Ali Gülcü

Düşünceler

Yaşarken, yoldayken, yönünü bulmaya çalışırken, kafan her zamankinden daha karışıkken, farklı yaşlar, farklı zamanlarda içi karanlık birileri çıkar karşına.

Toyluk de, tecrübesizlik de…

Yeme aldanıp oltaya gelirsin!

Ya çamaşır suyu kokan bir kovada, ya suyu kirli bir livarda açarsın gözlerini, şaşırmış, korkmuş, kalbin deli gibi atıyor üstelik.

Ne olacak bundan sonra?

Dalları yerleri süpüren yaşlı salkım söğüt ağacı ketum ve bilge duruşuyla şahitliğe devam ediyordu. Her yaşını görmüştü, her halini biliyordu. Kaç defa tükürmüştü görünenlerin ve görünmeyenlerin yüzüne.

Yan yana bağlanmış kayıkların rüzgârın durumuna göre iskeleye veya birbirlerine dokunarak çıkardığı tıkırtılar, uzaktan uzağa duyulan martıların çığlıkları… Yorgunluğunun da etkisiyle içinin geçmesine sebep olmuştu.

Ayaklarını ileriye doğru uzatmış, sırtını banka yaslamıştın. Soğuktu, ellerin paltonun cebindeydi. İçinde, tenha bir yerde küçük çocuk mandolin çalıyordu.

Üzerine düşünmediğin bir nedenden insanların terk ettiği veya çok uzaklara gittiği bir liman kentinde yalnızmışsın hissine kapıldın, korkuttu seni.

Hayat yaşayarak öğreniliyor. Cevaplar, saatten akan kumun biriktiği yerde.

Bitmiyor! Görünmeyen O güçlü el sürekli ters çeviriyor.

Tekrar başlıyor ve tekrar.

Gecenin kör yarısı gemiden düşmüş ışıkların uzaklaşmasını izler gibi, karanlığa gömülür gibi, üzerine çığ düşmüş gibi… Yetişmeye çalışırken onca acele etmene rağmen geç kalmış gibi…

Yüzüne kapanan kapılar biter, gidecek yer, taş atılacak cam kalmayınca, mevsim bahar olur!

Kendi derdini unutup erken çiçek açan badem ağaçlarına, erik ağaçlarına üzülürken yakalarsın kendini.

Yavru kedilere, köpeklere ağlamaya başlarsın. Cebindeki son parayı fırının önünde kâğıt mendil satan ayakları çıplak kıza verir ve yarın akşam yine orada olacağını bilirsin.

Geçmişe aralık kalmış pencerelerden, tülün, perdenin arkasından, kendi karanlığına esir olmuşların geçmişte tohumlarını attıkları hortumlarda savruluşlarını izlersin.

İçlerinde tüketirler kendilerini…

Senin istediğin türden bir hesaplaşma değildir bu, döngüdür!

Ettiğini bulsun dersin de kıyamazsın işte.

Ben de böyleyim gülümsemesi yayılır yüzüne…

YORUM YAP