Yağmur Ağrı

Konvoy!

Biraz da Silivri'den bahsetme zamanı geldi sanki. Hatta Silivri'den başlayıp tüm ülkeyi kapsamak da diyebiliriz.
Geçenlerde yaşadığım bir anı üzerine başladı bu yazının hikayesi. 1 ay önce gerçekleşmesine rağmen etkisi devam eden bir olaydı bu.
Olayımız Cumartesi sabahı saat 10'daki konvoy.
Beni uykumdan uyandıran bu konvoyun sebebi neydi diye düşündüm o gün kalktığımda. Düğün mü? Yok daha erken. Asker uğurlaması? Onun da bu saatte yapılmıyor olması lazım. Yapılıyor mu yoksa? Başka ne zaman konvoy yapılıyor ki bu toplumda?
Hiçbir zaman anlam veremediğim bu aktivite daha da uzaklaştı anlam kavramından o saniyeden itibaren, en azından benim için. Ben yoğun bir senenin sonunda kendimi ödüllendirirken neden benle hiç mi hiç alakası olmayan bu olayın sonuçlarını yaşıyordum? Kendimi ödüllendirmek için değil de istediğim için uyuyor da olabilirdim. Hakkimiz olan bir şeyi yapmak için altında sebep aramaya neden ihtiyaç duyuyoruz?
Diğer taraftan da ben hasta olabilirdim, ailesinin zor uyuttuğu bir çocuk olabilirdim, sabaha kadar ders çalıştığı için ancak uyuyan bir öğrenci olabilirdim. Her şey, herkes olabilirdim.
Konvoy kültürümüzde -benim bildiğim kadarıyla- mutlu olduğumuzda, bir şeyi kutladığımızda yapılan bir ‘gösteri'. Tüm bunlar mutlu olmak, kutlamak çok güzel şeyler. Hepimizin her zaman en içten duygularımla yaşamasını istediğim durumlar, her ne kadar bunun mümkün olmadığını bilsem de, ve tabii ki en temel haklarımızdan, özgürlüklerimiz... Ama başkasının özgürlük alanının içine girdiğimizde, sınırlarını ihlal ettiğimizde o yine de bizim özgürlüğümüz olur mu? Yıllardır süregelen bu soruyu ben de sormasam olmazdı. Duygularımızı yaşamanın, göstermenin başka yolları yok mu? Biz, insanlar çoğunlukla mutluluğumuzu paylaşmak isteriz. İçten gelen bir dürtüdür bu. Fakat bunu tüm dünyanın duymasına gerçekten gerek var mı? İsmini bile bilmediğimiz hatta varlığından bile haberdar olmadığımız insanların duyması gerekli mi? Bizim ve sevdiğimiz insanların bilmesi yetmiyor mu? Ya da herkesle paylaşmak isteyecek kadar önemliyse bunu o ‘herkes'i rahatsız etmenin bir yolu yok mu? Bizi şeyler böyle geldi diye böyle gitmek zorunda mı? Değişmenin zamanı geldi bence. Trenin son vagonunu yakalayabiliriz hala.

YORUM YAP