Sevginar Sali

Şükür...

2019 yavaş yavaş ayaklarımızın altından, gözümüzün önünden çekilirken, yaşattıkları bir filim şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor…
Ne çok şey sığdırdık gündem olarak düşünün…
2018 sinyallerini vermişti aslında 2019 boşa çıkarmadı… Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli misali...
Dünyamız değişirken Silivri de kendi tercihini yaptı…
2019'a seçim hengamesiyle girdik, 2020'ye aynı heyecanlar ile merhaba diyeceğiz… Bir yıl önce belediye seçimleri şimdi kongre heyecanları…
CHP'de heyecan tüm hızıyla devam ediyor… Bunun sadece bir ilçe kongresi olmadığının farkına varanlar sürecin hakkını teslim etmek için manevra yoğunluğunu yüksek dozda sürdürüyor, sınırları tam sürat zorlamaya devam ediyor…
Boşuna demiyorlar sular iyice dalgalanmadan durulmaz diye… Kısa bir süre önce lodosun Silivri'ye yaşattığı doğal örneği gibi; iki gün fırtına ardından sükunet…

İbn-i Sina ne kadar güzel söylemiş; “Hiç kimse, görmek istemeyen kadar kör değildir.”
Aslında gerçek çoğu zaman en yalın haliyle önümüzde durur ama bizler başka bir şeye inanmak uğruna onu görmezden geliriz… Daha büyük kayıplar uğruna birazcık daha zaman kazanırız. Zararla ödeme yapıp vakit satın alma alışverişinin saçmalında eşsiz yaşam deneyimleri ediniriz! Onu da edinmeyenler kendilerine sunulan hayatın değil kocaman bir yalanın kahramanı olurlar.
Hata ya da başarısızlık deyip de geçmeyin; görmesini bilene doğru ve başarıdan daha kıymetli şeyler öğretirler, başta hesaba katılmayan ama sonradan dahil olduğunu gördüğümüz hayırlara vesile olurlar…
Kaybettiğimiz şeylerin hayatımızda nelere yer açtığını bilsek gidenlere yine de üzülür müyüz?!
İkide bir “görmek” diyorum sadece gözle görülen bir süreçten söz etmiyorum tabi… Size verilen, söylenen, gösterilenin ötesinin algılama boyutu var bu işin. Sevdiğiniz bir insanı aradığınızda ‘Sesin iyi gelmiyor bir şey mi oldu?'ya “İyiyim” dese bile, ‘Geleyim mi?' sorunuza “Gerek yok” yanıtını verse dahi ilk fırsatta yanında olmalısınız mesela… Kaçımız yapabiliyoruz? Yapmadığımız şeyi başkalarından bekleme hakkımızın güneşe tutulan buz gibi eriyişini çoğu kez kayıtsız seyrediyoruz…
Görmek gibi bilmek de insana gereğini yapma sorumluluğunu yüklüyor… Sadece ‘yükleme' yapıp bu hususta enerji sarfiyatına gitmezsek bir yerde sakatlık yaşamamız kaçınılmaz oluyor…
Eksiğimizi de fazlamızı da, yapmamız gereken, olması lazım gelenleri de çoğumuz biliyoruz… Ama gelin görün hayata geçirmek ve uygulama kısmında adam akıllı çuvallıyoruz. Oysa bisiklet kullanırken çoğumuz başımızı, kolumuzu, dizimizi kanattık ama çok azımız pes etti ve öğrenmeden vazgeçti… İlk bisikletlerimiz gibi, öğrenmek uğruna bedenlerimiz de payına düşen yaraları aldı, kimi izler hala taşınır…
Cesaret ve azimle mücadele etmek bize sunulan hayatın kanatları… Onları birlikte çırptığımız sürece yürümeyi bırakın ‘uçarız'…
2019 kolay kolay unutabileceğim bir yıl olmadı; sadece eskilerin en yenisi olma potansiyelinden olmasa gerek…
Hayatın bazı dersleri o kadar önemlidir ki sundukları bilgiyi öğrenmeniz, içselleştirmeniz kolay olmaz, basit değildir; çözümleme gerektirir... Onları şöyle anlatayım; ‘Bu ne dersiydi Allah'ım' diye şaşırıp kalırsınız : )
Eskiden bir şey oldu mu ‘iyi' ya da ‘kötü' olup olmadığına hemen karar verebiliyordum şimdi hiç emin olamıyorum : ) çünkü biliyorum tamamen iyi ya da kötü, hatta bakış açımıza göre değişen kavramlar bunlar…
Sağlığınız, huzurunuz yerindeyse, mutluluk da ara ara kapınızı çalıyorsa, aileniz yanınızda, sevdikleriniz istediğinizde görüşebilecek, birlikte zaman geçirecek mesafe ve olanaktaysa (bu arada bir işiniz de olduğunu varsayıyorum çünkü başta saydıklarımı beceren bunu da halletmiştir) ŞÜKREDİN. Sahip olduklarınıza şükrettikçe, iyilik ve doğruluktan ayrılmadıkça, çalışıp, üretmekten vazgeçmedikçe elde ettiklerinizden daha fazlasına nasıl sahip olduğunuzu seneye, bol bol, konuşuruz : )
Allah'ım verdiğin, aldığın, öğrettiğin; beni bugünkü ben yapan her şey için bin şükür…

YORUM YAP