Deşifre olmuş, olmamış bütün hainlere dünya ülkeleri kucak açmış beklerken, bizim bir arpa boyu mesafe aldığımızı yazabilmeyi çok isterdim.
Bundan bir yıl önce malum olsa veya rüyamda görsem hayra yormayacağım bir şekilde olanları ve olabilecekleri yazsaydım halim nice olurdu. Deseydim ki peygamber ocağı kabul ettiğim şanlı ordumun subay kadrosu hain dolu. Hemen hemen üçte biri Türk Askeri olmaktan hicap duyup, kendini NATO Subayı kabul ediyor. Okyanus ötesinden gelecek emirleri tereddütsüz yerine getirecekler. Çoluk, çocuk, kadın, erkek demeden kurşun yağdırıp, tanklarla insanları ezecekler. MİT, Özel Harekat ve TBMM bombalanacak; Rus uçağını düşürüp ilişkileri bozanlar, Erdoğan'ın uçağının peşine düşecekler. Hepsi gerçekleşmiş olan bu gelişmeleri darbeden önce yazmış olsam vatan haini kabul edilir, kurşuna dizilirdim. Bırakın eşim, dostum, çocuk çocuğumun sahip çıkmasını; kendime ben bile sahip çıkamazdım. Bugün hapishanelerdeki rahatlığa, mahkemelerdeki şımarıklıklara baktıkça kahrolmamak elde değil.
Atatürk'ün Genliğe Hitabesindeki sözleri anlamakta zorlananlar nasıl yol gösterici olabilecekler? Ordusu-emniyeti-eğitimi-yargısı-bankası-ticareti ele geçirilmiş bir ülkede; FETÖ örgütünün partilere sızmadığını iddia etmek, vatandaşın aklıyla dalga geçmekle eş değer. Erdoğan-Kılıçdaroğlu-Bahçeli üçlüsü üç maymunu oynamakla ne kadar zarar verdiklerini anlamaları gerekiyor. Bu konuda yüzleşme yapılıp, arınmadıkça; adalet yürüyüşleri, demokrasi nöbet ve kutlamaları, aklınıza gelebilecek her eylem şüpheyle karşılanacaktır. Bu konunun kayıkçı kavgasına tahammülü yok. Okyanus ötesinden korkma, yaranma veya işbirliği niyeti “Allah affetsin” sözüyle geçiştirilebilecek bir konu olmaktan çok uzaklaştı.
Emirle aday olanlar, emirle aday gösterenler, emirle adayı kabullenenler, şuursuzca oy kullananlar kendilerini sorgulayıp, hatalarını anlamadıkça yeni darbe hazırlıkları olacaktır. Kendi içindekini de rakip partideki FETÖ artıklarını da açıklayıp, dışlamayanlar; Allah vermesin ama yeni darbelerin sorumlusu olacaktır. Kendi koltuklarının selameti, rakiplerinin zafiyeti beklentisiyle işbirliği yapanları hiçbir kuvvet affettiremez.
Başarısız darbe neticesinde her türlü korkuyu yaşayan FETÖ sempatizanları, geçtiğimiz yıl süresince rüzgarı tersten estirmeyi başardılar. Korkanlar, korkutur olmayı becerdiler. Sizleri fikir jimnastiği yapmaya davet ediyorum. Darbe başarılı olsaydı, darbe yöneticileri ne yaparlardı? Güvendikleri eş, dost ve akraba referanslarıyla hareket eder, tam bir cadı avı başlatırlardı. Kardeşinden, damadından vb. bağından dolayı insan suçlanamaz yufka yürekliliği gösterdiklerimizin aynı anlayışı göstereceklerini sanmıyorum. Bugün koltuğa yapışma utanmazlığını sergileyenler, emin olun öyle bir anda koltuk yükseltme yarışına girer; kurulacak danışma meclisine girmek için takla atarlardı. Yurtta Sulh Konseyi'nin gerçek sayısı o zaman ortaya çıkardı.
Kırk yıldır virüs gibi yayılmış bir yapıyla mücadelenin zamana yayılmasını anlamsız bulanlardanım. Kocasını ve oğlunu şehit veren Ak Parti emektarı Olçok Hanım'ın ruh halini anlamaya çalışalım. “Gözünüzde büyüttüğünüz örgüt 16 yaşındaki Abdullah karşısında madara oldu.” derken çok vakur ve inançlıydı. Evet 15 Temmuz gecesi çuvallayan FETÖ, siyasi uzantıları sayesinde kendini toparlama gayreti içinde. Buna göz yumacak olanlara liderlik, genel başkanlık, vekillik, başkanlık haram olsun.
Bu konuda yazılacak, yazacağım çok şey var. Benim gördüklerimi herkes görüyor, bilinsin ki hissettiklerimi de herkes hissediyor. İyi partili desinler diye FETÖ şüphesi taşıyanların emirleri altına girecek değilim. Ben onları partimden uzak tutmazsam, onlar tarafından partimden atılmayı şeref kabul ederim. Böyle bir sonucun utancı da Erdoğan'a yeter sanırım. İktidar olup da muktedir olamamayı hoş görmüştüm. Başkan olup da hala yetersiz kalmayı kabullenemem! Erdoğan'dan daha çok Erdoğancı olanlarla mücadele benden daha fazla Erdoğan'ın görevi olduğunu düşünüyorum.
Darbesiz kalın.

YORUM YAP