XXXXX

Şahinin Ataması Bekleniyor

ŞAHİN’İN ATAMASI BEKLENİYOR
Selami Değirmenci’nin Milletvekili Aday Adaylığı nedeniyle istifa ettiği CHP İlçe Başkanlığı görevini Vekaleten Yürüten Hüseyin Şahin atama kararını bekliyor. Bugün veya önümüzdeki hafta başında en geç atama kararı gelmesi beklenen Şahin, mevcut yönetimle görevine devam edecek.
Atama beklentisinin bu kadar uzaması ve başka alternatiflere ilişkin yaşanan gelişmeler CHP’de belli bir moral bozukluğuna neden oldu kuşkusuz. Milletvekili aday listelerinin kesinlik kazanması gidişata göre yeni bir sarsıntıya neden olabilir. Öyle ya da böyle yola devam etme mecburiyeti siyaset yapanların kabul etmesi gereken acı gerçek. Beklentiler boyumuzu aşınca altında kalmanın verdiği hayal kırıklığı da aynı ölçüde artıyor. Gerçi siyasetçinin kişisel beklentileri ile sevinip, üzülme lüksü olduğunu söylemek zor. Bireyselliği, duygusallığı ne kadar kenara bırakırlarsa üzüntüleri o kadar azalır.  Tıpkı iş hayatında olduğu gibi siyasette de aslında duygusallığa çok az yer ayrılmış. Sınırları zorlamaktan bir şey çıktığına bugüne kadar hiç şahit olmadım.
Akıl ve mantık çerçevesinde konulan hedefler sonucunda beklentilerin gerçekleşme şansı daha yüksek.

SÖZÜN ÖZ KARŞILIĞI
Meclis üyeleri ile röportajlarımıza devam ediyoruz. Dün Nazif Konuk ile gündemdeki konuları değerlendirdik. Pazartesi günü okuma imkanı bulacağınız söyleşimizde dikkatimi ilginç bir şey çekti. Abdullah Yıldırım’ın milletvekili aday adaylığı toplantısına tüm partili meclis üyelerini bizzat davet ettiği sadece Yılmaz Kandemir ile Özcan Işıklar’ı çağırmadığı anlaşıldı. Katılanlar ile ilgili tantanayı kimlerin neden çıkarttığı bu bilgi ışığında daha net ortaya çıkıyor galiba. Yıldırım onları da davet etseydi hiç bu kadar gürültü kopmazdı bence. Yıldırım’ın söz konusu toplantıda söylediği “Belediyem ve başkanımı tartıştırmam. Partili olarak sorumluluklarımı biliyorum” sözlerini özümsemiş olmak da gerekiyor aynı zamanda. Dilin söylediğini akıl kabul etmedikten sonra bazı şeyler zorlamayla olsa da havada kalıyor.

BAŞKALARI MUTLU OLSUN DİYE
MUTSUZ OLAMAM
Ak Parti İlçe Başkanı Metin Karakaş, yaptığım röportajlar konusunda ilginç bir değerlendirmeyi aktardı. Aktardığına göre de söz konusu tespit kıyısından ucundan aklına yatmış olmalı; “İlhan meclis üyelerinin gazını alıyor. Işıklar’a yönelik tepkileri ortadan kaldırıyor.”
Bu ara Işıklar’a iyilik yapacak modta hiç değilim. Bugüne kadar yaptıklarıma saysın. İşimi ve yaparsam ancak Hürhaber’e iyilik yapıyorum.
Karakaş merak etmesin, izin verdi nasıl olsa AKP’li meclis üyeleriyle de aynı çalışmayı yapacağım. Işıklar’a iyilik yaptığımı düşündüğü gibi kendisi için de aynı şeyi düşünür umarım.
Bazıları da “İlhan, Özcan’dan para alamadığı için yazıyor” diyormuş. Hep başkaları hakkındaki duyumları yazıyorduk sıra kendimize gelmiş demek ki. İki yıldır dünyaları götürdüm şimdi alamıyorum! Ne olduysa!? Onu da biliyordur her halde durumu bu şekilde değerlendirenler.
Konuşulan, yapılan her şeyden haberim var, merakta kalmayın diye yazıyorum bunları.
Söylenenlerin onda biri gerçek olsaydı ne halen gazete sahibi olurdum ne de bundan kaynaklı her ay baştan çözmem gereken dertlerim olurdu.
AKP, CHP, Selami Değirmenci, Hüseyin Turan, Özcan Işıklar’ın bana saymadan verdiği paralar, satın aldığı mülkler ile günümü gün ederdim. Ben ekmeğimin peşindeyim, emeğe saygısızlık yapmaya yüreğim el vermez. Başkaları mutlu olsun diye mutsuz bu saatten sonra olamam. 50 yaşından sonra insan değişir mi, değişiyor valla.

İYİLİK VE KÖTÜLÜĞÜN
 MÜCADELESİ
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı. On iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar.
Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık.
O merakla, sordu dedesine Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.
"Onlar" dedi, "benim için iki simgedir evlat"
"Neyin simgesi" diye sordu çocuk.
"İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları."
Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve çocuklara has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
"Peki", dedi "Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?"
Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:
"Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem!"

11 Şubat 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde

YORUM YAP