Sevginar Sali

Adaylara kötü haber!

Seçim bitti, yarış bitmedi modunda bu sefer de ilçe başkan adaylığı kulislerinin yoğunluğuna kendimizi kaptırmışken sanırım oyun bozanlık etmek durumundayım biraz!
CHP'nin burada yerel seçimi kesin kes tekrar alacağı eminliği içinde biraz da ilçe başkanlığı görevini üstlendiğinden beri seçimlerin gündeminden eksik olmadığı Suna Göçengil'in yorulduğunu düşünerek 31 Mart sonrası daha sakin bir hayat vaat eden siyasi tercih yapacağı algısına kapılanlardan biriydim ben de itiraf etmeliyim. Tabi CHP açısından 31 Mart öncesi ve sonrası büyük bir değişiklik oldu.
Seçim mağlubiyetlerinin faturası genelde kimlere kimlere kesilir de ilçe başkanları bu hesaplaşmanın dışında pek tutulmaz. Aday ilanları ve listesi uzadıkça, CHP'de örgüt içinde konuşulan ve yeni bir ilçe başkan ile yönetim arayışına siyasi oyuncuları taşıyacak değerlendirmeler olduğu izlenimine güvendim, inandım…
Nihayetinde ama Suna Göçengil'i arayıp da sormayı akıl ettim… Geç mi, zamanında bir bilgilendirme mi oldu kararı size bırakıyorum…
Sürdürdüğü görev ile ilgili oluşan talep ve çalışmaları yorumlayan Göçengil, “Aralık 2019'a kadar gündemimizde bir kongre yok. Görevi bırakmam ile alakalı da herhangi bir konumuz, bu yönde alınmış herhangi şahsi bir kararım da bulunmuyor. Görevimin başındayım, sonuna kadar partim için mücadelede kararlıyım. Adaylık niyeti ortaya koyan arkadaşların demokratik hakkı. Koşullar oluştuğunda, kongre gündeme geldiğinde iddialarını öne sürebilirler. Ancak şu anda öyle bir durum ve herhangi bir gelişme olmadığını söyleyebilirim. Çalışmalarımızı yapıyoruz, mücadelemize devam ediyoruz” dedi.
Siyasette bir gün bile çok uzun bir süreyken, 31 Mart'ın yol açtığı değişimin sonuçlarını iyice hesap etmek gerektiği aşikar. Silivri'de bir şey değişti, her şey değişti! Bundan sonra çok şey eskisi gibi olmayacağına göre yeniden yapılanma kaçınılmaz görünüyor!
CHP'de yaşanan sancının ilçe başkanlığı koltuğunda oturacak kişinin belirlenmesi ötesinde partinin 20 gün önce kaybettiği yerel iktidarı beş yıl sonra geri kazanmak ile ne kadar ilgili olduğunu görenler gerçeklere en yakın olanlardır. İBB, CHP'ye geçmeseydi “Aman 5 yıl sonra kim öle kim kala” düşüncesi yine ilçe başkanlığı değerlendirmelerinde epey belirleyici olurdu, hatta görevi üstlenecek isimler mumla aranabilirdi… Ama artık durum öyle değil! Ne kadar öyle olmadığının farkında olanlar da 2023 hedefine yerleştirilen iktidar amacına erişmek hususunda rakiplerine göre bir adım ilerde…

Siyasetten arınmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda yaptığım iş değil biliyorum…
Hadi günlük zehir dozunuzu aldığınıza göre bir parça arının : )

***
“Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var;
Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;
Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;
Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz;
Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz;
Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz,
Çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz.
Çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
Çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
Çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var.
Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.
Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.
Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır.
Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir.
Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir.
Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.
Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.
Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.
Paylaşmak özel ve güzeldir, yaşamı paylaşmak, özel gün ve anları paylaşmak değer verip değerinizi bilen birileri olduğunu bilmek onunla paylaşmak ne kadar lüks artık onu bulmak ve kaybetmemek, dostluğu, sevgiyi, hüznü paylaşmak ne güzeldir tüm bunların tarihe karıştığı bir dönemde elde etmek ve yaşamak.”
*George Carlin

İyi haftalar herkese...

YORUM YAP