Ali Gülcü

Daha önemlisiniz


Önemli olduğunu düşündüğümüz biri ile tesadüf ettiğimiz zaman, azıcık da sohbet etme imkânı varsa, sırf ciddiye alınmak için veya sadece zavallı olduğumuzdan, kendimizi farklı göstermek uğruna, nasıl da oyunlar oynuyoruz…

Çay bahçesinde zaman öldürürken, seçim gezisine çıkmış bir bakan oturuyor yanınıza, olmaz mı, olur, etrafı kalabalık, o kadar insanın arasından sizi seçmesi şöyle bir şişinmenize yol açıyor… Adamı televizyonda görmüşsünüz fakat adını, ne bakanı olduğunu dahi bilmiyor, politikadan, siyasetten çakmıyorsunuz, seçim zamanlarında oy kullanmaya gidiyorsunuz lakin o da para cezası ödememek için… Bakan anlatıyor, bir fırsatını bulup araya giriyorsunuz; " benim amcaoğlu da oy sandığı yapıyor!”

Kalabalık gülmemek için bir eliyle ağzını kapatırken siz durumu kurtarayım derken daha da batıyorsunuz; " çeyiz sandığı da yapıyor… Amcaoğlu işte yetenekli!”

Meğer çok popüler bir şarkıcı, sizin lise arkadaşınızın arkadaşı değil miymiş?

Yıllar sonra bir alışveriş merkezinde tesadüf ediyorsunuz, adamı sevmezsiniz lakin yanında popüler şarkıcı olunca, can ciğer kuzu sarmasına bağlıyorsunuz olayı, kalabalığın arasında şarkıcının yanında boy gösterirken havanızdan da yanınıza yaklaşılmıyor, kahve içmeye ikna ediyorsunuz insanları…

Sohbet başlıyor, konuştukça popüler ete kemiğe bürünüyor, "bundan ne farkım var benim be” diye geçiriyorsunuz içinden, " benim de sesim güzeldir” diyorsunuz…

Ünlü dizi oyuncusuna; bir zamanlar, ilkokuldayken müsamerede başrol oynadığınızı…

Şairse; sizin de şiir yazdığınızı fakat başkalarına okumaktan utandığınızı…

Balıkçıysa; bir keresinde teee ne kadar önce yazlığın önünden bacak kadar, şimdi adını hatırlamadığınız bir balık yakaladığınızı hatta fotoğraf çektirdiğinizi, bir dahaki sefere fotoğrafı yanınızda getireceğinizi…

Yazarsa; günlük tuttuğunuzu, ilgisini çekmezse; yerli yazarları okumadığınızı…

Seyahat etmeyi seviyorsa; Bodrum’u avucunuzun içi gibi bildiğinizi, Cuba Bar’da garsonların size isminizle hitap ettiğini ve yerinizin önceden ayrıldığını, hesap öderken kollandığınızı, oraya gelen ne kadar tanınmış varsa selamlaştığınızı…

Patron, yöneticiyse; yıllardır bu işleri yaptığınızı fakat yalaka olmadığınız için sürekli hakkınızın yendiğini, yaş ilerledikçe oyunu kuralına göre oynamayı öğrendiğinizi… Satışta Türkiye, Avrupa, Dünya birincilikleriniz olduğunu, hatta bir sene şirketin CEO’sunun ta Amerika’dan "acaba kim herif” diyerek uçağa atlayıp geldiğini, bölgeyi gezdirdiğinizi, ayrılırken; " bu iş böyle yapılır” dediğini, kandillerde, bayramlarda ecnebi de olsa mesaj attığınızı…

Aşçıysa; evde salatayı sizin yaptığınızı…

Gurmeyse; tüm tatları birbirinden ayırabildiğinizi, şarap üreticisi bir tanıdığınızın her sene sizi çağırdığını " damak tadına” güvenirim dediğini ve sizin de ondan para almadığınızı…

Güzel bir kadın, yakışıklı bir adamsa; ne kadar çok ortak noktanız olduğunu, lafladığınız şu kısacık sürede fark ettiğinizi…

Yatı varsa; sizin de kayığınız olduğunu fakat en kısa zamanda şöyle radarı madarı olan bir balıkçı teknesi alacağınızı

Ressamsa; Okuldayken kara kalem çalışmalarınızı herkesin beğendiğini…

Çapkınsa; Zamanında ne cevizler kırdığınızı fakat şimdi durulduğunuzu…

Sonu yok uzar gider…

Anladınız olayı…

Kimseye kendinizi ispat etmek zorunda değilsiniz… Siz, önemli olduğunu düşündüğünüz birinden, daha önemlisiniz…


YORUM YAP