Adil Sirkecioğlu

BÜYÜKERŞEN-AKŞENER-ERDOĞAN


Cumhurbaşkanlığı seçimi hızla yaklaşıyor. Sancılı bir süreçten geçmemize rağmen halkın seçebileceği bir cumhurbaşkanına yakında kavuşacağız. İtici olacağı, Erdoğan’a daha çok oy kazandıracağı kaygısıyla halkın seçimi konusunda herhangi bir tartışma yok. Seçimden sonra fazlasıyla olacaktır. Darbe niyet ve ihtimali, meclisin askeri birlikler tarafından kuşatılması olmayacağı, iç savaş kışkırtıcılarının avuçlarını yalayacağı bir tarih dilimi yaşayacağız. Maalesef "diktatör, katil, hırsız, genel müdür” yakıştırma ve suçlamalarının havada uçuştuğu kampanya sonunda yargılanamaz, sorumlu tutulamaz, gerek duyarsa başkomutanlık yetkilerini kullanabilecek cumhurbaşkanımıza kavuşmuş olacağız.

Bugün muhtemel adayları gözden geçirelim istiyorum. CHP ve Kılıçdaroğlu yerel seçimlerde yaptıkları gibi kazanma şansı olmasa da en iyi adayı gösterme niyetinde olacaklar. Sarıgül de olduğu gibi hem eleştirileri savuşturmuş olacak hem de muhtemel rakipleri ekarte etme zevkine varacak. İstemez gözükse de Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı en büyük arzusu. Bu sayede Ak Parti Anavatan’ın akıbetine uğrarda dağılırsa CHP ye iktidar, Kılıdaroğlu’na başbakanlık yolu açılmış olur. Aksi halde önümüzdeki genel seçimlerde bugünkü oy oranını bile koruyamama durumu var. Böyle bir sonuç genel başbakanlık koltuğunun kaptırılmasına yol açacaktır. O yüzden tedbir alıp Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olması için teşvik ve tahrik etmek gerekir.

MHP tabanı sıraya konan görevden almaları beklerken, genel başkanlarının cumhurbaşkanı hesabını çözebilmek için matematik kurslarına başladılar. Yüreklerine su serpecekse yazayım görevden almalar beklenen hızla olmayacağı gibi belki de hiç olmayacak. Ağzı var dili yok teşkilat yapısını bulmuşken niye cezalandırsın? Tabelası ve koltuğu elinden alınmışlar muhalif cepheyi güçlendirip, genel başkanlarının yetersizliğini dillendirirlerse MHP nin hali nice olur. O halde büskevit yedirmeye devam. Büskevite rağmen ses çıkarmaya çalışana leblebi tozu yutturulması tavsiye edilir.

Tabana sormadan seçim zamanı belirleyen, muhalifler birbirini tanıması diye Zafer Kurultayını iptal eden Bahçeli, cumhurbaşkanı adaylığı için partisinin yetkili kurulları yerine etkililerle görüşmeyi tercih ediyor. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığından çok memnun kalmış olacak ki, yenisi için onun tavsiyesine ihtiyaç duyuyor. Demirel ve Sezer’le kurulan çatı tamam, temel olmasa da önemi yok. Nasılsa MHP nin yıkılacak temeli kalmadı. MHP gönül verenler hep bir ağızdan Akşener diye haykırırken, MHP dışından bile oy alma şansı kuvvetliyken başka hesaplarla aday arama gayretleri adayını ve şansını azaltma çalışmasından başka bir şey değildir.

Bilinse ki Akşener kazanacak aday gösterileceğine şüphe yok. Tehlike kazamayıp %45 üzerinde oy almasında. O zaman ne Bahçeli kalır, ne Kılıçdaroğlu. Yeni parti kursa bütün millet takılır arkasına gümbür gümbür gelir. Kendi koltuk hesaplarıyla Erdoğan’ın önünü kesemeyenlerin onu suçlamaya hakları var mı? Ak Parti Akşener’i aday gösterse en hayırlısını yapmış olur ama parti içinde böyle bir konuyu dile getirebilecek babayiğit göremiyorum. Hele de bu sıkıntılı ortamda.

Erdoğan istediği gibi yasal düzenleme yapamadığı için başkanlık arzusunu erteledi. İstekli olmasa da hızla Cumhurbaşkanlığına yol alıyor. Bu mecburiyet kendisi, partisi ve tabanın arzu ve dileğinden çok muhaliflerin tavrından kaynaklanıyor. Girdiği her seçimden zaferle çıkmasına rağmen muhalefet partilerine bile reva görülemeyecek suçlama ve hakaretlere maruz kalan birisi olarak cumhurbaşkanlığını anasının ak sütü gibi hak ediyor. Cumhurbaşkanı olarak bu zamana kadar verdiği siyasi mücadeleyi taçlandırmak istiyor. Bir yıl sonra yapılacak seçimlerde partisinin tekrar tek başına iktidarını garanti görüyor. Bu pencereden bakıldığında kim Erdoğan’ı suçlayabilir?

Sandıktan çıkan demokrasiyi kabullenip, hazmedemeyenler en azından yeterli görmeyenler; Ak Parti ile birlikte Ak Partilileri de yok etme niyetlerini yok etmedikçe Ak Parti iktidarından kurtulamazlar. Haklı veya haksız eleştirilerini azgın, saldırgan, linç girişimi hatta iç savaş beklentisiyle birleştirince Ak Partiyi ve gönül verenleri ayrılmaz bir bütün yapıyorlar. Aptal, aymaz, gerici, yobaz, göbeğini kaşıyan vb. türlü aşağılık yaklaşım ve hakaretlerle susturduklarını sandıkları insanlar balık hafızalı olmadıklarını ispatladılar.

"Gençleri kestiler, buzdolaplarına ve soğuk hava depolarına doldurdular” yaygarasıyla başbakanı kurban vermiş bir neslin ahvadı olarak günümüzdeki. "katil, hırsız, katliamcı” suçlamaları hiç inandırıcı olmuyor. Buna karşılık "kefenimizi giydik, yola çıktık” sözü ve iddiası çok daha gerçekçi kabul ediliyor. Uzun lafın kısası Ak Partiyi iktidar, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı yapan, yapmaya devam edecek olan Ak Parti karşıtları ve Amerikancı solculardır.

Halkın söke söke ele geçirdiği cumhurbaşkanı seçme ve seçilme hakkını bundan sonra hiçbir güç geri alamaz. Muhalefet hiç alamaz.

Darbesiz kalın, sandıksız, cumhurbaşkansız kalmayın.


YORUM YAP