Sevginar Sali

Türkiye de Silivri gibi olsa!

Silivri Belediyesi Danamandıra'dan sonra dün Çanta'da yerli, milli, sertifikalı tohumluk arpa dağıtımlarına devam etti.
Halk toplantılarına iş hayatınızdaki dakiklikle katılım gösterme ısrarınız bazen keyifli tesadüflere de yol açmıyor değil hani…
Yavaş yavaş toplanan, birbirine sorular soran, ilginç cevap ve tespitler yapan çocuk ve yetişkin düşünceleri protokol ve resmiyete teslim olmadan en kallavi toplantı alanların bile hakimi.
Başkan Yılmaz, köyleri tek tek gezerek Silivri'de inşa ettiği anlayışı azimle tekrarlıyor. Tekrarın bilginin anası olduğunu bilmeyen ya düşünmeyenler için fuzuli bir uğraş sayılabilir her bölge için ayrı program ama içinde barındırdığı konular ve dahil olan insanları görünce her birinden vatandaş kadar Başkan Bey'in de kaderini çizdiği yere dair keyifli bilgilerle heybesini doldurduğuna ne şüphe.

Tam da burada küçük bir Salim Çavdar parantezi açmak isterim… “Köyümüze hoş geldiniz Sevginar Hanım” deyince ilk anda bağlantıyı kuramadım tabi. Tülay Çavdar'ın köyündeydik tabi ki; hoş bulduk. Salim Bey konusunda bir itirafta bulunmam lazım biraz da utanarak. Güçlü babaların, oğullarının önünde kendini iki kez ispat etme sorumluluğu vardır, hayattayken kazandırdıkları miras. Salim Bey'e ilk etapta Yetgin Çavdar'ın oğlu olarak bakma alışkanlığımızı artık ikinci plana alma vaktimiz gelmiş. AK Parti Meclis Üyesi ve genç bir siyaset insanı olarak rüştünü ispat etmiş gibi görünüyor.

Bu vesile ile zaman içinde ve çokça kendi içlerine kapanık sürdürdükleri siyasi ve yerel yönetim çalışmalarından AK Parti'nin tüm kademeleriyle sıyrılması gerektiğini söylemek isterim.
Cumhur İttifakı devam ettikçe ne AK Parti'nin güçlenmesinin MHP, ne de MHP'nin etkinliğini arttırmasının AK Parti'ye bir zararı olmaz. Ama ikisinde en ufak kan kaybı İttifak'ta güç zafiyetine yol açar.

Başkan Volkan Yılmaz'ın köylerde topraklarımızın korunması için halkın önüne sürdüğü sayısız done ve destek imkanları ile üretimlerini arttırmak için zorladığı şartları göz önünde bulundurdukça motivasyon kaynağını da mutlaka bizimle paylaşması gerektiğini düşünüyorum. Salgın, ekonomik sıkıntılar, deprem, yangın, sel ve mülteciler derken gündelik yaşamda moralimizi bozan, yaşam sevincimizi bile elimizden alan o kadar çok sebebin arasında bu kadar hizmet, üretim ve insanüstü çalışma azmini nereden bulduğuna dair sırra her birimizi vakıf etmeli. “Koşmaya geldim” dediğinde bile inanmamıştık ‘Uçmaya başladı' rekabete niyetlenenlerin Allah yardımcısı olsun. “Çıtayı her gün daha yukarı taşıyacağız” ifadesinin yabancısı değiliz ama sözde şeklini rafa kaldırıp her gün de özde gerçekleştirmek aklımızın erdiği şeyler arasında sayılmazdı.

Kişisel olarak bir insanın birden fazla alanda iyi olduğunu düşünmem, yakın bir geçmişe kadar sorsanız gerçekçi de bulmadığımı söylerdim. Yılmaz'ın kotardığı işler genel toplamda ‘yerel yönetim' ama bizim iddialı olduğumuz bir alanda devrim niteliğinde atılımlar yapmak, mali disiplin gibi (sahip olunan şartlarda) zoru başarmak, tüm yoğunluğun içinde halkla iletişiminde güçlü bir varlığı ortaya koymak ezber bozan nitelikler. Değişim vadi ile gelen biri için bile 2,5 yılda ortaya acıkan tablo tüm iyimserliklerin üzerinde.
Alıştığımız yönetim tarzının dışında başka türlüsünün mümkün olduğuna inandırdığı insanların rüzgârı kadar olmasa da ters eseni de var; kanıksanan düzeni özleyen. Siyaset ne kadar iddia işiyse, bir o kadar da ikna meselesi. Kimse ötelenemez, göz ardı edilemez…

***

Çanta'da bir grup çocuk geldi yanımıza “Başkan Beyi görmeye geldik…” dediler. ‘Görürsünüz gelir birazdan' diye yanıtladık. “Başkan kızgın biri mi?” diye sordu çocuklardan biri… ‘Nereden çıktı o?'. “Öyle diyorlar” deyişinde Salim Çavdar ile birbirimize baktık kaldık!
Kızıyordur Başkan Bey, yapılacak o kadar işin, çözüm için sorunun kendisine bırakılmasına diyeceğim… Ama diğer yandan da her çaktığı çivi, dizilen sıra tuğlayı izlerken aldığı zevki görmemek için gönül gözümü köreltmeyi göze almam gerek...

Hep gelişmiş ülkelere bakıp 'Biz de öyle olsak' diye iç geçirişlerimiz var ya bende bu ara farklı bir arzu filizleniyor... Git gide Türkiye'nin Silivri gibi olmasına dair istek ve özlemim perçinleniyor siz ne dersiniz?

YORUM YAP