Şahin Dirik

Fırtına öncesi sessizlik

Cumhurbaşkanlığı seçiminin sona erdiği geceden bu yana ülkenin bir numaralı gündemi CHP, CHP, CHP! Sokaktaki zam yağmuru, Can Atalay'ın hala hapiste olması gibi çeşitli hukuksuzluklar bir yana dursun tek konuşulan şey CHP'nin iç hesaplaşmaları. Kimileri bunu çok yanlış buluyor, CHP'nin iç hesaplaşmalarının ülkenin kötü gidişatının vatandaşların gözüne çarpmamasını sağlamak için bir dikkat dağıtıcı işleviyle medyada pompalandığını iddia ediyor bu kimseler. Ben buna katılmıyorum. Zamları konuşsak ne yazar? Bu güne kadar konuşmadık mı? Bağırıp çağırmadık mı? Konuşsak ne olacak? Erdoğan ve kabinesindekiler istifa mı edecek? Kendilerine, politikalarına çeki düzen mi verecekler? Saraydaki israftan mı kısacaklar? Makam arabalarından, himayelerindeki on binlerce personelden mi kısacaklar? Hukuksuzluklara son mu verecekler bizim lafımızla? Can Atalay'ı serbest mi bırakacaklar? Bizim konuşmamızla bunlar olacaksa, buyurun konuşalım, sabaha kadar konuşalım. Şunu unutmayın ki AK Parti inattır, AK Parti laftan, eleştiriden anlamaz, bildiğini okur, burnunun dikine gideni yapar. Yalnızca seçim öncesi dönemlerde falan çok sıkıştığında EYT gibi konularda geç de olsa vatandaşın taleplerine kulak verir onun da acısını seçimden sonra fersah, fersah çıkarır, keşke hiç yapmasaydı dedirtir, şu an olduğu gibi.Dediğim gibi AK Parti demek inat demektir. AK Parti'yi değiştiremezsiniz. AK Parti'nin politikalarına bağırarak, çağırarak, eylemle, söylemle müdahale edip yön veremezsiniz. AK Parti'nin politikalarından kurtulmanın tek yolu AK Parti'den kurtulmaktır. Bunun da yolu sevseniz de sövseniz de CHP'den geçiyor.
CHP'yi seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz ancak kabul etmelisiniz ki parti içi demokrasinin kısmen de olsa işlediği Türkiye'deki tek büyük partidir CHP. CHP konuşulmalı, CHP tartışılmalı. Şu anda parti tabanı moral ve motivasyon olarak maalesef yerlerde. Ancak CHP şu haliyle bile AK Parti'nin en güçlü alternatifi. Türkiye'nin ikinci büyük partisi, iktidar olmaya en yakın ikinci parti. Bir tarafta görevi bırakacağını söyleyen Kılıçdaroğlu var, ki bence çevresi/ekibi kongrede yeterli imzayı toplayıp onu aday gösterince “taban arkamda, taban beni istiyor, ben gitmek istedim ama taban istediği için devam edeceğim” gibi bir söylemle partinin başında kalmak için ortam kolluyor. Diğer tarafta “Değişim” söylemiyle yola çıkan, en büyüklerinin başını Ekrem İmamoğlu'nun çektiği irili ufaklı muhalif gruplar partinin içerisinde harıl, harıl büyük kurultaya hazırlanıyorlar. Benim tahminim kongreye yakın bir tarihte “Değişim” diyen bu gruplar tek bir ismin arkasında birleşecek ve kurultayda bu isimle Kılıçdaroğlu'nun (ya da küçük bir ihtimal de olsa yerine halefi olarak işaret edeceği bir ismin) çarpışmasını izleyeceğiz. CHP, konuşulmaya devam edilmeli. CHP, kendini toparlamadan Türkiye'nin toparlanması imkânsızdır.
Yalnız ilginçtir ki CHP'nin kaynayan kazanlarının buharları Silivri'ye pek uğramadı. İlçe kongresinde Berker Esen'den başka aday çıkmayacak gibi görünüyor zira tüm mahallelerde delege seçimleri tek listeyle gerçekleştirildi. Tabi kongreye 3-4 gün kala bir iki gazeteciye üç kuruş para verip “Ben de adayım” diye haber yaptıran, facebook'tan “derin anlamlı adaylık mesajları” veren, kendini son dakika öne atıp aklınca Berker Esen'den “Gel benim ilçe yönetimime gir, karşımda aday olma” teklifini bekleyecek tatlı su kurnazları çıkabilir. Unutmayın ki bunlar siyasetin ennnnn eski ennnnn klişe numaralarıdır. Kimse bunları yemez, kimse sizi ciddiye de almaz. Siz “Siyasi rant elde edeceğim” diye ıslak rüyalar görürken gerçekler suratınızın ortasına acı bir şamar gibi çarpar. Artık kimse bu numaralara kanmıyor. Yapmayın, kendinizi rezil etmeyin. Delege kazanmadan kongre mi kazanılırmış? Kendinizi reklam edeceğim, siyasi teklif alacağım derken çoluk çocuğun ağzına sakız olup alay malzemesi haline geliyorsunuz, yapmayın. Bu modellerin belediye başkan adaylığı başvurusu yapınca başkasının listesinden meclis üyeliği daveti alacağını sanan versiyonları da mevcut. Onları birkaç ay sonra daha ayrıntılı konuşacağız zaten : )
Silivri'de tek liste sessizliği mevcut. Bana sorarsanız bu, fırtına öncesi sessizliği. Kongreler ve büyük kurultay sona erer ermez yerel seçim maratonu başlayacak ve Silivri'de esas fırtına o zaman kopacak. O fırtınadan kim sağ salim çıkar? Muhtemelen büyük kurultayda doğru tarafta yer alan çıkar. Peki, bitaraf olmak çare mi? Bitaraf olan da, yanlış tarafta olanla beraber bertaraf olacak mı? CHP'de şu an pek çok siyasinin kariyeri bir kumar masasında yatıyor. Böyle riskleri de ancak bu partide görebilirsiniz zaten. Büyük oynayan büyük kazanacak şüphesiz. Yanlış ata oynayanın üstü çizilebilir, hiç karışmayanın başına neler gelir, onu da ancak zaman gösterir. Haydi hayırlısı…

YORUM YAP