Ali Gülcü

Armstrong

Bakımsız, kaydırağı küflü parkta, cebinde metelik olmayan fakir çocuklara pamuk helva satmaya çalışan kasketli adamın umudundan lazım.

İçlerinden bir tanesi yıllar sonra “her gün parka kasketli bir adam gelir, pamuk helva satardı, biz de paramız olmadığı için alamazdık” yazar mı?

Sorsam şimdi büyüyünce hanginiz pamuk helvacı olmak istiyor diye?

Şu en küçüğü, montu yerleri süpüren, önce sümüğünü çeker arkasından “ben” der.

Diğerleri pilot, bilgisayar mühendisi, futbolcu… Gerçekte büyüyünce ne olacak bu çocuklar?

Nasıl hatırlayacaklar bugünleri?

Biz nasıl hatırlıyoruz geçmişi?

Geçmiş bizi nasıl hatırlıyor?

Siyah beyaz bir filmden elli altı model Şavrole duruyor parkın önünde, takım elbiseli bir şoför telaşla arka kapıyı açıyor. Vahi Öz iniyor arabadan, o filmde fabrikatörmüş. Tüm çocuklara birer, şu en küçüğüne, montu yerleri süpürene iki tane. Çünkü o büyüyünce pamuk helvacı olacak.

Kasketli adam eve erken gidecek o gün, nasıl mutlu.

Telaşla karısına anlatacak olanı biteni, Vahi Öz aldı bütün pamuk helvaları!

Öldü ya o?

Ölür müymüş canım, şoförü de vardı hem! Paralar da burada işte…

Gönül, iyi insan hikayeleri yazmak istiyor, vaziyet o.

Hulusi Kentmen'i bakkal, Kadir Savun'u da kasap yapalım o mahalleye, tadından yenmez. Sat evi taşın.

Hulusi Kentmen bıyıklarını burar burar da alacağını isteyemez, Kadir Savun yarım kilo isteyene bir kilo verir kıymayı.

Bizim Süpermenlerimiz yok ama…

Hem istese Hulusi Kentmen de uçardı, aklına gelmedi sadece!

İşimize geldiği gibi hatırlıyoruz, anlatırken de öyle.

Hayat kendimizi anlattığımız gibi olsaydı, şövalyelere ve prenseslere çarpa çarpa yürürdük yollarda.

Yalan söylemiştim diyemiyor kimse.

Haset insanlar da yok.

Çalarak zengin olanlar?

Durup dururken aldattım sebebini sorsan inan bir şey diyemeyeceğim cümlesiniii?

Dur dur dördüncü dubleden sonra dinlemiştim öyle birkaç hikâye.

Ertesi gün kendi hatırlamayınca karşısındakini de unuttu sanıyor insan.

Şişede durduğu gibi durmuyor.

Nasıl bir duruşsa artık?

Cahilsen, filozof gibi.

Meteliğe kurşun atıyorsan zenginmiş gibi.

Alplerde kayak yaparken bileğimiz incinmişti ya, onun gibi.

Ne olmak istiyorken, neye dönüşecek bu çocuklar?

Biz ne olmak istiyorduk, neye dönüştük?

Kabulleniyorsun tabi.

Astronot olmak isterken bir bakıyorsun pazarda limon satıyorsun.

Hayat!

İşin ne olursa olsun iyi yapıyorsan Neil Armstrong'sun nazarımda, Ay'a ilk ayak basan adam sensin, Vahi Öz de şahit!

Yaşlı bir Kızılderili olsam, kabileye; armut kurtlu çıktı diye ağaç kesilmez derdim.

Herhalde Dere Şırıltısı diye anarlardı beni!

Kaydırağı paslı parklarda durmak için fabrikatör olmaya gerek yok.

Varsın şoförünüz olmasın, elli altı Şavrole olsaydı iyiydi.

Hulusi Kentmen de uçardı, aklına gelmedi sadece!

 

YORUM YAP