Sevginar Sali

Şükürler olsun...

Bugün 38. doğum günüm ve aynı zamanda meslekte 15. yılım. Bundan tam 15 yıl önce 23. doğum günüme 3-5 gün kala Hürbakış Gazetesinin Silivri Temsilciliğinde İlhan Uygun'un yanında yerel gazetecilik maceram başladı. Gazetecilik ile başlayan iş hayatım aynı çizgide 15 senedir devam etti; özetle başka iş yapmadım hayatım boyunca, inşallah bundan sonra da bu durum değişmez : )
“Silivri'de olmaz, imkanlar tatmin etmez seni merkeze gönderelim” demişti İlhan ama sonradan öğrendiğime göre onların bir iletişim mezunuyla rekabete girmek gibi hiç niyeti yoktu. Kendilerince haklılardı belki ve iyi ki Silivri'de kalmıştım. Öyle büyük kariyer hedeflerim yoktu zaten. Olsa Ankara gibi medyanın kalbinin attığı 2. büyük merkezi bırakıp Silivri'ye yerleşmezdim. Hadi Ankara'dan beş yılın ardından koptum İstanbul gibi büyük sularda yüzerdim; Silivri gibi sahil kasabası da neyin nesi?!
Geçenlerde karne gününde Suzan Kuaförde fön çektirirken, iki genç kız girdi heyecanla. Saçlarına bir şeyler sürüp çıktılar hızla liselerine varmak için yola koyuldular. Suzan Hanım, ‘Şimdi onların yaşında olmak vardı' dedi.
Bir kez daha emin oldum ve paylaştım hatta… Hayatımı bir gün bile geriye sarmak istemem. O kadar memnunum ki şu anki konumumdan. Kolayını bulsam ileri sarma ihtimalim bile var…
‘Şimdiki aklımla da o yaşıma' dönmek istemem… Allah'tan bana bir şey vermesini değil, sahip olduklarımı almaması tek isteğim…
Ben ofisime kapanınca görünmez olduğum izlenimine kapılıyorum zaman zaman… Sonra biri veya bir şey çıkıp ortaya ne kadar çok var olduğumu hatırlatıyor. İlla öyle pasta tadında değil, acılı adana da olabiliyor… Ben oldum olası tuzlu ve acılı yiyecekleri, şekerli olanlara tercih etmişimdir. Hele turşuya bayılırım… Nerede ekşi bir mevzu var tadını çıkartırım : )
Eskiden; işte malum acılar, sıkıntılar evvelinde daha çok insanların ne düşündüğüne, yanımdakilerin beklentilerine göre yaşardım… Şu anda acayip şekilde keyfime ve canımın istediği, içimden geldiği gibi davranıyorum. Fazla sapıtık bir hal almadığıma da inanıyorum.
Silivri'de yaşamam çok bilinçli bir seçim değildi ama istediğim şeydi…
Hürhaber macerası, planladığım bir şey olmamakla birlikte istediğim ve kaçamadığım kaderimdi…
Şu anki ben olmaktan, hayatımda yer alan beni seven ve sevmeyen herkesten razıyım… Düşünüyorum da ‘Aman şu kişi veya durum da olmasa amma iyi olurdu' diyebileceğim hiçbir fazlalık yok yaşamımda. Kendi başıma yapmayacağım şeylere beni kamçılayanlara hiçbir itirazım yok artık.
Bu yaşıma kadar kazandığım sevgi ve saygıdan memnun, Allah'a her sabah uyandığım gibi ilk iş ve her gece uykuya dalmadan önce son olarak sahip olduklarım için şükrederek yaşıyorum… Öyle laf olsun diye değil… Kalbim ve aklımdan dolu dolu geldiği için…
Daha ne kadar ömrüm var bilmiyorum tabi… Ama Silivri'de, Hürhaber'le ve elimden geldiğince en iyi şekilde keyfini çıkararak yaşamak tek gelecek hedefim : ))
Ötesi de kader, kısmet... İyi ki doğmuşum ve iyi ki hepiniz varsınız : )))

YORUM YAP