Sevginar Sali

Güvendiklerinizin yalanları mı, güvenmediklerinizin gerçekleri mi?

Devrim Uzun'un açıklamalarının bana düşündürdükleri;
1. Sosyal medyada her paylaşımının ardından muhataplarıyla yaptığı görüşmeleri ifade ederken “Konuştuk ve konuyu kapattık…” sözleri dikkat çekici… Sosyal medyadan tabiri caizse birilerine sallamak yerine düşüncelerinizin muhatabı ile oturup konuşsanız zaten ilgili, ilgisiz herkese konu malum olmadan ‘mevzu kapanacak' ve en sağlıklı mecrasında cereyan etmiş olacak… Sosyal medyanın bilinçsiz ve yanlış kullanımı hayatımıza sıkıntı artılarından başka ne getiriyor oturup, düşünmek, her elimiz bir şeyler yazmadan önce ilgili kimseye doğru harekete mi koyulsak nedir?!
2. Olay ve güdeme getirdikleri üzerinden ikinci çıkarım; mikro milliyetçilik, yerli-yabancı ayrımı gözetenlerin hiç bu kadar kendini savunmak mecburiyeti hissedilmezdi. Silivri'nin toplumsal yapısı ve sosyal algısındaki değişikliğe dikkat çekmek isterim. “Yerli-yabancı” ayrımı karşısında “yerliler” güçlü, “yabancılar” sinerdi… Şimdi süreç tam aksine işliyor… “Yerliler” siniyor, “yapancıların” sesi daha gür çıkıyor! Hala toplumsal dengeyi sağlayamadık… Şu anda kantarın topuzu yine bozuk ama bu defa “yabancılar” lehine… Her ne kadar bugün yaşadığımız ve doyduğumuz yer Silivri olsa da doğduğumuz toprakların önemi, anlamı inkâr edilemez… Bulgaristan'da ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğümüz zamanlara rağmen hala doğduğumuz yer olarak kalbimiz ve aklımızdaki yerin izahatı gibi… Kimin nerede doğduğu tanımı üzerinden olayları, kişileri tartışmaktan vazgeçmemizin zamanı geldi de geçiyor bile… Hiç birimiz doğduğumuz yerleri tercih etme hakkına sahip değildik. Bugün bir kısmımız bu tercih durumunda farklı yerlerden yana şansını kullanmak istese de önemli bir çoğunluğun sahip olduklarından vazgeçmeyecektir. Göğsümüzde atan kalp bile emanetimizken, ayaklarımızın altındaki toprağın sahibi sayılmamız beyhude bir vaziyet teşkil eder…
Devrim Uzun'un böyle bir konuda kamuoyunun karşısına çıkmaktan duyduğu üzüntüyü paylaşmış zaten… Keşke olmasa diyeceğim ama bu sürecin işlemesi artık mümkün değil, olmuşa çare yok malumunuz. Uzun'un yaşadıkları hepimizin fark etmesi gereken gerçeklere dair önemli ipuçları… Konuşmasının kendisi için de bu tartışmayı izleyenler açısından da yararı olduğuna açıklamalarını okuyunca karar verdim…
Devrim Uzun'un basın toplantısına neden olan Silivrispor Kulüp Başkanı Ümit Kalko'nun açıklamalarına da kısacık değinmek farz oldu…
Kalko'nun kamuoyuna açıklayamadığı şeyler olduğunu düşünüyorum. Tepkisinin duygusallık dozunu hesap edince canının ziyadesiyle sıkılmış olduğuna inanıyorum. İş hayatı ile kulüp yöneticiliğinin, STK veya dernek faaliyetleri arasındaki muazzam farkı ortaya koymak açısından Kalko'nun Silivrispor Başkanlığı örnek bir vaziyet. Ümit Bey de bir sosyal medya kurbanı söz konusu olayda… Hakkında kim ne yazdı belli bir kesim biliyor onu tanıyan pek çokları bunları bilmeden açıklamalarını okudu veya takip ettiyse belli bir hayal kırıklığı yaşamış olabilirler… Parasız kulüp olmuyor, parayla da başarı olmuyor uyarlaması üzerine düşünmekte yarar var. Kalko haklıyken, söylemesi gerekenlerin ötesinde; ifade biçimindeki zafiyetiyle kendini hiç olmadığı kadar haksız bir duruma düşürdü kanaatimce… Başarıyı yönetmekteki kabiliyetini, başarısızlıkta geliştirmiş olmaması doğal ama şu anda gündemimizde eksiklik olarak arzu endam ediyor…
***
Konum itibariyle yüksek değer biçtiğimiz insanlar, sanal alem marifetiyle küçük rollere soyunuyor! Derseniz ki “Rolün büyüğü, küçüğü olmaz”… Oyunculuk kabiliyetini sorgulatmasınlar o zaman karşılığını veririm…
Dostluk mu, skor mu derseniz? Ben ilkini tercih ederim… “Gazetecilik mi, insanlık mı?” sorusu bana sorulduğu ilk günden bu yana da hep ikincisini seçtim; bilinçsiz, bilinçli… Bir olay yerinde kazada yaralanan kişiye ilk yardım mı uygularsınız, kamera ile görüntü mü çekersiniz? Kalko da benzer bir yol ayrımını yaşıyor, birçok yan dönemeç ve sapakla birlikte? Sizin için hangisi daha önemli? Silivrispor'u şampiyon mu yapacaksınız, Silivri'nin bu değeri etrafında birleşen, iletişim ve etkileşime geçen insanların paylaşımını huzur, mutluluk ve dayanışma şeklinde mi kılacaksınız? İkisi de mümkün… Ancak ikincisinin önceliğiniz olması daha değerli, anlamlı, faydalı ve şampiyonluk yolunda olmazsa olmaz! Siz yapmanız gerekeni yapın, olması gereken için kapıları açın…
NOT: Ümit Kalko'ya naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Devrim Uzun'un kamuoyuyla paylaştığı görüşlerin arasında okumasını bildiği taktirde kendisi için son derece yararlı bilgiler yer alıyor. Şurup gibi içerken acı ama sağlık açısından yararlı ve iyileştirici… Hiç ummadınız insanlar, beklemediğiniz (olması gereken aslında) vakitlerde size ait bilmediğiniz, farkında olmadığınız gerçekleri anlatırlar… Bildiğiniz, önemsediğiniz insanların ‘yalanları' (veya biraz daha insaflı davranalım ‘yarı yalanları') yerine bilmediğiniz, hayatınızda hiçbir anlam ve önem atfetmediğiniz kimselerin ‘gerçekleri' sizi daha doğru bir yaşam ve çalışmaya yönlendirebilir. Bu durum ile yüzleşmek can sıkıcı olabilir; sıkı can iyidir çabuk çıkmaz : )

YORUM YAP