Sevginar Sali

Büyük marifeti olan küçük şeyler...

Büyük Marifetleri Olan Küçük Şeyler!..
-Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş;
-Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş;
-Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi söndürebilirmiş;
-Her küçük şey mutlaka bir işe yararmış;
-Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş;
-Ufacık bir yağmur, kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş;
-Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş;
-Küçük bir saman çöpü, rüzgârın yönünü gösterebilirmiş;
-Bütün bir hasat, bir kıvılcım yüzünden elden gidebilirmiş;
-Büyük bir geminin batmasına, küçük bir delik yetermiş;
-Çok veren malından, az veren canından verirmiş;
-Yükte hafif olmak, pahada ağır olmaya engel değilmiş;
-Deve büyükmüş ama ot yermiş, şahin küçükmüş ama et yermiş;
-İnsan küçük bir adama iyiliği dokunduğu zaman cömertliği öğrenebilirmiş. Büyük adama iyilik ederse öğreneceği tek şey, ıstırap olurmuş;
-Büyük makineleri küçük çarklar çalıştırırmış;
-Büyük adamın büyüklüğü devam ediyorsa bunun sebebi; onun küçük adamlara gösterdiği özenmiş;
-Bazen büyük bir aşkı başlatan, küçük bir gülümseme imiş;
-Büyük yazıları yazmak için küçük noktalar, virgüller gerekirmiş;
-Büyük olaylar kolay unutulsa bile, sevdiğinle geçen küçük an'lar unutulmazmış;
-Simitlere lezzetini veren küçük bir susam tanesi imiş;
-Ulu bir çınarın veremediği kokuyu, küçük bir papatya verebilirmiş;
-Büyük paralara alınan hediyelerin sağlamadığı mutluluğu, küçük bir bakış sağlayabilirmiş;
-Küçük sevinçleri bilmeyenler, büyük keyifler yasayamazmış.
Öyleyse 'küçük' deyip geçmeden önce, ne kadar 'büyük' sonuçlara varılabileceğini düşünelim. Küçük bir damlayı, bir gülümsemeyi, noktayı, virgülü, bir ağacın dibinde biten gülü, bir susam tanesini, sevgilinin sesini hafife almayalım.
Küçük dediklerimizin aslında ne kadar büyük olabileceklerini, onların yokluğunu beklemeden fark edelim. Çünkü yanımızdayken değerini bilmediğimizi, bildiğimizde bulamayabiliriz!
Çıkınınızda; küçük bir gülümseme, bir yağmur damlası, bir papatyanın kokusu, üç noktanız, unutulmaz küçük bir anınız hep olsun. Küçük de olsa varsın olsun. Çünkü o küçük çıkınlar nasılsa bir gün, büyük denkler olacaktır. Yeter ki, sabretmeyi ve biriktirmeyi bilelim küçük küçük!”
*Alıntı

***
Herkes herşeyi biliyor bu aralar... Polis, asker, hakim, savcı, av-avcıdan kaynıyor ortalık... Darbe girişimi bertaraf edildi de insanlar üzerinde bıraktığı izleri silmek o kadar kolay olmayacak anlaşılan. Adı üstünde Olağan Üstü Hal... Her “Bu kadar da olmaz...” deyişimizin ardından daha fazlasını gördük. “Daha da bir şeye şaşırmam...” deyişlerimizin ardınan şaşkınlıktan nutkumuz tutuldu. En olağan üstü halleri, olağan hale getime konusundaki toplumsal meziyetimize uyum salamakta kalbim tekliyor bu ara... Boğucu bir atmosfer, işin gücün, hayatın lezzetlerini, farklı renklerini çalıp götürdüler sanki... Kiminle konuşan, görüşsen bir farklı paranoya senaryosu işitiyorsun.
Yaşadıklarımız inanılır gibi değil ama malesef gerçek. Bu saçmalığın yol açtığı akıl almaz vukuuatlar serisinin sonu geldiğini de görürüz inşallah.
“Bir musibet bin nasihatten iyidir” sözüne sığınıp, sorgulama yeteneğimi kaybetmek istiyorum... Son 10 gündür yaşadıklarımızın önüne arkasına baktığınızda tutunacak dal bulmakta epey zorlanırsınız...
Yeterince içinizi kararttıysam; nokta : (

YORUM YAP