Adil Sirkecioğlu

Laiklik İşte Budur


Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın değişik inanç kesimleriyle diyalog içinde olması kayda değer ve takdir edilmesi gereken bir gelişme. Gülen Cemaatinden, Alevi derneklerine, İslam ve Hıristiyan temsilcileriyle irtibat halinde bulunmayı Silivri’nin ve ülkenin yararına görüyor. Bana oy veren, vermeyen herkesin başkanıyım vurgusunun yapıldığı bu davranış şeklini takdir etmenin ötesinde alkışlıyorum.
Olabilecek tepkileri göze alan Işıklar, doğru bildiği yolda cesaretle ilerliyor. Kendi tabanından ve karşısında yer alanlardan herhangi bir tepki almadığına göre tasvip edildiğini düşünebiliriz. 29 Mart 2009 da kendisine başkanlık yolunu açan desteğin ve güvenin artarak sürdüğünü de söyleyebiliriz. Emin adımlarına devam edebilirse, Sarıgül’den daha faydalı ve başarılı bir başkana sahip olacağız demektir. Bu konudaki en büyük engel; laiklik ilkesindeki tutucu tavırlarıyla tanınan yakın çevresi.
Her kesimin iyi niyetli olabileceğini göz ardı etmeyelim. Kötü niyet sorgulaması ve şüphesini sürdürmek yerine, iyi niyetin somut örneklerini ön plana çıkarmakta fayda var. Silivri de taş üstüne taş koyacak olanın, toplumsal barışa katkı sağlayacakların; maneviyatı, dünya görüşü, inanç farklılıkları önem arz etmemesi gerekir. Buna öncülük edecek ve başarılı olacak bir Işıklar; sadece belediye başkanı olmaz, gönüllerde taht kurar.
Dini telkin ve çalışmaları; İncil arası dolar, başını örtme karşılığı maaş, mum söndü eleştirilerine indirmek inananları rencide edeceği gibi insanımıza güvensizliğin de göstergesi. İyi eğitim aldığımız ve eğittiğimize inandığımız günler geldiğinde bu tür yaklaşımların gereksiz korku ve komiklikler olduğunu anlamış olacağız. Ben çocuğumun eğitimi için elimden gelen çabayı göstereyim, o varsın benim gibi düşünmesin. Kendine güvenmeyen ebeveyn, kendine güvenen evlatlar yetiştiremez. Kendine güvenmeyen devlet, kendine güvenen vatandaş beklemesin. Kendine güvenen başkan, kendine güvenen Silivri’nin temellerini çok sağlam atıyor demektir.  
Siyaseten ve ticaretten CHP’li olmadığımı belirtip devam ediyorum. Fatih Üniversitesinde su üstüne çıkan öğretmenlik, meclis toplantılarıyla devam etti. Şimdi gündelik hayatın her bölümünde karşımıza çıkıyor. Son yerel seçimlerle sadece başkan değil, aynı zamanda iyi bir öğretmen seçmişiz. Birileri kınayacak veya hakkımda yanlış düşünecek diye, doğru gördük ve bildiklerimi yazmaktan geri kalmayacağım.
Laikliğin tanımından ziyade, uygulamasında problem var. Işıklar’ın tanım ve uygulama sorununu aşmış olduğunu düşünüyor ve destekliyorum. Silivri de hiçbir rahatsızlık olmadığına göre, gönül rahatlığıyla laiklik işte budur diyorum.
Aydın Valisi Kabahatler Kanununa göre 143 TL cezayı gerektiren bir davranış için, Aydın’ı ayağa kaldırdı. Devleti temsil ediyor olmak ağır sorumluluk. Kırklareli Valisinden sonra adını duyurmak isteyen valiler sıraya girmiş olabilir. Demokrasinin vazgeçilmezi siyasi partilerimizin bize ters de gelse düşüncelerini kamuoyuna yansıtmalarını engellemek valilik görevleri arasında olmamalı. Varsa bir yanlış; yetkili mahkemeler karar verir, valilik uygular. Hem yargı, hem de uygulayıcı olmak hayır cephesi değirmenine su taşımakla eşdeğer. 12 Eylüle kadar 10 tane Aydın Valisi çıkarsa, Ak Parti boşa uğraşmış olacak!
Festival geldi geçti. Silivri ekonomisi biraz canlılık kazandıysa ne mutlu. Yoğun ilgi ve katılım önümüzdeki senelerde daha uzun süreyi gerekli kılıyor. Daha öncekileri takip etme imkânım olmamıştı, o nedenle kıyaslama yapamıyorum. Açılış organizesinin, Piramit’ten festival alanına yürüyüşün muhteşem ve görkemli olduğunu belirmeliyim. Silivri’ye kültür merkezi kazandırmanın öncelik alması lazım. Susamışlık var.  

İYİ NİYETİMİZİ KORUYALIM    
Son yazımdaki Hürhaber’le ilgili kısımlara, gazetemin sahibi değer verip cevap yazdı. Teşekkür ederim. Dikkatle incelediğinde Hürhaber’le ilgili aynı hususları savunduğumuz anlaşılacaktır. Patronun tepkisi gazete sahibi gibi değil, ADD Şube Başkanı gibi olmuş! 12 Eylül yaklaştıkça gerginliği daha da çoğalacaktır. Ben bu filmi 2004 Mart sonuna kadar seyretmiştim. Yeni bir şey değil.
Hürhaber’e kimlerin parasının nasip olduğunu rüyasında görse hayra yormaz. İnternette yer almayan yazının farkına, aynı zamanda Hürhaber müdavimlerinin varabileceğini düşünmesi gerekirdi. Aklından geçirdiği isimlerle suçlama ve savunma yapmak gereksiz oldu. İki satırlık açıklama yeterliydi. Ummadığı isimleri sıralayıp onu utandırmak, bana güvenenleri rencide etmek istemiyorum.
Yazılarımı ve yazdıklarımı kuyruk acısı seviyesine düşürmek; bana da, kendine de basitlik getirir. Hayatımın hiçbir dönemini evlat acısı, kuyruk acısı olarak görmedim. Allah göstermesin. Acılarla hayatıma yön veriyor olsam, netice alacak davranışları sergileme zekâsına sahip olduğumu düşünüyorum.  
Patronu rahatlatacaksa yazayım. 13 Eylül günü Türkiye geneli ne olursa olsun, Silivri ADD İstanbul’da en başarılı şube kabul edilecek. Mevcut yapının bu neticeyi tersine çevirme şansı yok. Keskin Sirke’nin köşesinden bu kadar güçlü olabileceğini düşünmek abes. Hürhaber’in tirajını on binlere taşıyabilseydik işin rengi değişirdi. Müsterih olasın, ilk kutlayan ben olacağım.
Hürhaber’le birlikteliğim üç yılı devirdi. Başlarken bu kadar uzun sürebileceğini düşünmemiştim. Bunda benden çok Uygunların iyi niyeti etkili oldu. Gelecekte de öyle olmasını diliyorum. Hakkımdaki yargının “Siyaseten Ak Partili, ticaretten CHP’li, yazarken Hürhaber’ci” şeklinde genişletilmesi umurumda değil. Bilmem derdimi anlatabildim mi?
İlhan’a katılıyorum: İyi niyetinizi koruyarak kalın…

YORUM YAP