Sevginar Sali

Azmin zaferi

Dün AK Parti İlçe Başkanlığının iddialı adaylarından biri olan Bulut Banazılı ile uzunca sohbet etme imkânım oldu. Yanımızda bir de muhaliflerin muhalifi (gerçi muhalefeti de desteği de aynı ölçüde sağlamdır : ) bir başka isim daha vardı.
Bence insan ilişkilerinde değerli olan size duymak istediğiniz şeylerin söylenmesi değildir. Gerçekleri, yeri gelince, en acı haliyle yüzünüze karşı ifade eden ve savunanlardır.
Banazılı’yı dinlerken, bir davaya gerçekten inanmışlığın nasıl bir şey olduğunu idrak ettim sanıyorum. Herkesin böyle delilik sınırında mücadele vereceği konular farklı anlaşılan. Gerçi söz konusu kahramanımız azimli olduğu kadar ağır başlılığından da taviz verdiği yok.
Özcan Işıklar’ın üniversite inadı, Banazılı’nın ilçe başkanlığı, benim Hürhaber… Herkes bir hedef uğruna sınırlar ve sınırlarını yeri gelince zorlayabiliyor, kendi dışında bir konuya inanıp davası haline dönüştürebiliyor anladım.
"Olmak istiyorum ama olmazsam üzülmeyeceğim” derken sonrasında sıraladığı gerekçeler size inanmamak şansı ve ihtimalini bırakmıyor. Hem sınırları zorluyor hem de kabullenişin kitabını yazma potansiyeli vaat ediyor. "Başkası olduysa demek ki bizden daha iyi olduğu veya kendini bizim çıkışımız doğrultusunda düzelttiği için…” tarzında bugüne kadar gördüğüm hiçbir siyasetçide rastlamadığım olgunluk mu desem, kendini bilmişlik mi bilemiyorum…
Yolunuz açık olsun Bulut Banazılı… Bu mücadele azmi ve ruhu siyasette mutlaka değerlendirilmeli; herkesin bundan öğreneceği ve etkileneceği kesin : ) Yoksa yazık ve kayıp olur!
Banazılı’yı ile sohbetimiz aklıma bakın hangi hikayeyi düşürdü…
***
Tarihin bir yerinde, canlı varlıklara kazanma hırsı aşılandığı bir vakitte, kaplumbağalar arasında bir yarış düzenlenmiş. Hedef, çok yüksek bir kalenin tepesine çıkmakmış. Vakit gelince, bir sürü kaplumbağa arkadaşlarını seyretmek için yarış yapılacak bölgeye toplanmışlar. Ve yarış başlamış.
Seyircilerden hiçbiri arkadaşlarının kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Kimileri bu inançlarını yüksek sesle dile getirmekten kaçınmıyorlarmış.Öyle ki, yarışmacıların bazıları "Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!?” seslerini dahi işitebiliyormuş.
Yarışmaya katılan kaplumbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmaz bir gayretle kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyircilerin sesleri yükselmeye başlamış; giderek bağıranların sesleri yarış alanında yankılanır olmuş: "Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!?” Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kaplumbağaların tümü ümitlerini, gayretlerini yitirmiş ve yarışı terketmişler.
Ama yarışta kalan son kaplumbağa, büyük bir gayret ile mücadele ederek, kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğer yarışmacılar ve seyirciler, hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kaplumbağa ona yaklaşmış ve sormuş, bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki; Kuleye çıkan kaplumbağa sağırmış!
Sağır kaplumbağanın çıkılmaz sanılan doruğa tırmanmayı başarması ile, kaplumbağalar dere tepe demeden yeryüzüne yayılmanın, sabır ve kararlılıkla yol almanın ne demek olduğunu öğrenmiş ve bunları gerçekleştirmeye cesaret bulmuşlar.
***
Olumsuz düşünen insanları duymayın...Onlar kalbinizdeki ümitleri çalabilirler. Rüyalarınızı gerçekleştiremeyeceğinizi söyleyenlere karşı sağır olmak, size seslenenlere saygısızlık değildir; düşünüze karşı saygınızı korumak demektir.
İyi bayramlar Silivri; her günün bayram sevinci, hoşgörüsü ve mutluluğu içinde geçsin inşallah!

YORUM YAP