Ahmet Yücegök

Hoş Değil

Kişi (A) Partisine kayıtlı üye…
Seçimler yapılıyor, delege oluyor…
Daha sonra da yönetici oluyor… Ve, bir sabah…
***
O gün (B) Partisinin İlçe Kongresi var…
Yönetici adayları henüz belli değil. Başkan olacak kişi listesindeki isimleri henüz belirlemediğini söylüyor…
Belli ki, listede sürpriz isimler olacak… Beklenti bu yönde…  
***
Genel kurul çalışmaları devam ediyor…
Sıra, seçim maddesine geliyor…
İlçe Başkanlığına aday tek bir kişi…
Seçime tek liste ile giriliyor…
İlçe Başkanı adayı… Listesini açıklanıyor…
Liste, gerçekten sürpriz isimlerle dolu…
Adının listede olduğuna, adı kadar emin olan bir çoğu hayal kırıklığına uğruyor...  
En büyük sürpriz isim ise… Dün (A ) Partinin yöneticisi olan kişi bu gün yeni  seçilecek yönetim kurulu listesinde… Dün gece üye olmuş… Bu gün de… Yönetici olacak… Evet… Yöneticisi diyorum… Yöneticilik … Az buz bir makam değil. Partinin üyelerini yönlendiren kişi demektir…
• Bir anlamda tüzüğünü programını ezberlemiş, içine sindirmiş kişidir yönetici…
• Yeri, başkaları tarafından kolay, kolay doldurulamaz biridir o …
• Kanaat önderleri tarafından bu göreve layık görülmüş demektir…
• Gökten düşmüş biri değildir…
• Etrafı vardır…
• O göreve, o makama, seçimle gelmiştir…
Demem… Kişi bir partiye üye olurken bireydir… Karar verir ve üye olur… Sonra… Delege seçilir… Sonra, yönetici…
***
Yıllar önce… Yerelde İktidar olan bir partinin Silivri İlçe kongresine davetliydim…
Gitmeden önce, o dönemin yerelde ana muhalefet partisi İlçe Başkanına telefon açtım “davetli olup olmadığını  ve gidip gitmeyeceğini” sordum…
Başkanının cevabı… “Davetliyiz gideceğiz, İlçe binamızdayız. Birlikte gideceğiz, yönetici arkadaşımızın biri henüz gelmedi onu bekliyoruz. Gelir gelmez oradayız” demişti…
Bir saat sonra… Genel Kurul Salonunda buluştuk… “Ne oldu, biraz geç kaldınız, arkadaşınız geç mi geldi?” dedim. Başkan; “Boşuna beklemişsiz, o bizden önce gelmiş, buradaymış” dedi…
Gerçekten önce gelmişti… Ve, onları kapıda karşılamıştı… Ev sahibi gibi. İlçe Başkanına “Ne iştir bu” dediğimde … “Gerçekten, bizden önce gelmiş. Bizden istifa etmiş. Bu partiye katılmış. Ve, bu partiye yönetici oluyormuş. Keşke haber verseydi de saatlerce beklemeseydik” cevabını aldım Başkandan…
Şaşırdım… İnanamamıştım… Ama maalesef gerçekti… Sonra… Başka partilerin kongrelerinde de aynısını gördüm… Bu defa şaşırmadım…
***
Bir Partiden istifa etmek… Daha sonra…
Başka bir partiye üye olmak… Olağan işler… Lakin… Akşam (A) parti yöneticisi… Sabah (B) parti yöneticisi… Hiç hoş gelmemişti… Aslında…Yasal bir engel yoktu… Ama…Dediğim gibi… Şık değildi…
Bana, o partinin üyelerine saygısızlık yapılmış gibi gelmişti…
***
Yeni gidilen bu şekilde gidilen bu yerde, kişi isterse yönetici olsun… Rahat edemez...
Ondan kıdemli olan kişi, bu partiye ondan fazla emeği geçen , ilerde belli yerleri hedeflemiş, hem emek hem para dökmüş kişiler vardır. Onların içine sinmezsin. Onların onayını almamak, olmaz... Bilhassa küçük yerlerde…
Bilhassa akşam sabah yüz yüze gelinen yerleşim birimlerinde…
Kolay değil. Yeri doldurulamaz biri isen şayet…
Ve, Partiye büyük katkı sağlayacak biri isen belki… Ama… Yine de zor... Zor dostum, zor…
Yeni üye ve yönetici olduğun Parti üyelerini ikna etmen kolay olmayacak. Çok uğraşacaksın çok…
Ammaaa… İstifa edip geldiğin…
O bir  gece önce yöneticisi olduğun partinin üyeleri seni kolay, kolay affetmez…
Dediğim gibi… Kendini ne kadar ikna edersen et… Hem terk ettiğiniz partinin, üyeleri…
Hem yeni üye olduğunuz parti üyeleri ile işin zor…
İyi haftalar…
Haberin devamı 23.01.2012 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…

YORUM YAP