Sevginar Sali

Yolun başında

Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, yatırım sahalarında beklenen görüntüyü verdi. Her ne kadar tümü kendinden evvel yönetimin başlattığı ve Devlet destekli çalışmalar olsa da kamuda devamlılık esastır deyip, daha bir ayını bile doldurmayan iktidarı bunun üzerinden eleştirecek halimiz yok. Halka yakınlığı, seçmeni ikna kabiliyeti baştan beri tartışılmazdı, genel rüzgârın etkisi, önceki yönetimin eksiklikleri Balcıoğlu'nu Başkanlık hayaline kavuştururken, CHP'ye de kalesinde yeniden iktidar konumunu geri kazandırdı.
Temel endişe yeni Başkan ve oluşturacağı ekibin yönetim kabiliyetiydi, bu aşamada da daha çok yolun başındayız.
“Silivri'de kurumlar arası ilişkilerin en güzel yaşanacağı bir dönem olması için elimden geleni yapıyorum” diyen CHP'li bir yerel iktidar, Cumhur İttifakı ikileminden ‘kurtulan' bir genel iktidar temsilcisi; AK Parti Silivri Teşkilatı kendini göstermek, kanıtlamak isteyecektir, ilçe ve İBB ‘siyasi ahengi' bu dönem ilçemizin hizmet ve yatırım avantaj dinamikleri. CHP'li yerel iktidarın bir diğer önemli avantajı, siyasi anlamda genel iktidara tepkinin diğer partileri kendi yakınına çekmesi. İdare, yatırım ve hizmet noktasında oldukça yüksek bir çıtadan belediyeyi devralmak hem şans/kolaylık, hem de şansızlık/kıyas açısından.
Son yerel seçimler, tavanda alınan kararların belirleyiciliği bakımından da bir geçersizlik miladı sayılabilir. CHP'lilerin “Türkiye ittifakı” vurgusu, Balcıoğlu'nun bilinçli ya da bilinçsiz “Halka rağmen siyaset olmaz” ifadelerinin tekrarı ülke genelinde olduğu gibi Silivri sonucunda tesirli oldu.
Mevcut düzeni çatlaklarından sızarak yıkmaya yeten şeyin, yeni ve daha iyisini kurmaya muktedir olduğunu tecrübe etmek zaferi kesin ve tartışılmaz kılar. O zamana kadar gidilecek çok yol ve yapılacak fazla iş var.

KISSADAN HİSSE
Bir gün bir kozada küçük bir delik açıldı ve bir adam bedenini bu küçücük delikten çıkarmaya çalışan kelebeği saatlerce seyretti. Sonra kelebek sanki daha fazla ilerlemek istemiyormuş gibi durdu. Sanki ilerleyebileceği kadar ilerlemişti ve artık daha fazla ilerleyemiyordu ve adam kelebeğe yardım etmeye karar verdi.
Eline bir makas aldı ve kozayı keserek deliği büyüttü. Kelebek kolayca dışarı çıktı. Fakat bedeni kocaman ve kanatları kuru ve buruşuktu. Adam kelebeği izlemeye devam etti çünkü zamanla kanatlarının büyüyüp bedenini taşıyabilecek kadar genişleyebileceğini umut ediyordu; fakat bu olmadı!
Gerçekte kelebek ömrünün geri kalanını kocaman bedeni, kuru, buruşuk kanatları ile etrafta sürünerek geçirdi. Uçmayı hiç başaramadı.
Adamın aceleci iyiliği içinde anlayamadığı, bu kısıtlayıcı kozanın ve kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin kelebek için gerekli olduğuydu çünkü bu Tanrı'nın yaşam sıvısının kelebeğin bedeninden kanatlarına doğru akmasını sağlamak için bulduğu yoldu. Böylece kelebek kozadan kurtulduğu anda uçmaya hazır olabilecekti.
Güç istedim… Ve Tanrı beni güçlü yapmak için karşıma zorluklar çıkardı.
Bilgelik istedim… Ve Tanrı bana çözmek için sorunlar verdi.
Zenginlik istedim… Ve Tanrı çalışmak için bana beyin ve güçlü kaslar verdi.
Cesaret istedim… Ve Tanrı üstesinden gelmem için bana tehlike verdi.
Sevgi istedim… Ve Tanrı yardım etmem için bana sorunlu insanlar verdi.
İyilik istedim… Ve Tanrı bana fırsatlar verdi.
İstediğim hiçbir şeyi elde etmedim; ihtiyacım olan herşeyi elde ettim.

*Alıntı

YORUM YAP