Sevginar Sali

Milli iradeye sözde değil, özde saygı

Halkın gündeminde sandık yokken, siyasi durum değerlendirmeleri ve öngörüleri çok daha rahat yapılır. Şimdi birkaç gün sonra halkın iradesi sandıktan çıkacağı için medyada da kurulan cümleler daha bir özenle ölçülüp, biçiliyor kanımca… Ya da en azından ben öyle yapma ihtiyacı hissediyorum. Tamam toplumsal hafızamız o kadar kuvvetli değil ama yine de neme lazım tedbiri elden bırakmamalı…
Demokrat Parti’nin liderini ipe götüren "Milli irade” seçim sloganı AK Parti’nin işine epey uzun zaman yaradı; kabul edelim… Gerçekten milli iradeyi önemseselerdi bence 8 Haziran sabahı daha erken seçime gittiğimizi hissetmezdik. Dün sabah AK Parti hükümetlerinde adalet bakanlığı yapan bir isimin "Tek başına iktidar sonucu alınamazsa bir daha erken seçim konuşulur” dediğini duyunca. Yuh artık dedim… Ne oldu milli iradeye saygıya? Kimi uçuk fikirli kişiler gibi birinci çıkan parti saf dışı bırakılarak 2., 3.  ve 4. olanın hükümet kurmasını savunmuyorum. Ayrıca bana göre de çok mantıksız ve yapmayı bırakın böyle bir şeyi konuşmak bile saçma. Normalde birinci gelen parti hükümeti anayasada belirlenen süreçte kuramazsa, Cumhurbaşkanının bu görevi ikinci partiye vermesi gerekir diye biliyorduk ama türlü oyunlarla bu yasa da boşa çıkartıldı anlaşılan.
Seçim sonuçlarından sonra yasalarla oynamak yerine öncesindeki sorumlulukları yerine getirme anlayışını benimsese bizim siyasetçiler hiç birimiz boyumuzu aşan bedeller ödemek zorunda kalmayacağız…
İster AK Parti tek başına iktidar, isterse üçlü, dörtlü koalisyon kurulsun… Birinci olan partinin dışlanmadığı bir anlayışla sözde değil gerçekte halkın iradesine saygı gösteren bir yeni haftaya uyanır memleketimiz inşallah…
İktidar için değil Türkiye’nin istikbali için siyasiler üzerlerine düşen sorumluluğu üstlenmeli. 4 siyasi partinin anlaşamadığı bir ülke düşünün 80 milyon insanın bir arada huzur ve barış içinde yaşaması beklentisinin neden sonuçsuz kaldığını görün. Balık baştan kokar diyorlar… Bizim büyük balıklar yüzdükleri demokrasi denizini kuruttuklarında sudan çıkmış balığa dönüşmeyi çok merak etmesinler…
Akıllarını başlarına devşirip, bu halkın onlara verdikleri yetkiyi akıllıca ülkenin genel çıkarları doğrultusunda kullansınlar.
Tek başına kurtuluş yok artık hiç birimiz için; ya hep birlikte aptallar gibi öleceğiz, ya da birlikte yaşamanın yolunu bulacağız. İkincisi her durumda daha mantıklı bir eylem ve çaba…
Şimdi karşınızdakinin kuyusunu kazmak için elinize aldığınız kazmayı bırakın, sizinle aynı düşünmeyenin gözünü oymak için uzattığınız elinizi indirin…
Yeterince saçmaladık; seçmeninden, seçilenine, siyasetçisinden, sıradan vatandaşına…
Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'de büyük çapta, Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas'ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmaları hatırlayın…
Milletin iradesine sözde değil özde saygı duyma vakti; en başta en çok yetkilendirdiklerinin…

YORUM YAP