Sevginar Sali

Kızım Sana Söylüyorum, Gelinim Sen Anla....


Halef selef başkanların yanı sıra bir kesimin, daha doğrusu AKP'nin alternatifi olarak öne sürülen aday kendisinden bekleneni ziyadesiyle başarıyor.
AKP, yerel seçimleri kaybetmenin acısıyla yeni seçim yarışında çok sorumlu ve bilinçli bir hazırlık koyuyor ortaya. Haklarını vermek gerek. Muammer Eren ve ekibinin adaylık çizgisi şık bir seyirde. Seçime on gün kala beni yalancı çıkartmak için bozmazlar her halde! Eren’in çalışmalarına ilişkin gazetelere her gün muntazam olarak ulaştırılan  basın açıklamalarını kendisinin yazdığını öğrendikten sonra kendisini ayrıca taktir ettim.

Necati Özkök, üç dönem başkanlığın ardından verdiği kaybın telafisinde ve üç adaydan daha çok esnaf ve sanatkarların 'bizden biri' diyeceği isim.
Ali Tabakoğlu, görevde olmanın avantajı ile rakiplerine ayak uydurma faslında sıkı bir çalışmaya girmek zorunda kaldı. Seçilmişliğin rahatlığını çabuk attı üzerinden.
Rekabet sıkı olunca bu yarışı izlemek üzerine değerlendirmede bulunmak da zevkli oluyor.
Adaylar birbirini de son derece olumlu yönde motive ediyor.
Özkök ve Tabakoğlu'nun rekabeti bilinen bir şeydi ama açık söyleyeyim Eren'in rakiplerini bu kadar zorlar duruma geleceğini tahmin etmiyordum.
Bu yarışı çantada keklik gören başkanlığa veda eden ilk isim olacak.
Üçlü yarışın neden olabileceği haksızlık durumu da ciddi bir potansiyel taşıyor.
Ama koşulları ne olursa olsun oy çokluğu kazanan ismi belirleyecek.

Gelelim bir başka Eren'e… Silivri Köy ve Mahalle Muhtarları Dernek Başkanı Muharrem Eren, MHP'nin 3. Bölge toplantısında sözünü hiç sakınmadan meramını anlatmış.
Öyle yerlerden vuruyor ki siyasetçileri, hak vermemek elde değil.
Silivri'nin önemli bir denge unsuru Eren ve temsil ettiği kesim. Muharrem Eren'in Başkanlığı muhtarlar için bir şans olarak dikkat çekerken, birlik ve beraberliğin muhtarların en büyük avantajını oluşturduğu tartışılmaz bir gerçek.

Geçen haftaya dönelim Metin Karakaş aradı, "Hırsa fren, akla gaz" köşe yazıma istinaden. O aynı şeyleri hissedip, farklı konuşma çabasındaydı ben ise gazeteci- siyasetçi ilişkisinde sahip olduğum konum için yine şükrettim. Bir siyasetçinin, 'hata yaptım', 'böyle olacağını düşünemedim' demesi neyi değiştirir yaşanan durumda? Zaafını kabul etmesi dışında hiçbir şeyi. Karakaş'ın, 'En azından yaptığım şeyin arkasında durmaya çalışayım' tercihini bu yüzden çok iyi anlıyorum.
Karakaş, konusunda tarafsızlığımı yitirdiğimi hissediyorum. Yalan da söylese, yanlış da yapsa kendisine kızamıyorum. Ne yazarsam yazayım, ki bir çok meslektaşım ile aynı durumu paylaşıyoruz sanıyorum, gösterdiği hoşgörü gazeteci olarak siyasi karar ve tutumlarıyla ilgili bakış açımı aynı çemberden geçiriyor.
Karakaş'ın hata ve yanlışlarını, onun benim eleştirilerimi hoş gördüğü gibi görüyorum.
Bu konudaki tutumuyla ilgili örnek teşkil ediyor Silivrili birçok siyasetçimize.
Verdiği tavizler ile kızgınlığının dozunu arttırmaktan başka bir şeye yaramayan tutumların adından gelen haklıyken haksız duruma düşme gafleti!
Karakaş, benim yazdıklarıma hoşgörü göstermese benim onun yaptıklarını değerlendirme kriterimde etkili olacak unsurlar komple değişir. Ama bunun için tarafların eşit olması gerekir. Haksız, adaletsiz tavizler devreye girerse eşitlik dengesinin bozulması kaçınılmaz.
Silivri Belediyesi AKP Grup Sözcüsü Metin Karakaş'a bugüne kadar düşünüp de açıkça söyleyemediğim, yazamadığım bir şey olmamıştır. Şimdi bu üstü kapalı örneklemenin nedeni şudur;
"Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!"  

YORUM YAP