Engin Akın

Vade Farkı

Futbolda büyük hedefler peşinde yıllardır büyük paralar harcanıyor. Yüksek maliyetli başarısızlıkların ardından çalışmalarından, aldığı sonuçlardan, bahsederek alt yapıya ne kadar önem verildiğini dinliyoruz genellikle. Başarısız olan, sıkışan alt yapıya sarılıyor. Alt yapıya önem verildiği doğrudur ama sadece sözde…
Nüfus yoğunluğu, okul sayısı, kulüp sayısı, kullanılan bütçe ve alt yapının payı göz önüne alınırsa yatırım sonuç ilişkisinde doğru orantıdan söz edilebilir mi? Verilenle alınan denk. Ne ekersen onu biçersin… Vermeden almak Allah’a mahsus…
Rahmetli Necati hoca zamanında sonuç nispeten müspet kalite ve seviye yüksekti. Spor ve eğitim konusunda becerikli yetenekli okumuş çocuklar yetişiyordu… Bunların birçoğu bugün statü sahibi insanlar olarak hayatını sürdürüyor.

Necati hocadan
sonRa ne oldu?
Verilen önem lafta kaldı… Alt yapı sadece mazeret üretti… Bu dönemde alt yapıyla ilgilenenler çalışanlar biliniyor. Kim ne yaptı, nasıl ne kadar yaptı sonuçları ortada… Herkes kendi döneminin istatistiklerini tutup averaj hesabı bile yapıyor ama sadece maç sonuçlarıyla ilgili… Çünkü başarı kriteri o…
Diğerleriyle kıyaslarken “Benim dönemimde şöyleydi onun için ben daha başarılıyım” derken nasıl da böbürleniyorlar…
Son derece zeki ve yetenekli ama okuyamayan, okusa bile maç idman mazeretiyle devamsızlıktan sınıfta kalan, okuldan atılan eğitimi yarım kalmış spor kültürü yerleşmemiş futbolcu da olamamış çocuklar ne yapıyor?
Birkaç gün önceydi bir vesile ile Silivri Lisesi’ndeydik… Görüşmede benzer mevzu açıldı bir öğretmenim çok çarpıcı bir örnek verdi… İzin alamadığım için isim veremeyeceğim ama öğretmenimin duyarlılığına çabasına bakar mısınız?
Hoca; “Bir öğrencim vardı. Akıllı zeki çok başarılıydı. Ondan çok umutlu-ydum. Okuması için çok çaba sarf ettim, ısrar ettim. İyi de oyuncuymuş maçlar antrenmanlar izinler devamsızlıklar derken öğrencinin dersleriyle okulla ilişkisi koptu. Burada oynatmamışlar transfer diye İstanbul’a sıradan bir amatör takıma gitmiş. Futbolcu da olamamış… Şimdi ne yapıyor bilmiyorum. Emeklerim boşa gitti. Çocuğun geleceği mahvoldu. Çok üzgünüm. Spora karşı değilim ama özellikle futbolun istikbale yönelik kısa, kestirme yol olarak sunulmasını çocukların geleceğinin bu şekilde riske edilmesini kabul edemiyorum” diyor…
Spor ve eğitim konusunda bilincimizi geliştirmemiz, kulüplerimizin, antrenörlerimizin kısa vadeli kişisel yararlar yerine uzun vadeli toplumsal yararları düşünerek hareket etmeleri gereğini hatırlatıyor… Okulu ihmal edip futbola yönelerek meçhule demir alan öğrencilerin bu örnekle sınırlı olmadığını başka birçok örneğin olduğunun altını çiziyor.
Öğretmenim haklı… Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur… Spor ve eğitimde gençliğin kalitesi seviyesi tehlike sınırına dayanmış vaziyette.
Oysa sporu yönetenler alt yapı meselesi için neler yapmadı ki!
Kimi önem adına nutuk attı, kimi hava attı.
Çocukların fiziksel, ruhsal sosyal, ekonomik durumlarına, hayata hazırlamaları konularına hiç kimse el atmadı.
Bu işlerle ilgili belli başlı insanlar son dönemde sık sık yurt dışı temaslara katılıyor. Bu işlerin batıda nasıl yapıldığıyla ilgili gözlemleri tavsiyeleri nedir?
Bir projeleri bir çalışmaları olduğunu duydunuz, gördünüz mü?

Haberin devamı 02.12.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…

YORUM YAP