Sevginar Sali

İrem Kurt; Sadece sportif başarı değil, örnek bir tamamlanmış hal!

Sporun gençlerin hayatı üzerindeki etkisini ne kadar anlatırsak anlatalım canlı bir örneği kadar aydınlatıcı, öğretici, etkileyici asla olamayız. Geçtiğimiz gün bir süredir sosyal medyadan takip ettiğimiz ve başarısıyla hepimizin onur duyduğu genç bir kız, çok iyi tanıyıp bildiğimiz sporcu babası Özgür Kurt ile kapımızı çaldı; artık Milli Tenisçimiz İrem... Çevresine yaydığı aura havaya kaldırdığı kaç kupaya bedel diye düşünürken hepsinin toplamı olduğuna emin oldum.

200784645_5641427642595958_1754965098791740254_n
14 yaşında genç bir kızın hepimize hayat tecrübemiz ve birikimlerimize rağmen öğretecek şeylerin olması ne kadar kıymetli bir şey farkında mısınız? Bir şelale gibi çağlayan yaşam enerjisi, duruluk, tazelik ve eşsiz bir devinim…
Koyduğum yürüyüş hedefine çeyrek kala yeni aldığım spor ayakkabının vurması sonucu su toplayan ayağımın acısıyla devam etmeme kararı vermiştim… Tam o esnada İrem'in bir antrenman sonrası sosyal medya hesabında paylaştığı, saatler süren antrenmanı sonrası ayağının çok daha kötü durumdaki fotoğrafını gördüm. 14 yaşında, bana göre çocuk sayılabilecek, biri o can acısıyla tenis antrenmanına devam edebiliyor ise ben de vazgeçemeyeceğime karar verdim ve devam ettim. Bir maçta düştüğünü önemli bir karşılaşma olsa “Ayağım kopsa bile devam ederdim” cümlesini kurabildiğine şahit oldum…
Bir maçta yenilgiye giderken rakibinin hocasının “Bravo Türkiye'nin en iyisini sahaya gömüyorsun” sözcükleri ile sarf ettiği motivasyon cümlesinin kendisinde yarattığı tesir neticesinde maçtan zaferle ayrılışını o kadar güzel anlatıyor ki!
Kendinden yaşça büyük başka bir rakibi karşısında bir türlü sayı kazanmakta muvaffak olamadığı maçta babasının “Yapamıyorsan bırak” deyişinden sonra ters motivasyonun etkisinde döndürdüğü skoru büyük bir keyifle paylaştı…
Sıradan sayılabilecek sporcuların önemli karşılaşmalarda güçlü bir rakibi yenme azmiyle nasıl oyuna asılabildiğini anlattı…
Totemleri neticesinde turnuva boyunca babası Özgür Kurt'un aynı tişört ile karşılaşmaları izlemek durumunda kalması…
“Artık Milli Takımdayım orada olmayan biri beni yenerse o da “Milli takım” oyuncusuyum der” deki tatlı telaşı vs.
8 yaşında başlayan ve 14'te Tenis Milli Takımına Türkiye'nin en iyisi olarak katılma başarısını gösteren İrem Kurt'un elde ettiği kazanımları anlatmaya kelimeler yetmez! Bu yolculuğun kaç antrenman saati, ne kadar büyük emekler ile geldiğini de mimarlarında başkasının kolayca anlaması beklenemez.
Duruşu, oturuşu, kalkışı dünya ve kendisiyle kurduğu barışçıl ilişki sporun, sanatın tartışılmaz kazanımlarına dair güçlü kanıtlar… Sadece sportif başarılar değil İrem'i İrem Kurt yapan ve bence bundan sonraki hayatını aydınlatacak ve başkaları için de güzel örnek oluşturacak kazanımları…
Her maç sonrası havaya kaldırdığı altın, bronz ya da gümüş bir kupa değil yalnızca sporcuyu ifade eden… Aklı, bedeni ve dünya ile barış halinde var olma başarısıdır.
Çocuklara mesleki seçimleri veya hayata dair bir şey anlatırken belki de İrem gibi yaşıtları ile tanıştırmak ve buluşturmak çok daha iyi olabilir.
İrem'in varlığında vücut bulan olguyu örnek olarak yaymak gerek… Çok az başarı sahibinin üzerinde bu kadar naif, güzel ve etkileyici durabilir.
Tebrikler İrem ışığın hiç sönmesin!
Aysun ve Özgür Kurt'a, Defne'ye de tebrikler hiçbir ailenin parçası diğerlerinin içten desteği olmadan bu kadar tam ve tamamlanmış olarak kendini gerçekleştirilemez.
Milli Takım'da başarıların devam etsin İrem Kurt ve hayatın boyu yaydığın o güzel sinerji hiç tükenmesin, artarak devam etsin...

YORUM YAP