Akp Sıkı Bir Yönetim Toparlıyor


'Rahatsız' derken, kazandığı başarının semeresini sürdürmek yerine daha iyisini yapma durumundan söz ediyorum. Geçen konuştuğumuzda çok yakında 8 bin üyelik AKP Silivri'yi 10 bin sayısıyla tanıştırma hedeflerinin tamamlamak üzere olduğundan söz etti. Ne ara başardı bu kadar işi inanın bilmiyorum. Ama daha 2009 yerel seçimlerinden önce siyaseti bırakma kararsızlığı yaşayan biri için iyi toparlandığı gerçek.
CHP Silivri İlçe Başkanı Selami Değirmenci, basın mensuplarını ağırladığı son kahvaltılı etkinliğinde 'henüz istediğimiz çalışmayı ortaya koyamadık' derken ne kadar haklı olduğunu şimdi daha iyi anladım. Silivri'de siyasetin dalga geçilecek bir tarafı kalmamış. Yok o seçimlerden sonra kapısına kilit vurulmalar, altı ay kala aday çıkartıp iktidara aday olmalar! Seçimin ertesi günü bile ayakta kalmak, bununla da yetinmeyip çalışmak gerekiyor iktidar alternatifi olmak için. Silivri'de bu konuma CHP'nin miras yoluyla, AKP'nin de şans ve bilek gücüyle eriştiği gerçeği bence tartışılmaz. Ama CHP'nin de hovarda mirasyedi havası söndü, sönüyor… Haberiniz ola. Bir kesim bu durumdan ciddi ölçüde haberdar ve rahatsız varlığını sürdürürken, geri kalanının dünya umurunda değilmiş tavrı hakim.

Dönelim Karakaş'ın oluşturacağı yönetime…
Sonra da CHP'nin neden istediği çalışmayı henüz ortaya koyamayışına…

Süleyman Atasoy, Mustafa Saral, Dilek Demiral, Fümerral İnce, Mustafa Eren, Filiz Güler, Ayhan Ceylan gibi isimlerin yer alması beklenen güçlü bir yönetim ile beyin takımı kurmaya niyetli görünüyor Karakaş…

En basit hesap Mustafa Saral ile Dilek Demiral'in AKP'nin 29 Mart Yerel seçimlerde meclis listesinde ilk onda yer alması bu sürecin seyrini bile bana göre değiştirecek nitelikteydi… Ama demek ki AKP o dönemde benimle aynı hesap üzerinde değildi… Bugün bu hatadan geri dönüldüğünü söyleyebiliriz ama…

Yönetime aldığı isimleri tanımamız için zamana gerek yok… Çünkü her biri bilinen ve gerek parti açısından gerekse toplum nazarında kendini ispat etmiş kişiler.
Bir kısmı da AKP'nin 2009 yerel seçiler öncesinde küstürdüğü isimler… Yani küskünlerin geri kazanıldığı mesajı güçlü bir şekilde veriliyor.
Karakaş'ın başladığı gibi bu işi sürdüreceği değerlendirmeleri ağırlıkta. Hatta nedense daha da iyi taşıyacağına dair öngörüler bile çok fazla. Hani genelde az biraz yükseleni ayaklarından tutar aşağı çekmeye yönelik hareketlere ilişkin ezberimizi bozan bir durum söz konusu. Hadi hayırlısı…

Bu arada resimlerinden gördüğüm kadarıyla Karakaş'ın yeni düzenlenen makam odasında dikkatimi çeken sade tasarımda yakın kadraj Mustafa Kemal Atatürk portresi çok doğru bir tercih olmuş. Atatürk'ün AKP Silivri İlçe Başkanlığı makam odasında baş tacı edilmesi şahsen beni memnun etti. Odada aynı ölçüler ve çerçevede bir de doğal olarak Tayyip Erdoğan portresi var ki bu da olması gereken bir diğer seçim.
Diğer duvarlarda ne var bilmiyorum ama hiç bir şey olmasa iki tercihin vuruculuğu daha net ve keskin olur!
"Yaaa var ya bu gazeteci milletinden de illallah! Adamcağızın makam dekorasyonuna da burunlarını sokmasalar olmaz!" diyenler olduğunu duyar gibiyim.
Havadan nem kapan insanların duyarlılıklarını bugün siz çiğnerseniz onlara ihtiyacınız olduğunda onlar da size aynı hareketle cevap verdiklerinizde üzülmenize gerek kalmasın diye yazıyoruz. Yoksa bize ne! Makamlar birer han, koltuklara oturanlar ise hancı! Siyasette hiçbir koltuk boş kalmıyor. Yerinizi dolduracak birileri mutlaka çıkar.

CHP'de yaşanan kavgaları eskiden muhalefette olmasına bağlardık. AKP'de görünürdeki huzur ve mutluluğa da iktidar nimetlerinin paylaşımından kaynaklı olduğu düşüncesi hakimdi. CHP iktidara geldi kavga bitti 'soğuk savaş' başladı, AKP muhalefette yine kavga yok. Bana soracak olursanız gerilim kavgadan daha beter bir şey. Biriktirip, biriktirip yüz yüze aklınızdakileri dosdoğru söyleyememe durumunun yarattığı samimiyetsizlik işin çabası. Kavga içteki huzursuzluğun en doğal haliyle dışa vuruşu ve sonrasında belki bir şeylerin yoluna girme umudunu barındırıyor. CHP'deki bu sevgisizlik, saygısızlık tedavi önlemleri alınmadığı sürece çok ciddi bir 'hastalık'… Bu tren her geçen gün hız kazanıyorken, raydan çıkma konusunda önleminin alınmadığı durumunun sonucu kimse için mutluluk vaat ediyor olamaz.
Bazı şeyleri duydukça nasıl olacağı konusunu aklım almıyor ama CHP'de iç huzur ve barış sağlanmadığı sürece bugün hissettiğimiz sıkıntı, yarın volkan olup patlayacak. Lavları da yolunda ne varsa yakıp, yakıp, kül edecek! Bir kesime göre beklenen son, CHP umudunu yitirmeme konusunda direnenler için hayal kırıklığı. Sizi iktidara taşıyanlara daha fazlasını borçlu olduğunuzu neden anlamak istemiyorsunuz? Hadi anladığınızı kabul edelim, gereğini yapmamak da neyin nesi!?
Maddiyatla maneviyat aslında ayrılmaz ve birbirini tamamlayan iki unsur. Kendi hayatınızı göz önünde bulundurun ne tamamen biri ne çokça diğeri mutluluğunuz için yeterli olmaz. İkisinin de birer sınırı var aşarak tamamlamanız gereken. Daha azıyla öylesine olur. Sizden beklentiye orantılayın yaptıklarınızı. Bir bardak su isteyen kişiye bir damla verdiğiniz ile mutlu olmasını beklemeyin ancak, en kötü ihtimal yetinir. İki damla suya sizi tercih eder, bir yudum suya ise sizden kurtulduğu için sevinmeye başlar bile.
Özetle AKP'ye yerel seçimleri kaybetmek iyi geldi görünüyor. CHP'ye ise kazanmak çok da iyi değil…
Niye mi durmadan bu iki partiyi kıyaslıyorum başka iktidar alternatifi şu an için Silivri siyaset sahnesinde yok da ondan…

YORUM YAP