15 Haziran'da gerçekleştirilen Silivrispor Kongresi ile ilgili bir şeyler yazmaya hazırlanırken, devir teslim töreninde önceki dönem başkanı Nuri Çolakoğlu'nun dudaklarından dökülen şu söz çarptı önce kulağıma: “Ne olur artık herkes sussun!”
Yaşananlar konuşulacak gibi değil belki. Zira sonuçlar, akıl ve mantığın kabullenmekte zorlanacağı gerçekleri zaten haykırıyor. Ama yine de kelam etmek, bizim işimizin şanındandır.
Bana kalırsa bu sürecin asıl kazananı Murat Yıldız'dı. Kazansaydı ne yapardı, elbette tartışılır. Ama adaylığı boyunca sergilediği duruşu, özellikle kongre günü gösterdiği olgunluğu ve soğukkanlılığıyla olumlu bir sürpriz yarattı. Adının yanına güçlü bir “artı” yazdırdı. Hele ki son ana kadar nezaketini koruması, takdire şayandı.
Derler ki, bir insanın gerçek karakteri kazanırken değil, kaybederken belli olur. Yıldız'ın bu adaletsiz sonuca karşı sergilediği vakur duruş, bundan sonraki hayatı için güçlü bir referans olarak yazıldı hanesine. Bu duruşa bir de yaşadığı haksızlık sonucu doğan mağduriyeti eklerseniz… Bu başlı başına ileride üzerine yeniden konuşulacak bir konu olacaktır.
Nuri Çolakoğlu ise süreci “hem ağlarım hem giderim” tavrıyla yürüttü. Kongrede açıkça bu ayrılığın bir “veda” değil, bir “mola” olduğunu dile getirdi. “Enerjim de heyecanım da var” diyerek adeta geri dönüş sinyalini verdi. Çolakoğlu'nun samimiyeti ve iyi niyeti en büyük avantajı. Ancak artık ciddi bir organizasyon yapısı kurma sorumluluğunu üstlenmeli. Kurduğu ekip kıymetli ama bu kez başkasına yaslanmadan, kendi ayakları üzerinde durma cesareti göstermeli.
Gelelim seçilen başkana… Serdal Şahin'in işi kolay değil. Açık konuşmak gerekirse, nasıl bir sorumluluk üstlendiğinin farkında olduğuna dair güçlü bir izlenim vermiyor. Ne konuşmaları ne duruşu, bu eksikliği telafi ediyor. Ancak yine de temennimiz, tıpkı kongre sonucu gibi herkesi şaşırtan bir performans sergilemesi ve eleştirileri boşa çıkarmasıdır.
Bu süreçte Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu'na da ayrı bir parantez açmak gerek. Başkan Balcıoğlu, en başından itibaren “icazetle adaylık” anlayışına net bir tavır aldı. “Artık kimse belediye başkanına sorarak aday olmayacak” diyerek bu şehrin yöneticilik kültüründe önemli bir kırılma anını temsil etti.
“Ben bu kentte belediye başkanlığına tek başıma aday oldum. Kim bu şehirde bir göreve talipse, çıkıp yüreklice ‘ben buradayım' demeli” sözleriyle sadece konuşmakla kalmadı; bu anlayışı uygulamaya da geçirdi. Kendinden önce bu tavrı dillendirenler olmuş olabilir; ama hayata geçiren ilk oldu. Bu da liderlik hanesine değerli bir not olarak düştü.
Son Silivrispor kongresi, sınırlı bir delege yapısıyla girilen seçimlerde ne denli şaşırtıcı sonuçlar alınabileceğinin çarpıcı bir örneği oldu. Ama asıl endişe, esas enteresanlık şimdi başlıyor. Karar kadar sonuç da Silivri'nin spor ve seçim tarihine not edildi; edilmekle de kalmayacak.