Sevginar Sali

Allah’ım sen bize huzur bahşet!

İki gün yetti, üçüncüsü arttı bile yaşadıklarımızı kaldıramamaya… Sosyologlar ve psikologların devreye girmesi gerektiği görüşüne canı gönülden katılıyorum. Haber kanallarında her yeni haberle biraz daha sarsılıyoruz, izan sınırlarımız zorlanmaktan pert oldu. Kamu görevlileri, asker, polis, eğitimci, hakimler görevden alma dalgaları en şiddetli fırtınayı bile boşa çıkartacak güçle gündemimizde…
Güvenliğimizi kimlere emanet etmişiz, kimlerden adalet beklemişiz! Yazımı yazdığım dakikalarda eğitim camiasına sıçradı ‘temizlik'. Bundan iki yıl öncesine kadar Cemaatten olmayan kimse okul müdürü olamıyordu; ‘Bu nasıl iş' diye şaşıyorduk. Meğerse aynı şekilde polis, asker ve hakim de olamıyormuş!!! Hadi oldunuz bu ülkeye düşmanlık etmeseydiniz, işinize baksaydınız bari…
Sosyal medyaya ne zaman baksam kapattığımda beynim biraz daha sulanmış, ruhum kirlenmiş hissediyorum… Televizyon programları da haber verme sınırını aşıp birbirine bağırıp çağıran insanların arenasına dönüşünce usulcacık kumandaya uzanıyorum. Sonra başucumdaki kitaba gömülerek yaşadığımız bu deli saçması gündemden kurtulmaya çalışıyorum…
Ben bu ülkeye bu gündemi, huzur ve barış içinde yaşamımızı tehdit eden gelişmeleri yakıştıramıyorum, olup bitenleri içime sindiremiyorum… ‘Olmaz bunun bize verdiği zararın fark edilmemesi mümkün değil…' diyorum.
Herkeste sinirler laçka... Siyaseten, ekonomik veya sosyal nedenler hiç fark etmez… Cumhurbaşkanı, “İçimizdeki hainleri görmemiz açısından Allah'ın lütfu” diyor darbe girişimi için. Ben her şerde bir hayır olduğuna kendimi inandırdım sanıyordum bu defa ikna olma mevzusunda çuvalladım.
Dün benim uzun zamandır kayıp ve kaçak olan köşe yazarımla konuştum… Tam da televizyondaki gelişmeleri izlemekten ve inatla bir yanlış anlaşılmanın tartışmasından çökmüşken; içimde son derece cılız kalan umut ışığını tazeledi. “İlk etapta ben de, her darbenin ardından olduğu gibi, 10 sene geriye gideceğiz diye düşündüm. Ama devamında olan gelişmelerden çok mutlu oldum. Türkiye ve AK Parti çok daha güçlü ve arınmış olarak yoluna devam edecek. Herkese ne kadar kuvvetli olduğumuzu ispat ettik” dedi. Allah'ım inşallah öyle olur… Zorlukların insanın gücünü arttırdığına inanmaya razıyım. Son günlerde yaşananlardan sonra hiç sorgulamadan, hesapsız ve kitapsız şekilde, zerre kuşku duymadan buna şu anda nasıl inanmak istiyorum anlatamam…
Huzuru kişisel hayatımda da çok önemserim onu tüm maddi varlıklara düşünmeden tercih ederim. Bunu ancak huzursuzluğun dibini görmüş biri söyler değil mi? Aynen öyle... Hani o reklamda diyor ya çocuk “Bana annem olsun yeter!” diye öyle düşünün… Tabi ki annem-babam, sevdiklerim olsun onları tartışmıyoruz bile bir de yanında huzurum olsun daha da bir şey istemem; mutluluğun sihirli anahtarı bilmeyenler mevzuya uyansın!
Ülkem için de aynı şeyi istiyorum… Allah Türkiye'ye huzuru çok görmesin! Çok gören var ama O yanımızda olursa, bizi korursa (biz şu anda bunu kendi başımıza çok beceremiyoruz yaşadıklarımızın etkisinde körlük ve sağırlık noksanlarımız tavan yapmış, kalbimiz (bu sıcak havaya rağmen) katılaşmış durumda) her türlü belayı defederiz.
Biliyorum sorunsuz hayat yok insanlar için de ülkeler adına da. Başa gelen musibetlerin üstesinden gelecek gücümüz olsun hal olur çok şey… Lütfen hoşgörü, sağduyu, sükûnet…
Unutmayın hepimiz aynı geminin içindeyiz. Ya hep birlikte kurtulacağız, ya da teker teker yok olacağız...

YORUM YAP